| Konu: | İSTANBUL MİLLETVEKİLİ UMUT ORAN?IN, (2/303) ESAS NUMARALI 13/06/1952 TARİHLİ VE 5953 SAYILI BASIN MESLEĞİNDE ÇALIŞANLARLA ÇALIŞTIRANLAR ARASINDAKİ MÜNASEBETLERİN TANZİMİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ?NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 06.11.2012 |
UMUT ORAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konumuz basın özgürlüğü, basın haklarıyla ilgili ama maalesef bu akşam, bu dönem Parlamentoda canlı yayında bunu halkımız izleyemiyor. Böyle bir yasakla karşı karşıyayız.
Yine, maalesef, bu yasa teklifini Parlamentoya vereli yaklaşık bir yıl olmuş. Bir yıl sonra bu yasayı gündeme getirme imkânı, maalesef, elde ediyoruz. Bu da sizlerin takdirlerine...
Dün bu konuyla ilgili biliyorsunuz, İstanbul'da Gazetecilere Özgürlük Platformu bir yürüyüş yaptı. Bu Platform ne istedi dün? Sokaklarda, meydanlarda ne söyledi? Özgür bir çalışma ortamı istiyorlar ve basın üzerindeki baskıların, basın üzerindeki yasakların kaldırılmasını talep ettiler çünkü bugün gazeteciler, bu mesleği icra edenler her yönden, her yandan baskı altında âdeta abluka altında mesleklerini icra ediyorlar.
Başbakan, pazar günü toplantıda "Kendilerinin de özgürlükleri söz konusu olduğunda demokrat olanlar konu başkalarına geldiği zaman yasakçı oluyorlar." dedi. Esasında Başbakan bu sözleriyle tam da kendisini işaret etti. Şimdi, baktığımız zaman on sene evvel, on bir sene evvel seçim bildirgesinde iktidar partisinin "üç y" vardı: Yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk vardı.
Bakın, o yasaklarla ilgili mücadelede şu son bir iki aya baktığımız zaman gaziler ve şehit aileleri barış için toplantı talep ettiler, miting talep ettiler müsaade edilmedi. Halk, cumhuriyet mitinginde, Cumhuriyet Bayramı'nda meydanda, birinci Parlamentoda, Ulus Meydanı'nda kutlamak istedi, maalesef kabul edilmedi.
Bakın, öğrenciler parasız eğitim talep ediyorlar, tutuklanıyorlar. İşte orada kamu çalışanları, Türk Hava Yolları baktığınız zaman grev talep ediyorlar, onlara da grev yasaklanıyor.
Hatay'da, orada yaşayan yurttaşlarımız bir şekilde barışla ilgili seslerini duyurmak istiyor, ona izin verilmiyor ve bu yasaklar sonunda, özel yetkili mahkemeler sonunda öyle bir hâle geldi ki Türkiye, bakın, bugün Türkiye'nin -Hükûmetin de beraber görev yapmış olduğu- 26'ncı Genelkurmay Başkanı sanık, eli kanlı PKK yöneticisi bugün tanık. İşte yasakların getirdiği Türkiye'nin bugün yargısı, hukuku bu hâle geldi.
Şimdi, biz bu yasada baktığınız zaman, bugün şu anda teklif etmiş olduğumuz bu yasada ne talep ediyoruz? Diyoruz ki: Gazetecilere sendika zorunluluğu getirilsin. Bilmiyorum, buna itiraz ediyor musunuz?
Diyoruz ki: Stajyer gazeteciler en azından özlük haklarına sahip olsunlar. Buna, bilmiyorum, itiraz ediyor musunuz?
Yine sizlerin kaldırmış olduğu 2008 yılında, yıpranma payının tekrardan getirilmesi. Buna itiraz ediyor musunuz, bilmiyorum.
Ve diyoruz ki, burası çok önemli: Medya patronlarının kamu ihalelerine doğrudan veya dolaylı olarak girmemeleri gerekiyor. Siyasetle ticaretin birbiriyle ilişki kurmamaları gerekiyor. Bilmiyorum, bunu kabul ediyor musunuz?
Yine diyoruz ki: 22 milyon, 23 milyonun o mecrada yer aldığı İnternet gazeteciliği bir yasal statüye sahip olsun. Bilmiyorum, bunu kabul ediyor musunuz?
Şimdi, değerli milletvekilleri, örgütlü basın demek, özgür basın demek. Özgür basın demek de özgür Türkiye demek. Bizim istediğimiz, bizim talep ettiğimiz bu.
Hadi gelin, ileri demokrasi diyorsak, daha çok demokrasi diyorsak, daha çok özgürlükler diyorsak bu basın özgürlüğüyle ilgili yasayı hep beraber kabul edelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.