GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:06.12.2017

HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 506 sıra sayılı torba yasanın ikinci bölümünde, daha çok Yunus Emre Vakfının Mütevelli Heyeti yapısının değiştirilmesi ve yeni görevlendirilecek Mütevelli Heyeti üyelerine birtakım -deyim yerindeyse- imtiyazlar sağlanmaktadır. Bu, iktidarın özellikle çok rahat yönlendirebildiği ve kendi tahayyülleri doğrultusunda iş ve işlemler yaptırabildiği bir vakıf olmasına rağmen, demek ki hâlâ siyasallaştırılmadığı düşünülmekte ki yeniden, şu yasa geçtikten ve onay aldıktan sonra tümüyle mevcut mütevelli heyetinin görev süresi sona erecekmiş. Yeni seçilecek mütevelli heyetine de verilen imtiyazların başında, örneğin vakıf personeline hizmete dayalı pasaport verilmesi öngörülüyor. Şimdi sorarız: Bu ülkede kamu yararına sahip olan, olmayan birçok vakıf olmasına ve bunlar eğitim, kültür, sanat faaliyetleri yürütmesine rağmen, acaba ayrım gözetmeksizin bütün vakıfların personeline böyle bir hak tanınacak mı? Yani hizmete dayalı, hizmet damgalı pasaport verilmesi acaba öngörülüyor mu?

Şimdi, burada, yine iktidarın kendi tahayyülleri doğrultusunda dizayn etmeye çalıştığı ve buna göre... Dün de burada şaşkınlıkla izledim, bir milletvekili ifade etti, "misyonerlik faaliyeti yürütmek" gibi bir kavram kullanıldı ki böyle bir vakfın amacı belli bir kültürü, dili, sanatı yayma hakkı olabilir, bu yönlü çalışma yapabilir de bu niye misyonerlik faaliyeti olsun? Misyonerliğin anlamının çok başkaca şeylere tekabül ettiğini herhâlde hepimiz iyi biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu torba yasanın Mecliste tartışılması ve belli maddelerinin özellikle iz düşümü altına alındıktan ve incelendikten sonra karşımıza çıkan bazı gerçeklikler vardır. Bu ülkede sakat olan üniversiter anlayışın hiçbir derdine deva olmayacak bazı düzenlemeler var burada. Üniversitelerin gerek akademik gerek teknik gerekse fiziki problemleri boğazına kadar yığınla birikmişken, burada yeni üniversiteler ihdas eden yasaları görüşüyor olmak ve bazı vakıflara daha fazla üniversite, daha fazla fakülte ve yüksekokul açılması yönündeki çabalar bizim açımızdan çokça doğru görülmemektedir.

Ancak, ülkenin gündemi unutulmamalıdır ki... Örneğin, az önce Kudüs'le ilgili Parlamentonun bütün Türkiye'yi oluşturan insanlar adına almış olduğu kararda olduğu üzere, siyasi iktidarın bütün partileri, demokratik grupları, sosyolojik kesimleri aynı şekilde ele almadığı ve siyaset yapma hakkını teslim etmediği yönündedir. Dünden beri ifade ediyoruz, eş genel başkanlarımızın ve grup başkan vekillerimizin hukuktan ve hukukun evrensel normlarından yoksun, hiçbir evrensel değer yargısını kendi içinde taşımayan yargılama biçimi bizim tarafımızdan hiçbir zaman kabul edilmedi, kabul edilmeyecektir. Mesele, sadece, yasama faaliyeti yürüten milletvekillerinin demokratik siyaset hakkının ellerinden alınması ve 6,5 milyon insanın iradesinin gasbedilmesi değildir, bununla sınırlı değildir. Demokrasinin en değerli ve en küçük hücreleri yerel yönetimlerdir. Bu ülkede yerel yönetimlere vurulan darbe, özellikle o alçak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen 20 Temmuzdaki OHAL ve OHAL'in ilan edilme gerekçesinden yoksun yürüyegiden KHK'lerdir. Onu aşkın KHK'nin sadece iki tanesinin getirilip burada yasal çerçeveye büründürülmüş olduğunu, diğerlerinin ise bağlamından koparılarak, amacından saptırılarak ele alındığını ve toplumsal kesimleri mağdur ettiğini çok iyi biliyoruz.

Unutulmamalı ki bu ülkede 3'ü büyükşehir belediyesi olmak üzere, 9 tanesi il belediyesi olmak üzere, 94 belediye ve orada yaşayan insanların da iradesi siyasi iktidar tarafından saygısızca çiğnenerek gasbedilmiştir. Bugün bu ülkede, daha sonra kendi partisindeki yerel yönetimlere de darbe yaparak ve kayyumlar atayarak -deyim yerindeyse- ülkenin yüzde 43'ü kendi seçmediği belediyeler tarafından yönetilmektedir. Bugün bu ülkede toplam nüfusun yüzde 43'ü kendi seçmediği belediye başkanları tarafından yönetilmektedir.

Ama burada, özellikle DBP'li belediyelerle ilgili olarak AKP Genel Başkanının geçen hafta sonu Doğu Anadolu'nun bazı illerini gezerken bağlamından koparıp ve asla gerçekle ilgisi olmayan, tümüyle propagandif amaçla yapılmış olan, belediyelere dönük söylemlerini reddediyoruz ve kınıyoruz. DBP'li belediyeler, beytülmale en az dokunarak, sınırlı olanaklarla en fazla hizmet üreterek ve siyasi iktidarın katı merkeziyetçi...

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Ne yaptınız, oralarda ne yaptınız?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Parsel parsel satmadık.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Ne yaptığınızı biliyoruz!

AHMET YILDIRIM (Devamla) - ...algısını da çiğneyerek, her şeyi merkezileştiren, önce bir partiye, daha sonra bir kişiye zimmetlemeye çalışan yaklaşımını reddederek katılımcılığı, yerelciliği esas alan işleri yapmıştır. Mesela, atadığınız kayyumlar övünülebilir bir iş mi yaptı? Efendim, "Kayyumlar devasa işler üretmiş." Ben de yapmış oldukları bazı işleri sayayım: Sokak ismi değiştiriyor, Roboski, Orhan Doğan, Uğur Kaymaz, Ahmed-i Hani anıtlarını yıkıyor, ana dilinde eğitim veren kreşleri kapatıyor, belediyelerin Kürtçe olan tabelalarını söküyor, failini başka yerlere yıkmaya çalıştığınız -Çatak'ta olduğu üzere- Tahir Elçi Parkı'nın adını değiştiriyor, kadın sığınmaevlerini kapatıyor, kültür, sanat, dil kurumlarını kapatıyor, yoksullara yardım eden gıda bankalarını kapatıyor ve en nihayetinde, işte, bir ay önce, Van Büyükşehir Belediye Başkanımız Değerli Bekir Kaya döneminde 96 engelliye alınmış olan engelli araçlarını toplatıyor. Bunlar işte. Yani AKP'nin kayyumları yasaklarla, yasakçılıkla, hak ihlalleriyle ve yolsuzluklarla övünebilir.

"Yolsuzluk" diyorum, niye? Çünkü kayyumlara da kayyum atayan bir iktidarsınız siz. 23 Ağustos 2017 günü yani üç buçuk ay önce kendi atadığınız kayyumların bazılarının adı tacize karıştığı, bazıları yolsuzluğa karıştığı için 9 kayyumu görevden alıp yeni 9 kayyum atadınız. Diyarbakır'da, gidin, AKP'ye müzahir olan iş çevreleriyle görüşün. AKP'ye müzahir olan iş çevreleri kayyumlarınızdan yaka silkeliyor. "Biz bu kadar yolsuzluğu duymuştuk ama hiç yaşamamıştık. Attığımız adım bu kayyumlarda paradır." deniyor.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - İftira ediyorsunuz.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Size gazete adı vereyim. Yandaş gazetelerinizde yazılan yazılar üzerinden görebilirsiniz.

Bir de utanmazca yapılan bir işi söyleyeyim. Diyarbakır'da işgalci bir sömürge valisi olarak duran Büyükşehir kayyumu "billboard"lara kendi adının altına "Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı" yazma hadsizliğini gösteriyor. Oradaki o kayyum yasal zorlamayla Büyükşehir Belediye Başkan Vekili olabilir, Büyükşehir Belediye Başkanı falan da değildir; yasa çiğniyor, hukuksuzluk yapıyor. Oranın Büyükşehir Belediye Eş Başkanı hâlâ Gültan Kışanak'tır, yasada da böyledir. Oraya atanan kayyum ahlaktan, vicdandan yoksun bir şekilde yasal zorlamayla sadece vekâleten bakabilir oraya. Soruşturma açmalısınız. Oraya zorba olarak atanmış, sömürge valisi gibi duran bir kayyum Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı değildir, vekâleten bulunuyordur. Mardin'in Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'tür. Diyarbakır'ın Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak'tır, Van'ın Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Bekir Kaya'dır ve şunu da söyleyelim. Her büyükşehir belediyesine de birine Kocaeli'den, birine Bursa'dan, birine de Kayseri'den onlarca daire başkanını yığarak; kentle, kent kültürüyle, kent dinamikleriyle, sivil toplumla hiçbir bağ kurmadan alabildiğine tepeden inmeci, tümüyle bir sömürge hukukuyla orayı zorbalıkla yönetmeye çalışıyorlar ve boğazlarına kadar yolsuzluk yapıyorlar. Bu vesileyle o kayyumlara çağrı yapayım.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Kürt halkı ilk defa hizmete kavuştu, hizmetle buluştu.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bugün bu iktidar sizin sırtınızı sıvazlayarak sizin yolsuzluklarınızın üstünü örtmeye çalışıyor olabilir, gün olacak devran dönecek. Siz oradan halkın sillesiyle uzaklaştığınızda ve hukuk egemen olduğunda bugün yediğiniz paralar fitil fitil burnunuzdan gelecek, hesabı sorulacaktır diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)