GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik'in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:18.12.2017

AHMET YILDIRIM (Muş) - Şimdi, Sayın Bakan, iş, böyle hakaretvari bir şekilde üstten bakış açısıyla konuşmaya varırsa biz bunu yapma cesaretinden ne yoksunuz ne de geri dururuz ama aldığımız aile terbiyesi ve toplumsal görgü gereği biz burada medenice konuşuyoruz; kalkıp "ciddiyetsizlik" "konservatif bir bakış açısı" gibi kriminalize eden cümlelerinizi asla kabul etmediğimi, iade ettiğimi ifade etmek isterim.

Bir diğer husus: Tamam siz, Halep'te, Kürtler Suriye'de herhangi bir hak talep etmezken, alabildiğine mazlum olarak yaşarken talep ettiklerinizi bugün katliamlarla yüz yüze geldiğinde neden talep etmiyorsunuz? Meselenin asıl can alıcı noktası burasıdır. Siz, Kürt'ün bir kimlik sahibi olmaması üzerinden...

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Herkes için talep ediliyor. Sadece Kürtler için değil, herkes için talep ediliyor.

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Kürtlere bu ülke sahip çıktı ya. Katliamı biz etmedik ya.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

AHMET YILDIRIM (Devamla) - ...şimdi, çok ayan beyan bir şekilde "Kobani düştü, düşecek." söylemleri üzerinden, oradaki halkın alabildiğine barbar ordusuna karşı kendini savunma hâline karşı hiçbir refleks göstermemiş...

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - O da yalan!

AHMET YILDIRIM (Devamla) - ...ancak katliamdan kaçarken gelmiş, burada sınırlara yığılmış ve onları kucaklayan sadece burada merkezî hükûmet değil, oradaki DBP'li belediyelerken -ki bugünkü belediyelerin çoğuna, işte, bir sömürgeci valisi mantığıyla kayyumlar atanmış ve yönetimler oradaki halkın yüksek iradesine rağmen elinden alınmış- bugün kalkılmış, işte, "Yok, biz geçmiş dönemde bunu yaptık." (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Son olarak da şunu söyleyeyim Sayın Bakan. Mesele, son üç beş yılın ya da üç beş ayın meselesi değil. Bakın, kaç gündür örnek veriyorum. 90'lı yılların kanlı politikalarının izdüşümünde Kürt bilgelerin, âlimlerin, melelerin, seydaların kurmuş olduğu dil, eğitim, kültür, edebiyat kurumları kapatıldı, dergiler kapatıldı, gazeteler, televizyonlar kapatıldı. Bunların hiçbiri sizin iktidarınız döneminde kurulmamıştı. Musa Anterlerin kurduğu, Abdurrahman Dürrelerin kurduğu yayınları kapattınız. Bunların neresini aşırı güvenlikçi ya da PKK'yle ilişkilendirerek ele aldınız, anlamakta güçlük çekiyoruz.

Teşekkürler.