| Konu: | Tip 1 diyabetlilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 29.11.2017 |
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; konuşmama başlamadan önce Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in dünyamıza teşriflerinin yıl dönümünde tüm vatandaşlarımıza hayırlı kandiller diliyorum.
Daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda partimizin sağlık politikaları çerçevesinde dile getirdiğimiz, günümüzün en ciddi sağlık sorunlarından biri olan diyabetli yani şeker hastalarımızın sorunlarını konuşmak ve çözüm yolları konusunda neler yapabiliriz sorusunu akıllara getirmek için Milliyetçi Hareket Partisi adına gündem dışı söz aldım.
Muhterem vatandaşlar, 2013 yılında dünya genelinde 382 milyon diyabetli hasta bulunurken 2035 yılında bu sayının 592 milyona yükseleceği tahmin edilmektedir. Ülkemizde diyabetli hasta artış hızı ise bundan çok daha fazladır. Dünya Sağlık Örgütü 2030 yılı için yaptığı tahminde Türkiye'deki diyabetli sayısının 6,5 milyona ulaşacağını öngörmüştü. Oysa 2015 yılı itibarıyla ülkemizdeki diyabetli hasta sayısı 7 milyon 122 bin 622'ye ulaşmış durumdadır. Bu sayının 6 milyonu tip 2 diyabetli yani yetişkin hastalarımız, 1 milyon 17 bini ise tip 1 yani çocuk hastalarımızdır. Genel diyabet rakamları böyle.
Diğer yandan, tip 1 diyabet konusuna ayrıca değinmek istiyorum çünkü burada çocuklarımız söz konusu. Öncelikle, tip 1 diyabet nedir? Çocuk hastalar kesin bir insülin yetersizliği içinde olduklarından ömür boyu insülin hormonunu dışarıdan, enjeksiyon yoluyla almak zorundadırlar. Yetişkin hastalarda diyabetle mücadele nispeten idare edilebilir bir durumdadır ancak çocuk hastalarda diyabetle mücadele çok daha zordur çünkü çocuk hastalarımızda bir gün içinde 15-20 kez şeker ölçümüne ihtiyaç duyulmaktadır.
Bir hasta için şeker ölçümü iki yolla yapılmaktadır. Birincisi iğneyle vücuttan alınan kanın glukometre denilen cihazla ölçülerek yapılması, ikincisi ise hiç kan alınmadan, vücuda yerleştirilen bir sensörle ölçüm yapılmasıdır. Yaşam boyu süren bu hastalık için normal hayat akışına uygun çözüm sensörle ölçüm ve bu ölçüm neticesinde otomatik pompayla vücudun ihtiyaç duyduğu insülinin vücuda verilmesidir. Biz bu hastalarımızın hayatını kolaylaştırmak istiyoruz. Çocuklarımızın otomatik insülin pompasıyla sağlıklı bir hayat yaşamalarını istiyoruz. Çünkü düzenli tedavi almayan diyabet hastalarında kronik böbrek yetmezliği, kalp sorunları, nöropati, retinopati, diyabetik ayak gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir.
Burada birkaç maliyetten söz etmek istiyorum. Bugün hastalarımızın kullandığı bir insülin pompasının fiyatı 5 bin TL ve Sosyal Güvenlik Kurumu maalesef bunun sadece 3.500 TL'sini karşılamaktadır. Sensörlü insülin pompaları ise 6.350 TL, bunun ise Sosyal Güvenlik Kurumu 3.520 TL'sini ödemektedir. Sensörlerin bir aylık maliyeti yaklaşık 400 lira ve Sosyal Güvenlik Kurumu hiç ödeme yapmamaktadır. Şeker ölçüm cihazı olan glukometre dahi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmemektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak önerimiz, hayat boyu süren tedavi için Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hastaların ihtiyaçlarının tamamen karşılanmasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak koruyucu ve önleyici tıp yaklaşımını sağlık politikalarımızın temeline yerleştirdik. Bu yaklaşımın bir parçası olarak diyabet hususunda önerilerimiz şunlardır:
1) Diyabetin önlenmesi ve erken tanı konulması için aktif bir politika izlenmesi.
2) Etkin bir diyabet yönetimi programının yapılması.
3) Özellikle çocukluk çağındaki diyabetin eğitim ve gözlem programlarıyla yönetilmesi için özel bir yol haritası çıkarılması.
4) Her şeyden önce, ülkemizdeki diyabetli hastaların istatistiklerinin sağlıklı bir şekilde tutulmasıdır.
Genel Kurula saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)