GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:21.11.2017

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Şimdi, bu maddede kurumlar vergisi oranı yüzde 20'den yüzde 22'ye çıkarılıyor önümüzdeki üç yıl için. Şimdi, biraz geriye doğru gittiğimizde, yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılındaydı, kurumlar vergisi oranı yüzde 30'dan yüzde 20'ye düşürülmüştü. O zaman sistemimizde şöyle bir şey vardı: Kurumlar vergisi oranı yüzde 30'du ancak yüzde 40 yatırım indirimi vardı. Yani dolayısıyla, yatırım yapan firmaların lehine bir durum vardı aslında. Şöyle bir örnek üzerinden durumu daha iyi anlayabiliriz: Matrahı kadar yatırım yapan bir firmada kurumlar vergisi olan yüzde 30 oranı aslında efektif olarak yüzde 18'e kadar düşebiliyordu yani yatırımı özendiren bir yapısı vardı sistemin. Daha sonra bu yatırım indirimi kaldırıldı, bütün firmalar için yani herkes için kurumlar vergisi oranı yüzde 20'ye düşürüldü. Burada ne yapılmış oldu? Az yatırım yapan yani yatırımcı olmayan sektörlerde -örneğin finans sektörü, çok yatırımcı bir sektör değil- veya bazı hizmet sektörlerinde, aslında, onlar lehine bir düzenleme yapılmış oldu. Daha sonradan, buradaki sıkıntıları gidermek için teşvik sistemine bağlı olarak indirimli kurumlar vergisi oranları şeklinde -hâlâ benim bile anlamakta zorlandığım- bir sistem getirilmiş olsa da hiçbir zaman, o yatırım indiriminin, eski sistemde olan yatırım indiriminin tadını vermedi.

Şimdi, burada tabii, yüzde 20'ye indirildi, biz bununla da dünyada övündük. Aslında, mesela, OECD ülkeleri içerisinde baktığımızda 34 ülkenin -şu an itibarıyla konuşuyorum- 20'sinde yüzde 20'nin üzerinde bir kurumlar vergisi oranı var, 4 tane ülkede yüzde 20, 6 tane ülkede de yüzde 20'nin altında bir oran var. Şimdi, bunu bir kenara koyalım bir tespit olarak.

Diğer taraftan, tabii, biz vergi sistemimizi yorumlarken veya eleştirirken, değerlendirirken hep şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Mal ve hizmet üzerinden alınan yani vasıtalı vergilerin sistem içerisindeki payı yüksek, doğrudan vergilerin sistem içerisindeki payı düşük. Dolayısıyla, adil olmayan... Çünkü sigara üzerinden aldığınız vergide zengin fakir herkes aynı vergiyi ödüyor gelirinden bağımsız şekilde, mal ve hizmet vergilerinin o yüzden adil olmadığı ifade edilir. Bunların oranına da baktığımızda, örneğin, mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin oranları, 2015 yılı için -OECD tablolarından söylüyorum- yüzde 13,3, OECD ortalaması ise yüzde 11. Yani mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin millî gelire oranı bizde, OECD ülkelerinin yaklaşık 2,3 puan üzerinde. Burada aşırı bir vergilendirme var baktığımız zaman ancak gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerde tam tersi bir durum var, OECD ülkelerinde yüzde 11,6 olan ortalama oran bizde yüzde 6,1. Millî gelire oran olarak OECD ülkelerinin yaklaşık 5 puan, 5,5 puan altında bir vergi alıyoruz. Şimdi, dolayısıyla, kurumlar vergisi oranının artırılması normal şartlarda buradan baktığınızda doğru bir şey yani bu adaletsizliği bir miktar giderecek bir şey ancak tabii, burada hep, tabiri caizse -vergicilerin deyimiyle söylüyorum- kümestekilerle ilgileniyoruz. Temelde aslında verginin tabana yayılmasıyla ilgili bir sorun var. Bu oranın düşüklüğü de vergiyi bizim tabana yayamamamızdan, kayıp ve kaçağın ekonomide yüksek olmasından kaynaklanan bir durum. Şimdi, burada, baktığınızda, aslında bir sıkıntı içerisine giriyoruz. Adalet açısından baktığımızda bu verginin artırılması doğru, hatta belki daha da fazla artırılması lazım ancak diğer taraftan, ekonominin rekabet gücü var, buradaki firmalar kayıtlı firmalar. Mesela, birkaç gün önce bir veri açıklandı -bu, kamuoyunun bence dikkatinden kaçtı- Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, Sayın Bakan, yüzde 25 geldi, hatta yüzde 26 civarında. Nedir Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi? Bizim yurt içerisinde ürettiğimiz ihraç ürünlerinin üretim maliyetleri yıllık bazda yüzde 26 arttı. Yani zaten teknolojik ürün üretemiyoruz, ciddi bir maliyet artışı var; diğer taraftan da bu firmaların üzerine getireceğimiz bir vergi artışı firmaları ve dolayısıyla rekabet gücünü olumsuz etkileyecek. Taslağın ilk hâli aslında daha iyiydi, finans sektörü için yüzde 22 yapıyor, reel sektör için yüzde 20'de tutuyordu, belki o, adalet açısından bir miktar daha iyiydi.

Yalnız, tabii, bu vergi meselesini, Türkiye'nin vergi sorununu böyle günübirlik çözümlerle, işte üç yıllığına, dört yıllığına verginin artırılması veya ne bileyim, ÖTV'de bir şeye sıkıştık, oraya bir şey konmasıyla çözemeyiz. Türkiye'nin vergi sisteminde ciddi hatalar, ciddi sıkıntılar var. Bunların hepsini yeni bir vizyon içerisinde, ciddi bir çalışmayla, ileriye dönük olarak makroekonomik hedeflerimizle uyumlu bir vergi sistemini mutlaka Türkiye'de kurmamız lazım. Bu yapısal bir bakış açısıdır, reform gerekiyor burada, bu reformun yapılması lazım. Diğer türlü, harcamaları kısmadan ha bire verginin üzerine yüklenerek bir şekilde kamu maliyesinde mali disiplini sürdürmenin de ben sıkıntılı ve zor olduğunu düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - Bu anlamda, bu maddenin tasarı metninden çıkartılmasını talep ediyoruz.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)