| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2017 |
MHP GRUBU ADINA EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 mali yılı Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve Sayın Bakana, Bakanlık mensuplarına ve iftihar ettiğimiz ordumuzun güzide temsilcilerine hoş geldiniz diyorum.
Millî Savunma Bakanlığının bütçesini, her şeyden önce, ülkemizin içinde bulunduğu iç ve dış sıkıntıların muvacehesinde değerlendirirken bazı hususları göz önünde bulundurmak lazım. Bir yanda ülkemizin üzerine bir kara bela gibi çöken meşum 15 Temmuz darbe teşebbüsü, diğer yanda sınırlarımızın hemen ötesinde terörist oluşumların yoğunlaşması ve yabancı güçlerin üs kurması bu değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır. Uluslararası hukuka dayalı ve millî menfaatlerimizin gereği olarak ülkemizin sınırları dışında yapmaya mecbur olduğu askerî harekâtın yanı sıra ordumuzu içten etkileyen karışıklıkları göz önünde bulundurmak lazım. Zira ordumuzun sağlam ve sağlıklı bir ortam içerisinde gücünü pekiştirmesi, vatandaşlarımıza güven, düşmanlarımıza korku telkin eden bir konumda olmasını temin etmek bizim öncelikli hedeflerimizin, vazifelerimizin başında olmalıdır.
Bu çerçevede, Millî Savunma Bakanlığının ismiyle müsemma "millî" vasfı Milliyetçi Hareket Partisi için çok anlamlı bir sıfattır. Bu vasfı, aynı zamanda hepimize terettüp eden birtakım sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Bu anlayış içerisinde, Bakanlığımızın 2018 yılı bütçesinin hayırlı olmasını temenni ederek şu mülahazalarımı dikkatinize sunmak istiyorum:
Bir: Nitelikli insan gücü ihtiyacı. Karşı karşıya olduğumuz iç ve dış sıkıntılar, her şeyden önce ordumuzun en iyi şekilde eğitilmiş nitelikli personelle mücehhez olmasını gerekli kılmaktadır. Ülkenin savunması ve maruz kalacağı tehlikeleri bertaraf edebilmesi için ordunun, her alanda iyi yetişmiş insanlara ve kadrolara ihtiyacı vardır. Günümüz şartlarında ihtiyaç duyulan personelin yetiştirilmesi kadar bu personelin elde tutulması da büyük önem arz etmektedir. Bugünkü durumda görüyoruz ki ordumuzun birtakım sıkıntıları bulunmaktadır.
Ordumuzun bünyesinde akademik unvana sahip, akademik çalışmalar yapan pek çok güzide askerimiz vardır. Ancak bu kişilerin sayısı artmakta değil, giderek azalmaktadır. Ordumuzda kronik bir hâl alan, nitelikli personeli elinde tutamama sorunu vardır. Son dört beş sene içerisinde alanında üstün cesaret ve feragat madalyası sahibi olanlar dâhil, yüzlerce nitelikli asker ordudan ya kendi istekleriyle istifa etmiş veyahut emekli olmuşlardır. Ordudan kendi isteğiyle ayrıldıktan sonra dünyanın önde gelen üniversitelerine ya da silikon vadisine giderek orada araştırmalara katılan çok değerli eski askerlerimiz vardır. Ordumuzun entelektüel sermayesi, 15 Temmuz sonrasında yaşanan ihraçlarla büyük oranda darbe yemiştir.
Bunun yanı sıra, ordumuz, nitelikli personeli en iyi şekilde yetiştirmeye gayret etmelidir. Ordumuzun personel yetiştirme konusunda stratejik bir vizyonu ve planlaması olması gerekmektedir. Bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasını beklemekteyiz.
Bundan sonra temas edeceğim husus kapatılan askerî okullar konusudur. Meşum 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çeşitli gerekçelerle kapatılan askerî okullar ve ilişiği kesilen öğrenciler hakkındaki bazı mülahazalarımızı sizlerle paylaşmak istiyorum. (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen.
Sayın İhsanoğlu, buyurun.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (Devamla) - Dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan askerî okul-askerî akademi ayrımı neden kaldırılmıştır? Bunun yerine bir çatı yapı olan Millî Savunma Üniversitesi kurulmuştur. Bu üniversitemizin başarılı olmasını temenni ediyoruz. İhtiyaç duyulan personeli yetiştireceğine olan inancımı ifade etmek isterim ancak dünyadaki örneklerine bakacak olursak mesela Fransa'da Ecole Militaire-Academie Militaire var yani okul ile akademi birbirinden farklı. İngiltere'de, Amerika'da askerî kolej var, askerî akademi var. Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde var, bizde de Osmanlı'dan, III. Selim'den bu yana bu gelenek var. Yani Kuleli Askerî Mektebini falan kapatmak niye? Bilmiyorum yani duvarlar darbe yapmaz, personel yapar, insanlar yapar. O insanları da o şeyin içerisine koysanız da darbe yapmaz, başka yere de koysanız... Onun için bunu yeniden görüşmek lazım.
Kanun hükmünde kararnameyle mağdur olan askerî personel konusunda ise şunu arz etmek istiyorum: 15 Temmuzun üzerinden bir buçuk yıla yakın zaman geçmiştir. Bu süre zarfında haklarında herhangi bir adli, idari soruşturma açılmadan kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilmiş vatandaşlarımız vardır. Bu insanlar masumiyetlerini ispat edecekleri bir imkândan veya bir makamdan mahrumdurlar, kendilerine ihraç sebepleri hâlâ bildirilmiş değildir. Bu vatandaşlarımız, yeni kurulan OHAL Komisyonunun vereceği kararı beklemektedirler. İhraç sebepleri bilinmeyen, bildirilmeyen, ihraç sebepleri hakkında kendilerine savunma yapma imkânı verilmeyen pek çok akademik insan böylece mağdur, beklemektedir.
Benim temas etmek istediğim sondan bir önceki husus, bizim daha önce verdiğimiz soru önergesiyle ilgili Sayın Bakanım, bir de bu terörle mücadele kapsamında yaralanan askerlerimizin gazi sayılmasına ilişkindir. Bu kapsamda 31 Mayıs 2017 tarihinde Sayın Başbakana bir soru önergesi tevcih etmiştik. Terörle mücadele kapsamında yaralanan er, erbaş, astsubay ve subaylar, malullük derecesine göre gazilik payesini kazanmaktadırlar. Belirlenen malullük derecesinin altında olan askerlerimiz, iki parmağı eksik olsa da, kalbine çok yakın bir yerden kurşun yemiş olsa da gazi sayılmamaktadırlar. Bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasını ve askerlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesini temenni ederiz. Zatıalinize bu önergemizin bir suretini konuşmamın sonunda arz edeceğim.
Son olarak, sınır dışı harekât hakkında şu mülahazamızı, şu görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz: Irak ve Suriye topraklarının Türkiye için güvenlik tehdidi olmaktan çıkarılması birinci önceliğimiz olmalıdır. Ülkemiz ve ordumuz, sınırlarımızın ötesinde yuvalanan terör unsurlarının tasfiyesi için uluslararası hukuktan kaynaklanan bütün hakları sonuna kadar kullanmalıdır. Aynı şeklide, Irak ve Suriye topraklarında Türkiye'ye düşman terörist oluşumların önlenmesi hayati önemdedir. Sınır bölgemizde varlık gösteren terör unsurları, yeniden kurulacak Suriye devletinde birtakım haklara sahip olmak istemektedirler. Bu unsurların planlarını akim bırakmak için gereken siyasi adımların da atılması gerekmektedir, askerî adımlar bu hususta yeterli değildir.
Önce Cerablus, sonra El Bab, daha sonra İdlib'de karargâh kuran ve buraları bir barış bölgesi hâline getiren ordumuzun buralardaki konumunu tahkim edecek, varlığını güçlendirecek askerî adımların yanı sıra siyasi adımların da atılması büyük önem taşımaktadır. Bu vesileyle, sınırlarımızın ötesinde şehadet şerbetini içen şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum.
Sayın Başkan, Değerli Bakan, değerli milletvekilleri; son cümle olarak, ülkemizin göz bebeği, güven kaynağı, medarıiftiharı ordumuzun yurdun güvenliğini sağlayan, vatandaşlarımızın beka endişesini ortadan kaldıran ve düşmana korku veren caydırıcı bir güç olması temennisiyle Millî Savunma Bakanlığımızın 2018 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını temenni eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İhsanoğlu.