GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:20
Tarih:09.11.2017

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla ilgili olarak 19'uncu madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ben size bugün, bir milletin ufkunu açan, varlığını güçlendiren, cumhuriyetimizin Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı içinde hayata geçirilmiş bir kuruluştan bahsetmek istiyorum, size Sümerbankı ama özellikle Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasını anlatmak istiyorum.

Sümerbank, cumhuriyetimizin ilk yıllarında ülkenin ekonomik kalkınmasını ve Türk milletinin temel gereksinimlerini karşılaması amacıyla Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur, aynı zamanda sanat tarihi açısından zengin bir kuruluştur. Zira, kültürümüzde köklü geçmişi olan çinicilik, dericilik, ipek dokumacılığı ve halıcılık gibi Türk sanatlarımız, Sümerbank fabrikalarında yıllarca yaşatılarak yurt içinde ve dışında tanıtımı sağlanmış ve geliştirilmiştir. Belki "Nüfus ve ticaretle ilgili bu maddelerle Sümerbankın ne ilgisi var?" diye düşünebilirsiniz, içinizde böyle düşünenler olabilir ama anlattıkça ne kadar ilgili olduğunu, zannediyorum, siz de fark edeceksiniz; anlattıkça, geçmişte kalmış, modası geçmiş bir planlama olmadığını, gelecekte dahi böyle bir projenin insanların hayallerini süsleyebileceğini ve de heyecanlandırabileceğini fark edeceksiniz.

Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk sadece dünyanın gözünde kendini yücelten şanlı bir kurtuluş zaferinin komutanı değil, tarihi iyi bilen, dünya üzerindeki gelişmeleri yakından takip eden ve geleceği yordayabilen güçlü bir devlet adamı, bir fikir adamıdır. Bir ülkenin, bir milletin güçlü olması için ekonomik alanda da güçlü olması gerektiğini, bu sebeple de sanayileşmek gerektiğini biliyordu. Bilgi ve teknolojinin kullanılması ve yerli sanayinin geliştirilmesi gerekliliğine inanıyordu. Bölgesel ve de yerel kaynaklara, doğal kaynaklara ve özellikle de tarıma dayalı sanayi kurmanın önemli olduğu kanaatindeydi. Ülkenin dört bir yanında, doğudan batıya, güneyden kuzeye birçok ilimizde fabrikalar kurulmaya başladı. Bunlardan birisi de Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasıydı. Bu fabrika, Kurtuluş Savaşı'nda efelerin kahramanlığıyla destan yazdığı Aydın ilinin Nazilli ilçesinin şeref madalyasıydı. Bu fabrika sadece üretim yapan bir sanayi kuruluşu değil, sahip olduğu altyapıyla spor, sanat, kültür kampüsü, bilimsel çalışmalar yapan laboratuvarlarıyla ve yaptığı eğitim, öğretim faaliyetleriyle büyük bir eğitim kampüsüydü.

25 Ağustos 1935 tarihinde fabrikanın temelleri atıldı, yapımı on sekiz ay sürdü ve 9 Ekim 1937'de de açıldı. Fabrikanın daha yapım aşamasında bölge köylüleri fabrikanın ihtiyacı olan pamuğun üretilmesi için eğitildi. Zaten 1934 yılında da Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü başta ilk adım olarak kurulmuştu. 200 tohum ekme makinesi, çok sayıda traktör, biçerdöver alındı ve Nazilli çiftçilerine bunlar dağıtılarak kullanımı öğretildi. Bölgedeki genç kızlara özellikle iplik kısmında istihdam sağlayabilmek için kurslar verilmeye başlandı.

Sümerbank, kadının istihdamda değer bulduğu, ön plana çıkarıldığı, desteklendiği ilk ve en önemli kuruluştur. Bu konuda o kadar ciddi çalışmalar yapılıyordu ki kadın işçilerin beslenmesi, özel ihtiyaçları konusunda ayrıcalıklı bir çalışma ortamı da sağlanmaya çalışılıyordu. Fabrikanın açılışı Mustafa Kemal Atatürk tarafından yapıldı. Atatürk, kollarında pamuk sepetleri taşıyan küçük kızlar tarafından karşılandı ve bu törene o bölgenin tüm sivil ve askerî bürokratları katıldı. Atatürk fabrikayı altın bir anahtarla açtı ve sonra "Altın, milletin hazinesinde durur." diyerek dönemin Başkan Vekili Celal Bayar'ın mendil cebine yerleştirdi. Nihayetinde, Atatürk'ün emriyle fabrikanın müdürü bir işaret verdi ve bütün makineler aynı anda çalışmaya başladı. Bir anda yükselen makinelerin sesini dinleyen Büyük Önder'in dudaklarından şu kelimeler döküldü: "İşte bu bir musikidir." Bu, sanayinin, teknolojinin musikisi, Türk milletinin, Türkiye'nin şahlanışının sesiydi.

İzninizle, 20'nci maddede de size bu fabrikayı ayrıntılarıyla anlatmak istiyorum.

Saygılarımla. (MHP sıralarından alkışlar)