GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:16.11.2017

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla ilgili olarak 73'üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 73'üncü maddedeki düzenlemelerin ÖTV istisnaları hakkında olduğunu ve bu istisnaların engelli vatandaşlarımız için yapılmış olan istisnalar olduğunu da yine ben buradan hatırlatıyorum. Zira bu engelli vatandaşlarımız için yapılan istisnalarda maalesef hak kaybı yaşanmaktadır. Yeni verdiğiniz önergeyle de vergisi yokken 90 bin lira değer biçilen araçların vergiler eklenerek 200 bin liraya çıkarılmış olması da arada ancak 10 bin, 20 bin gibi bir fark yaratmaktadır; bunu da dikkatinize sunuyorum. Ayrıca, bu engellilerimiz arasında gazilerimizin bulunması ve gazilerimize verilen hakların da geri alınıyor olması oldukça üzücü. Tabii ki bunu yaparken siz iddia ettiğiniz gibi, suistimalleri engellemek niyetinde olduğunuzu, bu şekilde düşündüğünüzü söyleyebilirsiniz ancak suistimalleri engelleyelim derken yeni mağduriyetler yaratabileceğinizi de hatırlatmak istiyorum, bunu da düşünmeniz gerekir.

Değerli milletvekilleri, maalesef, engelli vatandaşlarımızdan ve kendilerine verilen hakların kısıtlanmasından bahsettiğimiz bu maddede, ben, sizi, engellilik noktasında hakları geri alınan bir gruptan daha, diyabetli hastalarımızdan bahsetmek istiyorum.

Diyabetli hastaların daha önce kendilerine verilen yüzde 40'lık engellilik oranı varken, son düzenlemelerle bu yüzde 30'a çekilmiştir; engellilik durumlarının yüzde 40'a yükselebilmesi için de hastalıklarının ilerlemesi ve nihayetinde organ kaybetmeleri gerekmektedir, bu da oldukça üzücü bir durum.

Sağlık durumları ve yaşam şartları sebebiyle zaten iş bulmakta zorlanan özellikle tip 1 diyabeti olan hastalarımızın yanı sıra bir de bu hastalarımızın çalıştığı işlerdeki sürekliliğini kaybetme riskleri doğmaktadır.

Diyabetli yetişkinlerin yaşamı zor, sıkıntılarına üzülüyoruz ama maalesef, diyabetli çocukların yaşadığı sorunlar bizi daha da üzüyor çünkü o küçücük bedenlerine işkence gibi uyguladıkları o zor tedaviler bizi üzmekte. Diyabetlilerden en riskli grup olan ve toplam diyabet hastalarının yüzde 5'ini oluşturan tip 1 diyabetli grubuna kayıtlı 20 bin civarında çocuk bulunmakta.

Tip 1 diyabet, yine, halk diliyle "şeker hastalığı" olarak da nitelendiriliyor. Özellikle çocukluk çağında görülen ve pankreasın yeteri kadar veya hiç insülin üretmemesi sonucu ortaya çıkan mutlak insülin yüksekliği olarak açıklanmakta.

Tip 1 diyabet teşhisi konulmuş çocukların, muhakkak dışarıdan insülin alması gerekiyor. O nedenle, çocuklarımız her öğünde, her yemek yediğinde veya içtiğinde, gıda tükettiğinde, yeni doğmuş olsalar da, 5 yaşında olsalar da, yetişkin olup 50 yaşına gelseler de bu tedaviyi devam ettirmek zorundalar.

Başka bir ifadeyle, günde en az dört kez insülin iğnesi yapmak ve yapacağı dozu belirlemek için de en az sekiz kez parmaklarını delmeleri gerekiyor. Yani bir günde en az sekiz kez, ayda iki yüz kırk, yılda iki bin sekiz yüz seksen kere bu çocuklarımızın parmakları deliniyor.

Yine, bu çocuklarımızın -bunu hesaplarsak- bir de aldıkları insülin var. Günde 1 çarpı uzun etkili, 3 çarpı da kısa etkili insülin kullanıyorlar. Bu da günde 4 enjeksiyon yapıyor. Bu da yılda en az 1.460 insülin iğnesi demek oluyor ki şurada size bir fotoğraf göstereceğim, burada da büyütülmüşü var. Fark edebiliyor musunuz bilmiyorum, bir çocuğun bir ayda vurulduğu iğnelerin göstergesi.

Şimdi, bunu engellemenin yolu var: Sensör ve pompa uygulaması. Bizim Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonumuzda görevli milletvekili arkadaşlarımız Sayın Ahmet Selim Yurdakul ve Sayın Fahrettin Oğuz Tor bu konuyla ilgili çalışmalarını yaptı ve raporunu Komisyona da Bakanımıza da iletti. İnşallah bunun dikkate alınacağını umuyorum.

Ancak, tabii ki sadece bu şartları yerine getirerek diyabeti engelleme noktasında veya diyabet hastalarına sağlanacak katkıyla birlikte, bir de dikkat etmek durumunda olduğumuz tip 2 diyabet türü var ki bu sayı da ülkemizde hızla artıyor. Dünya Sağlık Örgütü Türkiye'de 2000 yılında yaklaşık 3 milyon, 2030'da da 6,5 milyon hasta olacağını söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DENİZ DEPBOYLU (Devamla) - Bu durumda sağlıklı yaşam şartlarını oluşturmak adına özellikle istihdam bekleyen diyetisyenlere de bir fırsat sunulması gerektiği ve sağlıklı yaşam merkezlerinin bir an önce kurularak, yaygınlaştırılarak hizmet vermesi gerektiği noktasını da bilgilerinize sunmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)