| Konu: | Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 01.11.2017 |
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa, helal akreditasyonla alakalı çıkarılan bir yasa. Tabii, helal denilince helal lokma yemeye çalışan, helal kazançla karnını doyurmaya, helal kazançla çocuklarını okutup yetiştirmeye çalışan insanların hakkını savunmak da bizim en doğal hakkımız. Burada, bir çiftçi olarak bu konuda çiftçilerin alın teriyle, alın terini toprağa dökerek para kazanmaya çalıştıklarını ancak bu noktada sürekli haksızlığa uğradıklarını da vurgulamak zorundayım.
Şimdi, Sayın Tarım Bakanı da burada, özellikle, son günlerde et fiyatlarıyla ilgili bir gündem var, Türkiye'nin en çok konuşulan gündemlerinden bir tanesi. Et fiyatları elbette ki ucuzlamalı, et fiyatları düşmeli, elbette ki halkımız ucuz et yemeli ancak bu ucuz eti yedirirken üreticiyi mahvedip, üreticiyi ortadan kaldırarak bunu yapmamalı; dışarıdan et ithal ederek buna çözüm bulunamaz. Dışarıdan et ithal etmek üreticinin köküne ayran suyu dökmek demektir. Üreticinin perişan olduğu yerde de hayvancılığın perişan olması söz konusu olacağından önümüzdeki yıllarda bu problem daha da büyüyerek devam edecektir. Ne yapmak lazım? Ben, yılardan beridir burada söylüyorum, çözüm nedir? Çözüm şudur: Bakın, yem fiyatlarını bir defa ucuzlatmak lazım. Eğer biz yem fiyatlarını ucuzlatamazsak, meraları hayvancılığa tahsis edemezsek bu fiyatlarla bu şekilde eti ucuz yedirmemiz mümkün değil çünkü yem fiyatları o kadar pahalı ki yani bir hayvanı alıp, besleyip kestirene kadar yedirmiş olduğunuz yem fiyatlarını üzerine koyduğunuzda o hayvanın fiyatı ve yem fiyatıyla birlikte bugün sizin söylediğiniz rakamlarla çiftçinin o şekilde et kestirerek para kazanması mümkün değil; bu birincisi. Bir, yemi ucuzlatacağız, meraları hayvancılığa tahsis edeceğiz.
İki, Et Balık Kurumunu piyasaya sokmamız lazım. Piyasayı regüle edebilecek tek kurum Et Balık Kurumudur yani aracıyı ortadan kaldırmamız lazım. Her defasında söylüyorum, üretici, büyükbaş hayvanı 20 ile 25 lira arasında kestiriyor, küçükbaş hayvanı 25 ile 30 lira arasında kestiriyor yani bu karkas et, derisi, ciğeri, sakatatı ve kellesi yok; bu, tamamen aracı kuruma kalıyor, aracı kurum kimse. Şimdi, Et Balık Kurumu bu kesimi yapmış olsa ve her vilayette değişik kesimlerde bu eti piyasaya sürmüş olsa hem üreticimiz kazanır hem tüketicimiz kazanır, devletimiz de zarar etmemiş olur. Yani 25 liraya kesmiş olduğu eti kasap ücretini üzerine koyarak, sakatat fiyatlarını, kelle ve deriyi düştükten sonra piyasaya sürmüş olsa bu 30 lira gibi, 35 lira gibi bir rakam yapar; bundan, hem üretici kazanır hem de tüketici kazanır. Ama siz, Sırbistan gibi ülkelerden, efendim, bizim adını dahi duymadığımız birçok ülkeden et ithal eder getirirseniz bu, hayvancılığı öldürür; hayvancılık yapan, üretmeye çalışan, ürettiğinden para kazanmaya çalışan insanlarımızın alın terine yazık etmiş olursunuz. Yani, onlar, gecesini gündüzüne katarak sürekli hayvancılığı çoğaltmak, hayvancılığı artırmak için gayret gösterirken, siz dışarıdan et getirir onların bu gayretine sekte vurursanız bu doğru bir şey olmaz. Yani, et fiyatlarının Türkiye'de pahalı olmasının sebebi üretici değildir, hayvancılık yapanlar değildir; paradan para kazananları bulun, arada 25 liraya aldığı eti 50 liraya satanları bulun, bu 25 lira kimin cebine gidiyor bunu bulun. Bunun çaresini bulursanız zaten et fiyatları ucuzlayacaktır, milletimiz ucuza et alacaktır, ucuza et yiyecektir. Dolayısıyla hem üretici hem tüketici bundan kazanacaktır. Yani Et ve Balık Kurumu üreticiden alacak, kesecek ve şehrin değişik yerlerinde satış reyonları kurarak et fiyatını regüle edecek. Bunun tek çaresi budur; hem üreticiyi korumuş oluruz hem de tüketiciyi korumuş oluruz.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)