GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Erdal İnönü'nün vefatının 10'uncu yıl dönümüne, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcan'ın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadeleri nedeniyle Genel Kurulda yaşanan tartışmalara ve 13 Ekim 2017 günü HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın fezlekesinin ve dosyasının olduğu bütün mahkemelere gönderilen bir yazıya ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:15
Tarih:31.10.2017

AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Siyasette hoşgörü, eleştiriye karşı tevazunun bir simgesi hâline gelmiş Erdal İnönü'nün ölümünün 10'uncu yıl dönümü. Kendisi partiler arası diyaloğu herhâlde bu ülkede en iyi başarabilmiş siyasetçilerden biriydi. Onun o mizacına bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuzu ifade edebiliriz. Biz de kendisini rahmetle anıyoruz.

Sayın Başkan, bir diğer husus, bugün Meclis Genel Kurulunda da tartışmanın ana gündemi, CHP Parti Sözcüsünün dün ifade etmiş olduğu bir sözcüğe karşı iktidar partisi milletvekillerinin reaksiyonu.

Bir defa şunu ifade edelim: Şüphesiz siyasette eleştiri sınırları içerisinde kalmak önemlidir ancak şu ülkede siyaset hayatını en fazla üslupla zorlayan kişi bugün tartışma konusudur. Cumhurbaşkanı diye, AKP Genel Başkanı diye, halk tarafından seçildi diye herkese hakaret etme hakkını içte ve dışta kendinde gören AKP Genel Başkanı bu üslubun bu ülkedeki öncüsü olmuştur. Yargı kararı olmaksızın insanları açıkça suçlu ilan eden bizatihi kendisidir. Eş genel başkanımız daha mahkeme karşısına çıkmadan, asla kabul etmeyeceğimiz ithamlarda bulunan ve suçlu ilan eden kendisidir. Siyasette bu üslubun hâkim olmasına sebep olan kendisidir. Eğer bunlara karşı, bu eleştirilere karşı bir tahammülsüzlüğü varsa üslup konusunda ilk başta onun özen ve hassasiyet sahibi olması gerekir. Bu bir defa bütün iktidar partisi milletvekilleri ve mensupları tarafından görülmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Yıldırım.

AHMET YILDIRIM (Muş) - 9 Temmuz günü Hamburg'da bir G20 zirvesinde yapmış olduğu konuşmanın iler tutar tarafı yoktur. Kantarın topuzu oraya düştükten sonra herkes birbirine karşı bu dili pekâlâ kullanma hakkını kendinde görebilir.

Bir diğer husus: Sayın Başkan, hukukçusunuz. Bugün hukukçuluğunuzun değerine önemli atıflarda bulunuldu. Biz yıllardır bu Parlamentoda, yargının iktidar tarafından siyasallaştırıldığını ve derdest edildiğini söyledik. Buyurun, 13 Ekim 2017 günü Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'ın fezlekesinin ve dosyasının olduğu, bütün mahkemelere gönderilmiş ibret bir yazıyla karşı karşıyayız. Bütün mahkemelere... Neymiş? "Örgüte üye olma suçundan militan konumunda olan ve kamuoyu tarafından yakından bilinen ve takip edilen adı geçen Selahattin Demirtaş'ın, bulunduğu il dışında yapılacak duruşmalara getirilmesinin firar, olası saldırı ve adliye önünde gösteri, eylem yapılmasına neden olabileceği, bu sebeple getirilmemesi..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, size de son olarak bir dakika ek süre vereyim.

Buyurun.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkürler.

Nerede bağımsız yargı? O mahkeme başkanının ve üyelerinin özgür karar verebilme ihtimali kaldı mı? İşte budur yargının siyasallaşması ve iktidar tarafından derdest edilmesi. Buradan siyasi iktidara sesleniyorum: Demirden korkuyorsanız trene binmeyeceksiniz. Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğundan bu kadar korkuyorsanız rehin almayacaksınız. Bakın, Selahattin Demirtaş'ın Mecliste, alanda, sokakta siyaset yapma hâli sizin korkunuzdu, zindanda rehin olma hâli kâbusunuz olmuş. Bu ne korku? Niye mahkemeye çıkarmıyorsunuz? Eğer dağ yeni bir fare doğurmazsa dört yüz gün sonra, 7 Aralıkta mahkemeye çıkacak. İşte, yargının pürmelali budur, siyasi iktidar kendine yakışanı yapıyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.