| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 14.11.2017 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın üçüncü bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının tümü 125 asıl ve 2 geçici maddeden oluşmakta. 63 ayrı kanun ve kanun hükmünde kararnamenin çeşitli maddelerinde değişiklikler yapılmaktadır. Anlaşıldığı üzere, kocaman bir torba tasarı önümüzde.
Tasarının 28 maddelik üçüncü bölümündeyse çoğunun birbiriyle alakası bile olmayan 19 farklı alanda düzenleme yapılıyor. On dakikalık bir süre içerisinde, mecburen en sıkıntılı gördüğümüz konulara değinmek durumundayım.
Öncelikle, 61'inci maddeyle, başta otel önü iskeleler, turizm amaçlı yat limanları ve marinalar da dâhil olmak üzere kıyı yapılarının kullanma izinlerinin kırk dokuz yıla uzatılabilmesi öngörülmektedir ve yine, aynı şekilde, bu düzenleme içerisinde yatırımcı ve işletmecilere satışı imkânı verilmektedir. Bu durumun ülkemizin turizmi açısından sıkıntı doğuracağını düşünmekteyiz. Özellikle, satılan yerlerin kullanımının sınırlandırılmasının, satın alınan yerlerin Turizmi Teşvik Kanunu amacı dışında emlak, ticaret ve benzeri diğer faaliyetler için kullanılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Ayrıca, satış yapılan yerlerin turizm faaliyetleri dışında kullanılmasına müsaade edilmemesi ve etkin bir şekilde denetlenmesi için buradan yetkilileri de uyarmak istiyoruz.
Tasarının 63'üncü maddesinde tütün ve tütün mamulleri satışına yönelik bir düzenleme yapılmıştır. Düzenleme sonucunda ihracat amaçlı olarak tütün ithalatına imkân sağlanmaktadır ve bu düzenlemenin yerli tütün üreticilerimizin aleyhine sonuçlar doğuracağı açıktır, bu yanlış bir düzenlemedir. Bizim amacımız tütün ithalatını kolaylaştırmak değil, yurt içinde tütün üretimi ve yerli tütün işlenmesini artıracak ve teşvik edecek tedbirleri almaktır.
Değerli milletvekilleri, özellikle, tabii, ithal ve ithal yoluyla ihracat konusu, dâhilde işleme rejimi kapsamı içerisinde birçok üründe uygulanıyor. Zaman zaman bu konularla ilgili, özellikle, katma değer hesapları yapılıyor. Katma değer hesapları üzerinden, bunların ithal edilerek işlenip tekrar yurt dışına gönderilmesinde katma değer kazanıldığı ve bunun yapılması gerektiği üzerinde çok ciddi savunmalar yapılıyor, hatta üniversitelerde öğretim üyelerine bu konularda raporlar hazırlattırılıyor. Ama bir şey tabii hep göz ardı ediliyor bu yapılan çalışmalarda; yerli üretim tamamen göz ardı ediliyor. Benim genel müdürlük dönemimde buğdayla ilgili bu tartışmalar vardı, üniversitelerden raporlar getirdiler, yine, çeltikle ilgili raporları getirdiler, hatta o dönemde "Bu genel müdür katma değere karşı duruyor." şeklinde yayınlar yapıldı. Olay şuydu: İthal edilerek ihraç edilen ürünlerin ya da ithal edilerek içeride işlenen ürünlerin katma değer bırakması. E, bu doğru bir şey, hesap olarak doğru ama doğru olmayan, atlanan husus, yerli üretimin göz ardı edilmesiydi. Hatta, ben o raporlara karşı şöyle bir cevap yazmıştım, üniversite rektörlerine mektup yazmıştım: "Hesaplamalar eksik, ithal, sadece açıkla ilgili olarak alınmasın, Türkiye'de üretimi sıfırlanıp tamamı ithal edilirse katma değer daha da artar!" şeklinde ironiyle cevap vermiştim. Buralarda da hep öyle görüyoruz. Yerli üretimi artırarak katma değeri tamamen ülkede bırakmak ve kendi içimizde o katma değeri oluşturmak yerine, maalesef, ithalat üzerinden katma değerler... Yine, dâhilde işleme kapsamının -içinde de olduğum bir uygulama olduğu için yaşadık- şöyle gazeteleri tarayacak olursak, geçmişte ciddi şekilde istismar edilmiş, suistimal edilmiş bir uygulama olduğunu da hepimiz veya birçoğumuz hatırlayacağız.
Değerli milletvekilleri, 68'inci maddede yapılan düzenlemeyle de taşeron işçilerle alakalı bir durum söz konusu, daha doğrusu, tam bir hayal kırıklığı söz konusu. Düzenlemenin anlamı şudur: Kamuda taşeron işçi çalıştırılması maddenin yürürlüğe gireceği 1/1/2018 tarihinden sonra da devam edecektir. Adalet ve Kalkınma Partisinin gerek seçim beyannamelerine gerekse Başbakan ve bakanların kamuda taşeron işçi çalıştırılmasına 2017 yılında son verileceğine ilişkin beyanlarına baktığımızda bu durumun izahı mümkün değildir. Bir yandan taşeron işçi kardeşlerimize sürekli sözler verilmekte, umut aşılanmakta, bir yandan da böyle bir madde tasarıya eklenmektedir. Buradan sormak istiyorum, bu taşeron mevzusu ne zaman çözülecek?
Değerli milletvekilleri, tasarının 69'uncu maddesinde Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî ve özel okullarda öğrenim gören öğrencilere ücretsiz dağıtılan ders ve çalışma kitapları ile öğretmenlere ücretsiz dağıtılan kılavuz kitaplarının temininde Kamu İhale Kanunu'nun 20'nci maddesinin bazı hükümlerinin uygulanmaması hükmü bulunuyor. Bu değişikliğin sebebi nedir, sormak istiyoruz.
Arkadaşlar, zaten, 4734 sayılı Kanun artık delik deşik oldu. Neredeyse her tasarıda kamu ihale sisteminden çıkmayı, bu yapının içinden çıkmayı öngören bir düzenlemeyle karşılaşıyoruz. Şimdi, bu değişiklikten sonra, kitaplar için yapılacak ihalelerde, doğrudan teminlerde saydamlık, rekabet, eşit muamele, güvenilirlik gibi temel ilkeler çiğnenmiş olmayacak mı, kamuoyu denetimi engellenmeyecek mi? Bunların bir cevabı mutlaka olmalı.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıda öngörülen en sıkıntılı düzenleme 72'nci maddedeki 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'yla belirlenen net borçlanma limitinin 37 milyar liraya yükseltilmesidir. Bu düzenlemeyle, 4749 sayılı Kanun'da getirilen en mühim mali kural maalesef kaldırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bütçe hakkı Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Kamu mali yönetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütülmesi 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 5'inci maddesinde yer verildiği üzere kamu maliyesinin temel ilkelerindendir. Mevcut duruma göre 2018 yılı bütçesinin de gelir gider tahminlerinin gerçeklerden uzak olduğu açıktır. Dolayısıyla bu tür düzenlemenin ancak ek bütçeyle yapılarak Genel Kurula getirilmesi gerekmektedir. Sayın Bakan, geçen günlerde bürokratlar tarafından kamuoyuyla paylaşılan bilgilerde, tasarıyla bütçeye 28 milyar ilave gelir elde edileceğinin beklendiğini, bunun ülkemizin savunma yatırım ve harcamalarının finansmanı başta olmak üzere bütçe dengesinin orta vadeli program hedefleri çerçevesinde korunması için harcanacağını söylemiştir. Tasarının gerekçesinde ise bu hususlara yer verilmemiştir. Sayın Bakanımızdan bu gelirin hangi kalemlerden nasıl sağlanacağını da ayrıntılı olarak bizlerle paylaşmasını istiyoruz.
Sonuç olarak, tasarıya, idarenin ve ekonominin bazı ihtiyaçlarını giderecek düzenlemeler içerse de, gerek usul yönünden gerekse biraz önce arz ettiğim hatalı maddeleri içermesinden dolayı muhalefet ediyoruz.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)