| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 07.11.2017 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önceki tartışmaya devam etmek istiyorum.
Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'i... Siz nasıl yüzde 4 çıkardınız, hayret ettim. Şimdi, ben bir soru sormuştum, bir soru önergesi; gayrisafi millî hasılanın yarısını veriyorsunuz diye de hâlâ iddia ediyorum çünkü ben bu konuda çalışan bir bilim adamıyım, yıllarım bu konuyla geçti. Sizden gelen cevap şu: "Biz tarıma verilen kredileri de sulama yatırımlarını da ihracat sübvansiyonlarını da dâhil ediyoruz, destekleme bütçesine dâhil ediyoruz, yüzde 1'i aşıyor." dediniz.
Bilimsel olarak bakarsak tarımsal sulama yatırımları, arazi toplulaştırması ve tarla içi hizmetler tamamen altyapıya yönelik hizmetlerdir. Bundan o yılda ve gelecek yıllarda sadece çiftçiler değil, herkes yararlanabilir. Dolayısıyla bu direkt olarak çiftçiye verilen bir destek değildir, tarımsal altyapıyı iyileştirmeye yönelik bir hizmettir, devletin yapması gerekir.
Devletin bazı ürünlerde piyasa oluşturması, sıfır faizli krediler ya da diğer sektörlere göre daha düşük faizli krediler vermesi olabilir, bu da bir tercihtir ama bu da bir destek değildir, sıfır faizli kredi bile borçtur, karşılığını alıyorsanız borçtur. Kaldı ki AKP hükûmetleri hep sıfır faizli kredi vermişlerdir, çok ciddi komisyonlar da almışlardır kredileri verirken, dolayısıyla verdiklerini geri almışlardır.
Onun dışında tarımsal ürün alımları; bu da vardı bana gelen cevapta. Toprak Mahsulleri Ofisi yoluyla ya da ÇAYKUR yoluyla ya da başka kurumlar yoluyla piyasadan devlet zaman zaman ürün alabilir, karşılığını öder ama bunu tamamen de satar yani dolayısıyla burada bir ticaret söz konusudur. Bu ticareti iyi yaparsanız, üreticinin lehine yaparsanız, devleti zarara uğratmazsanız bu güzel bir şeydir. Dolayısıyla bunları destek olarak göstererek siz çiftçinin eline geçen parayı sanal olarak çoğaltırsanız bu sizin ayıbınızdır.
Biz, çiftçinin yeterince desteklenmediğini size anlatıyoruz. İktidarınız boyunca, on beş yıl boyunca çiftçiye ödemeniz gereken tam 87,5 milyar lira para vardır. Lütfen bunu ödeyin, çiftçinin daha zor duruma düşmesini, kredilerle batmasını artık engelleyin. İktidara geldiğinizde 1 milyar lira olan tarımsal kredi hacmi şu an 88 milyara çıkmıştır. Tarımsal krediler bir destek değildir, lütfen bunlara böyle bakmayalım. İşte "Biz iktidara geldiğimizde tarımsal kredi faiz oranları yüzde 80'di, 90'dı, şimdi 5'lere 10'lara çektik." Bu, bir başarı değildir arkadaşlar, enflasyon da düştü.
Gelelim OECD'ye. OECD rakamlarını kullandınız. Ben size sorayım Sayın Bakan -bizi bilgisizlikle suçladınız- üretici destek eş değeri nedir, tüketici destek eş değeri nedir? Evet, OECD bir ülke tarımını ne derece destekliyor, bunları üretici destek eş değerine bakarak, tüketici destek eş değerine bakarak açıklar. Buna baktığınızda, OECD verilerine baktığınızda Türkiye tarımına çok ciddi destekler gözükür. Neden? Çünkü OECD yaptığı hesaplamalarda hep piyasa fiyatlarını baz alır. Şimdi bizde piyasada et 50 lira ama hemen yanımızda Bulgaristan'da ya da Avrupa ülkelerinde et 15 lira. Şimdi üreticinin cebine 50 lira para giriyor mu yoksa aracılar mı bu paraları kazanıyor? Dolayısıyla OECD verilerine göre burada cevap vermeniz son derece yanlıştır artı OECD bir de gümrük vergilerini baz alır. Türkiye bazı ürünlerde çok ciddi gümrük vergileri uygular, bunları da hesaba dâhil ederseniz siz üreticiyi çok fazla destekliyor gözükebilirsiniz. Ama gerçek şudur: Gerçek, çiftçimiz ciddi anlamda borçludur, haciz içerisinde 2,2 milyar liralık devletin bir alacağı vardır, 88 milyara ulaşan bir kredi borcu vardır çiftçinin ve devletten de alacağı çok ciddi bir destek vardır. Lütfen bu desteği verin. Geçenlerde "Mazotun yarısı sizden, yarısı bizden." dediniz, bunu da yapamadınız. Ayrıca bazı milletvekilleriniz de bu kredilerin yapılandırılmasını talep etmektedir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)