| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 30.11.2017 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bugün de, kanayan yaramız tarımsal üretimin ana damarlarından biri olan hayvancılığın alt dalı küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin sorunlarını gündeme taşıyoruz. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyi belirlenirken kullanılan önemli kriterlerden bir tanesi de kişi başına tüketilen hayvansal besin miktarı. Hayvansal protein tüketimi ile kalkınma ve gelişmişlik düzeyi arasında sebep-sonuç ilişkisi olduğu bilimsel bir gerçektir. Ülkemizde günlük hayvansal protein tüketimi 33 gram, Amerika Birleşik Devletleri'nde 70, Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran 60 gram düzeyinde. Unutmamak gerekir ki bütün canlılar âleminde et yiyenler ot yiyenlere üstün gelirler ve onları yönetirler.
Değerli milletvekilleri, şunu baştan çok iyi anlayıp anlatmamız gerekir: Tarım konusu açıldığında "Tarımsal üretimin katma değeri düşüktür." karşı duruşunun sebebi de bu eksikliklerdir. Eğer siz tarımsal faaliyetler içerisinde hayvancılığı ihmal ederseniz, bitkisel üretimle hayvancılığı entegre etmezseniz elbette yanlışlara da kananlar olur. Bu memlekette buna kanan Tarım Bakanları da oldu.
Hayvancılık, tarımsal üretimin amiral gemisidir. Hayvancılık, üretilen tarımsal katma değerin lokomotifidir. Ürettiğiniz bitkisel ürünleri yani arpayı, yulafı, fiği, korungayı, mısırı, sapı, samanı ancak hayvanın boğazından geçirip ete, süte, yoğurda, peynire, deriye, tüye, yüne dönüştürürseniz o zaman kazanç olur, o zaman katma değer oluşur. Bunlar, Yüce Yaradan'ın insanoğluna bahşettiği doğal, canlı gıda ve katma değer fabrikalarıdır. Bugün, maalesef, Türk tarımının amiral gemisi hayvancılık yaralıdır, pusulası ve rotası yoktur.
Ülkemizde hayvancılığın toplam tarımsal gelir içerisindeki payı sadece yüzde 25'tir. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 40'ın altında değildir. Bizim öncelikle bu yapısal sorunu düzeltmemiz lazım. Bunun yolu da ithalat değil, MHP sloganıyla, söylemiyle, üretim, inadına üretimdir.
Değerli milletvekilleri, küçükbaş hayvancılığın sorunlarını da elbette tarımın yapısal sorunlarından, hayvancılığa ilişkin genel sorunlardan ayrı düşünmek, ele almak mümkün değil. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine özgü sorunlar da çok sayıda ve çok çeşitte. Bu kısıtlı süre içerisinde hepsini buraya taşımamız elbette mümkün olmuyor.
Değerli milletvekilleri, hayvan yetiştiriciliğini bir cümleyle anlatmak gerekirse "Anası olmayanın danası olmaz." şeklinde özetleyebiliriz. Küçükbaş hayvan sayısı 2002'de 31 milyon iken 2016'da bu sayı 41 milyona çıkmış. Ancak, damızlık hayvan üretimi yeterli seviyede değil. Doğuran ve dolayısıyla sağılan hayvan sayısını artırma zorunluluğumuz var. Sağılan hayvan sayımız 2002'de 21 milyon 600 bin civarında iken 2016 yılında bu sayı 25 milyon civarına çıkmış, bu artış yeterli değil. Yine, 2002 yılında kesilen koyun sayısı, 2016'ya baktığımızda değişmemiş. Dolayısıyla, küçükbaş hayvancılığın mera sorunu var, küçükbaş hayvancılığın damızlık sorunu var, küçükbaş hayvancılığın yem sorunu var; hepsinden önemlisi, çoban sorunu var, barınak sorunu var, örgütlenme sorunu var, ürünlere olan talep sorunu var.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ekonomimiz açısından bu kadar önemli olan bu sektörün sorunlarının araştırılmasıyla ilgili bu vermiş olduğumuz Meclis araştırması önergesini desteklemenizi arz ediyoruz ve hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)