GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Suçluların İadesi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:25.10.2017

CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle saygıyla selamlıyorum. 121 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kosova Hükûmeti arasında yapılmış olan suçluların iadesiyle ilgili anlaşmanın onaylanmasıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bu tür anlaşmalar ülkeler arasında mutlaka yapılıyor, böyle anlaşmalara da büyük ihtiyaç var. Tabii, bu anlaşmalar yapılırken bu anlaşmaların gerekleri yargıda ne kadar yerine getirilecek, nasıl yerine getirilecek? Gerçekten, Türkiye'de bağımsız bir yargı var mı, bunu oluşturduk mu? Gelen işlerin nasıl bir şekilde ivedi olarak hızlı bir şekilde görüleceği konusunda bir garantimiz var? Bu konularda maalesef Türkiye'de birçok soru işaretiyle karşı karşıyayız. Onun için, yargının hem bağımsız hem tarafsız olması için hızla tarafsızlığını ve bağımsızlığını oluşturacak uygulamalara yer vermek gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, yargının adil bir yargılama yapması noktasında da, onları, hem vicdanlarına göre hem de kanunlara göre hiçbir kişinin etkisi ve tesiri altında kalmadan kararlarını verebilecek bir duruma getirmek durumundayız değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlarım, bir de biliyorsunuz, Türkiye'de inanılmaz bir gerginlik yaşanıyor. Bu gerginliği azaltacak tedbirleri, yaklaşımları hem gruplar olarak hem partiler olarak hem de Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bunu sağlamak zorundadır. Eğer, Cumhurbaşkanı taraf olursa, partilere karşı cephe alırsa, partilerin liderlerine karşı kötü sözler, ağır sözler kullanırsa bu gerginliklerin ortadan kalkması mümkün değildir. Cumhurbaşkanı tarafsızlığını ve herkese eşit mesafede davranarak herkesi kucaklayacak bir noktayı Türkiye'ye getirmek zorundadır. Yani Türkiye'deki siyasi tansiyonu düşürecek hem söylemleri hem ifadeleri kullanmak zorundadır. Bunu sağlamalıyız, eğer bunu sağlayamazsak dışarıda bizi bekleyen, bizim kargaşamızı bekleyen sömürgeci ülkelere fırsat vermiş oluruz. Onlar bizim bölünmemizi, onlar bizim karışmamızı ve onlar bunu fırsata dönüştürmeye her zaman gayret edeceklerdir. Kesinlikle Türkiye'nin böyle bir ortamdan, atmosferden bir an önce kurtulması gerekir değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; tabii, ikili anlaşma üzerine çok fazla söyleyecek sözümüz yok ama Türkiye'nin gündemini teşkil eden taşeron işçiliği üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Ülkemizin çok önemli bir sorunudur taşeron işçiliği. Oluşmasında devlet aracılık yapıyor, devlet buna fırsat veriyor. Devletin kurumları, üniversiteleri ve birçok belediyeleri bunu kullanarak hem vatandaş arasında hem çalışanlar arasında aynı iş yerinde çalışan insanlarımızın eşit işe eşit ücret olması gerekirken, devletin bunu sağlaması gerekirken maalesef bu eşitsizliğe devletimiz fırsat vermiş oluyor. Kesinlikle bu uygulamadan vazgeçmek, bir an önce taşeron işçilerimizin kadroya alınarak onların haklarını ellerine teslim etmek zorundayız. Madem devletin ihtiyacı var bu işçiye, neden taşeron aracılığıyla bu işçilerimizi kullanıyoruz, onları çalıştırıyoruz? Gerçekten sosyal bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti'ne bu uygulama kesinlikle yakışmıyor değerli arkadaşlarım. Değerli arkadaşlarım, taşeron işçiliğinde aslında kurulan şirketlerle, yapılan ödemelerle, verilen ücretlerle öyle büyük haksızlıklar yapılıyor ki, inanın, işe alınırken sanki AKP'nin işçi bulma kurumu gibi çalışan taşeron şirketleri var. Yani oraya gittiğiniz zaman eğer AKP'de kaydınız yoksa işe girmeniz kesinlikle mümkün değil. Eğer kaydınızı yaptırıp geliyorsanız o zaman çalışma imkânı buluyorsunuz. Onun dışında birçok çalışan işçimizin ücretlerinin ödenmediğini, kıdem tazminatlarının ödenmediğini, haklarının verilmediğini de görüyoruz. Bazı taşeron firmaları gerek bilerek gerekse değişik durumlar göstererek iflas ediyorlar ve işçilerin ücretlerini, haklarını da vermiyorlar. Bu da işçilerimizin gerçekten hak kaybına uğramasına neden oluyor değerli arkadaşlarım.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir kere bu taşeron işçilerimizi kadroya geçirmek suretiyle devlet güvencesine, sosyal güvence altına almak zorundayız. Ayrıca, bunlar geçirilinceye kadar her türlü haklarının, ücretlerinin, kıdem tazminatlarının hangi kurumda çalışıyorsa o kurumlar tarafından garanti edilmek suretiyle de haklarının kendilerine verilmesine ihtiyaç vardır.

Değerli arkadaşlarım, şimdi gerçekten taşeron işçiliğinde çok büyük eşitsizliklerin, haksızlıkların ortada olduğunu görüyoruz. Bunların bir an önce giderilmesi yönünde iktidar ve muhalefet olarak bir araya gelerek bunun çözümünü hep birlikte bulmak zorundayız.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; iş dünyasında büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. İşçimizden çiftçimize, köylümüzden esnafımıza, sanayicimizden ihracatçımıza kadar her kesimin piyasa sıkıntısının altında ezildiğine şahit olmaktayız. Bunları gittiğiniz zaman da görüyorsunuz. Birçok esnafımızın siftah etmeden kepengini kapattığını görüyoruz. Birçok esnafımız vergilerini ödeyemiyor, kiralarını ödeyemiyor, borçlarını ödeyemiyor. Birçok dükkânın da kapalı olduğunu görüyorsunuz. Gittiğiniz piyasada, gezdiğinizde birçok iş yerinin kiralık olduğunu görüyorsunuz. Demek ki piyasa rahat çalışmıyor. O nedenle, önümüzdeki günlerde Meclisimize gelecek olan bu vergi artışları sebebiyle yeni bir yük getirecek olan, piyasanın işleyişine zarar verecek olan bu vergi artışlarından mutlak surette vazgeçmeliyiz çünkü artık piyasanın bu yükleri kaldırma gücü yoktur. Daha çok imkânlarımızı, gelirlerimizi giderimize göre harcamak suretiyle... Aşırı israf yapmak suretiyle, gereksiz yere harcamalar yapmak suretiyle vatandaşın üzerine bu kadar yükü getirirsek artık bu vatandaş gerçekten gelecekte bu yükü kaldıramayacaktır ve piyasa tamamen tıkanmış olacaktır değerli arkadaşlarım.

Şimdi, söylüyorsunuz enflasyon yüzde 10, büyüme yüzde 5. Şimdi, bakıyoruz büyüme nerede gerçekleşmiş ağırlıklı olarak? Üretimde yok, tüketimde var, ithalatta var, borçlar katlanarak büyüyor. Tabii, bu şartlar çerçevesinde de yüzde 5 büyümeyi bizim önümüze koyuyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bu gerçekçi bir büyüme değil. Üretime dayalı, rekabet odaklı gerçek bir çalışmayı yurttaşımızın önüne koymadığımız sürece, gerekli destekleri onlara vermediğimiz sürece Türkiye'de gerçek anlamda kalıcı ve sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesi kesinlikle mümkün değildir. Onun için, bunların üzerinde önemle durmalıyız. Artık daha fazla vergi getirerek vatandaşın sırtına yük getirmemeliyiz. Özellikle borçlu olan vatandaşlarımızın borçlarını tolere edecek, ayrıca faizsiz olarak bunların ertelenmesine yönelik olarak çalışmaların yapılacağı düzenlemeleri mutlaka en kısa sürede bu Meclise getirip buradan geçirmek durumundayız.

Yine, çiftçilerimizin afat sebebiyle birçok zararı vardır. Bu zararları tespit edilmiştir ama şimdiye kadar ödeme maalesef yapılmamıştır. Bunların da bir an önce ödemelerinin yapılmasını... Çiftçimize nefes alacak bir uygulamanın ve ödemenin kendilerine gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Bunlara çok büyük ihtiyacımız var. Birlikte olmaya, beraber olmaya, güç birliği yapmaya çok büyük ihtiyacımız var. Bunu ne kadar çok yaparsak dışarıya karşı o kadar güçlü oluruz diyorum, hepinizi tekrar sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aslan.