| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 22.11.2017 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 119'uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum.
Teklifin bu maddesiyle Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun'da değişiklik yapılıyor. Hakikaten bu kanunu çıkarırken de söylemiştik, buraya geldiğimizden beri bütün çıkarılan kanunlarla ilgili aynı şeyi söylüyoruz. Taraflarına sorulmadan, ilgililerin fikri alınmadan özensiz bir şekilde bu yasalar çıkarılıyor ve daha sonra işte böyle yürürlüğe girmeden, yürürlüğe girdikten sonra çok kısa süre içerisinde defalarca değiştirilerek burada sabaha kadar çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Hani İç Tüzük değiştirilirken diyordunuz ya işte "Ekonomik olsun, efendim çok zaman kaybediyoruz." Böyle bizim beş dakikamızı üç dakikaya indiriyordunuz. Tam tersine, bu özensiz çalışmalarla bu Meclis böyle maalesef sabaha kadar çalışmak zorunda bırakılıyor.
Peki, bu Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nu biz niye çıkarmıştık? Denmişti ki: "Haziran 2016'da Avrupa'ya vizesiz gireceğiz, bu yüzden alelacele çıkarmamız lazım." Yine aynı tempoyla o yasa buradan geçmişti. Geçtiğimiz sürede ne oldu? Biz Avrupa'ya vizesiz girebiliyor muyuz? Hayır, tam tersine, Avrupa Birliği 105 milyar euro fonu kesmiş durumda, fiilen de görüşmeler durmuş durumda.
Peki, ülkenin içinde bulunduğu bu hukuksuzluk sürecinde, yaşam hakkının yok sayıldığı, özgürlüklerin ihlal edildiği, adil yargılanmanın yok edildiği, savunmanın hapiste olduğu, susturulduğu bu süreçte gerçekten hani bu düzenlemelerle kişisel verileri koruyabilecek miyiz? O da bir muamma.
Ben, aslında, bu hukuksuzluk sürecinden bahsetmek istiyorum, içinden geçtiğimiz bu olağanüstü dönemde yargının ne hâle getirildiğinden bahsetmek istiyorum. Aslında, biliyorum sizler benden, bizden çok çok daha iyi biliyorsunuz ama bu koltukları millete değil, bir kişiye borçlu olduğunuz için, "milletvekili" değil, "minnet vekili" olduğunuz için bu hukuksuzlukları, bu yapılanları maalesef görmezden geliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Millet, millet!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Peki, nedir bunlar? Hani FETÖ'yle paralel yürüyordunuz ya o dönemde, işte yargıyı, bütün devlet kurumlarını ele geçirmeye çalışıyordunuz Ayşe, o dönemde ne oldu? AKP il başkanlıklarından listeler gidiyordu, hâkimler, savcılar alınıyordu falan. 15 Temmuzdan sonra hepsini ihraç ettiniz, elde hâkim, savcı kalmadı, kalanlar da bölge adliye mahkemesine gönderildi. Apar topar doğru düzgün staj yapmamış gençleri hâkim, savcı atadınız.
Mahkeme kararları nasıl biliyor musunuz? Hüküm fıkrasını aynen alıp karara yerleştiren kararlarla korkunç... Zabıt kâtiplerinin dalga geçtiği kararlarla karşı karşıyayız ve hâkimler olmadığı için mahkemelerde maalesef insanlar artık yargıdan adalet falan beklemiyorlar, sadece ve sadece duruşma günü bekliyorlar. Neden? Hâkim yokluğundan.
Yine, şunu çok açık bir şekilde söyleyeyim: Hani kendi aralarındaki görüşmelerde, halkla görüşmelerinde aslında hâkim, savcılar da bunu itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Çoğu zaman kararlarını kaygıyla, korkuyla veriyorlar.
Daha da kötüsü ne biliyor musunuz? Hâkimler, savcılar adliyede birbirlerine selam vermekten korkuyorlar. Hani bugün burada anlatırken belki sıradanlaştı bunlar ama yıllar sonra herhâlde bu tutanakları okuyanlar, bu dönemi bir korku filmi senaryosu gibi maalesef okuyacaklar. Aslında anlattıklarımız bunların çok çok daha üstünde.
Peki, nasıl bir yönetimle karşı karşıyayız? Aslında suçları, günahları örtme üstüne yönelik bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu yüzden, Adalet Akademisinde hâkimleri, savcıları yetiştiren ve niteliğine hâlâ inanmak, güvenmek istediğimiz, orada, aslında herkesin saygı duyduğu, duyması gerektiği en yüksek mahkeme olan Anayasa Mahkemesinde hâkim adaylarına panel düzenleniyor. Konu ne? 15 Temmuz. Konuşmacı kim? Melih Gökçek. Neden? Yani 15 Temmuzdaki tırnak içindeki kahramanlıklarını hâkim adaylarına anlatarak ileride kendisine bir soruşturma açılırsa hâkim adaylarına şimdiden kendisini anlatma, savunma... Öyle mi, bu şekilde mi hâkim, savcılar yetiştiriliyor bu Adalet Akademisinde? Yargı bu kadar mı düşürüldü? Maalesef diyorum böyle duruma.
Son olarak, tabii, Enis Berberoğlu'yla ilgili verilen mahkeme kararı da artık son noktadır. Yerel mahkemenin, emredici bir hüküm karşısında yüksek mahkeme kararına uymayıp buna direnmesi de hukuksuzluğun son noktasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Altaca Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Enis Berberoğlu Vekilimizin özgürlüğünden mahrum bırakılması, tamamen kanuni dayanaktan yoksundur. Onun da bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını temenni ediyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)