| Konu: | Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 29.11.2017 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kurul, görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bağımsız ve tarafsız olmalıdır. "Bağımsız olmalıdır." cümlesi vardı, görüşmelerde arkadaşlarımız aynı zamanda kurulun tarafsız olması gerektiğini de ifade etmişlerdi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kâğıt üzerinde aslında yazılı olması her şeyin doğru sonuç vereceğini maalesef göstermiyor. Tabii, demokrasilerde seçimlerin yapılması, bu seçimlerin şeffaf, güvenilir bir şekilde yapılması ve herkese, tüm siyasi partilere, tüm çevrelere açık olması demokrasinin olmazsa olmazıdır. Peki, ülkemizde yapılan seçimlerde durumun böyle olduğunu söyleyebilir miyiz? Kesinlikle bunu söyleyemeyiz değerli arkadaşlar.
Bakın, 16 Nisan referandumunda biz Gaziantep'te -Sayın Bakan Gazianteplidir- billboardları paramız karşılığında kiraladık ama daha sonra yaratılan atmosfer neticesinde maalesef billboardlara kendi paramızla afiş asmamız engellendi. Yine, Araban ilçesine gidiyoruz, gezeceğimiz köylere, önceden, bizden önce bir jandarma ekibi gidiyor, bizi takip eden bir jandarma ekibi var. Bizi karşılayan olursa sonradan tehdit edildiğini de biliyoruz. Değerli arkadaşlar, yaratılan atmosfer böyle olduğu zaman, yazılanların çok bir karşılığı yok.
Şimdi, bu Mecliste, buradaki tüm milletvekilleri aynı haklara sahip değiller mi? Aynı haklara sahiptirler, kâğıt üzerinde de böyle yazar. Biraz önce bir soru karşılığında Sayın Bakan dedi ki: "HDP'li vekilleri cezaevi koşulları imkân verdiği ölçüde gönderiyoruz." Diğer siyasi partilerin milletvekilleri her istediği an giderken, Sayın Bakan, HDP'li vekillerin sizden özellikle izin almaları bu eşitliğe sizce uygun mudur? Cezaevi koşulları bir tek bize mi aykırı; bir tek bize mi uygun değil? Bunun cevaplanması lazım. Dolayısıyla siz bu koşulları sağlamadığınız zaman bu yazılanların bir anlamı yok. Değerli arkadaşlar, Yüksek Seçim Kurulu, seçim öncesi, seçim sırasında ve seçim sonrasında da görev yapar.
Bakın, size bir başka örnek vereyim. Biz on beş gün öncesinde Ağrı İl Seçim Kuruluna dilekçeyle başvurduk, 3 Aralıkta Ağrı il kongremizi yapma kararı aldık. Hiçbir problem yoktu ama aynı tarihte Adalet ve Kalkınma Partisi de Ağrı'da kongre yapacak. Ağrı'da iki kongre yapılabilir, aynı gün de olabilir ama AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan gidiyor diye YSK bize 3 Aralıktaki seçimi resen 10 Aralığa aldığını bildiriyor. Değerli arkadaşlar, eğer alınacaksa -Ağrı'da biz yüzde 70'in üzerinde oy almış Halkların Demokratik Partisiyiz- Adalet ve Kalkınma Partisinin kongresi bir hafta sonrasına ertelensin. Şimdi, il seçim kurulunun tarafsız olduğunu söyleyebilir miyiz? Böylece tarafsız, bağımsız bir karar verdiğini de söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz. Ağrı il kongremizi resen, tehditle 10 Aralığa tehir ettiklerini bize bildiriyorlar.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, sonuç olarak, şunu söylemek istiyorum: Eğer siz seçim atmosferini böyle gerer ve tüm mülki idare amirlerini bir kolluk kuvveti gibi, bir siyasi partinin çalışanları gibi koşturur ve onları çalıştırırsanız, devletin tüm olanaklarını bir siyasi parti lehine kullanırsanız orada adil bir seçim olduğunu kimse iddia edemez. Tüm muhtarların, bizim seçim bölgemizde özellikle köy muhtarlarının referandumda tehdit edildiğini biz açıkça biliyoruz. Çok açık bir şekilde ya kayyum atamakla ya gerekli olan, devletin yapması gereken hizmetleri yapmamakla tehdit edildiklerini biliyoruz. Şimdi, böyle bir durumda YSK'nın, Yüksek Seçim Kurulunun... Burada yazılı olanlar tabii ki önemlidir ama uygulama her şeyin başındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bir ülkenin demokrasi iddiası varsa işte bu koşulları herkese, tüm siyasi partiler lehine sağlıyorsa o zaman demokrasiden bahsediliyor diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)