GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:21.12.2017

CHP GRUBU ADINA NURETTİN DEMİR (Muğla) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, ekranları başlarında bizleri izleyen değerli yurttaşlarım; öncelikle sizleri sevgi ve saygıyla selamlarım.

Biraz önce Saffet Sancaklı, tabii, 4 kulüple ilgili Avrupa düzeyindeki endişelerini söyledi. Ben, Sancaklı'ya şunu söyleyeyim: Özellikle, bırakın büyük 4 kulüple ilgili, bugün illerdeki okul sporlarında 1'inci olan takımlara günlük verilmesi gereken 35 lira normal harcırah "Ödenek yok, paramız yok." diye verilemiyor. Tabii ki zar zor o noktaya gelmiş olan o gariban çocukları, maalesef, iller arasında gidemiyorlar. Yani, siz önce bir... Tabandaki durumları da özellikle belirtmek için bunu söyledim.

Ben bugün -bütçemizin artık sonuna geliyoruz- 14'üncü maddeyle ilgili konuşmak için çıktım, grubum adına konuşuyorum. Bütçe düzenleme, hazırlama, uygulama hakkı Türkiye Büyük Millet Meclisine Anayasa tarafından verilen bir haktır. Uygulama yükümlülüğü görüşmeler, tartışmalar ve oylamalardan sonra Hükûmete teslim edilir. O nedenle bütçe kanunlarının yapılması çok önemlidir. Bu nedenle bütçe kanunları da hayati ve öncelikli yasalardandır. Gerek CHP gerek diğer siyasi partiler kanun üzerinde görüşlerini açıkladılar, önemli konuşma ve tartışmalar yaptılar. Tabii ki, sonuç olarak, on iki gün sonra yürürlüğe girecek olan bu yasanın ben de uygulamasıyla ilgili görüşlerimi sunmaya çalışacağım.

Tabii ki, bütçe, özellikle bir ustalık, bilgi, beceri ve teknolojiyi kullanmayla çok yakından ilgili. Ayrıca hakka, hukuka ve adalete uygun olması lazım ve aynı zamanda çok iyi denetlenebilmelidir. Dolayısıyla bütçeler, gerçekten bir ülkenin, bir toplumun, bir halkın bence hayati bir titizlikle hazırlanması gereken önemli bir yasasıdır.

Bütçenin yerindelik denetimini sadece yürütme yani Hükûmet yapmamalıdır. Sayın Bakan, dün uzun uzun denetlemelerden söz etti. Tabii ki özellikle Sayıştayla ilgili şimdiye kadar Plan ve Bütçede ve buradaki konuşmalardan Hükûmetin denetlemelerden, denetimden çoğu zaman kaçmakta olduğunu maalesef görebiliyoruz. Tabii ki bütçelerde özellikle denetim dışında kalan harcama kalemleri asıl tartışmalı ve sorunlu kısımlardır. İşte, burada denetimden kaçtığı için de... Hani "yürütme" diyoruz ya, "yürütme"nin o güzelim Türkçede iki anlamı var: Bir "yürütme", bir de "yürütme(!)" kısımları var, bunu artık sizin takdirinize bırakıyorum.

Biraz önce konuşan hatip, milletvekili Akdeniz ilçe belediyesine Bakanlık tarafından yapılan desteği anlattı. Bazı bakanlıklar -belediyelere yardım kalemleri var- yandaş belediyelere 10 kat verirken bazılarına koklatıyorlar, bazılarına da zırnık vermiyorlar. Maalesef bu, hak, hukuk, adalet dediğimiz noktada bütçelerin ne kadar sıkıntılı olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla bu tür adaletsizliklerden ve tartışmalardan bütçeleri kurtarmalıyız, daha objektif kriterler getirmeliyiz.

Bu bütçe 763 milyarlık bir bütçe. Halkımız neler bekliyor bundan? Taşeron... Taşeron konusu gerçekten çok önemli. Neden buraya getirmiyorlar, neden sendikalardan, kamuoyundan kaçırıyorlar; bunu anlamakta zorlanıyoruz. Tabii ki, burada büyük adaletsizlikler var, bunları çok tartışacaklar. Biz de diyoruz ki, diğer konuşmacılar gibi, gelin, gece gündüz çalışalım, bu taşeronlarla ilgili yasayı yılbaşına kadar burada hakkaniyetli, herkesin gözü önünde şeffaf bir şekilde çıkaralım.

Evet, bu bütçe, emeklilere "Oh!" dedirtip rahatlatacak mı, üniversitelerden, kurumlardan haksız yere uzaklaştırılan mağdurların beklentilerini karşılayacak mı, cezaevlerinde üst üste yatan 250 bine yakın kader kurbanına ve onların yakınlarına umut olacak mı, infaz memurları gibi, memurlar arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldıracak mı, 5 milyona varan işsize umut olabilecek mi? Değerli milletvekilleri, gerçekten bunları saymak, alt alta ilave etmek, tabii ki uzatılabilir ama 2 bine yaklaşan SMA'lı yani "Spinal Müsküler Atrofi"li yavrularımız, binlerce lösemili, kanserli çocuğumuz ve daha nice acı çeken hastamıza, ailelerine umut olacak mı diye bu bütçeyi gerçekten dört gözle bekleyen halkımıza umut olması en büyük dileğimiz tabii ki.

Özellikle Sağlık Bakanımız da buradayken Çapa Tıp Fakültesinde doktor yetiştiren, öğrenci yetiştiren, hastalara şifa dağıtan bir profesörün bugünlerde sosyal medyada dolaşan çok güzel bir anekdotu var, ondan bir miktar okumak istiyorum:

"Çapa'da güneş batıyor bir akşam daha. Hüzünlüdür akşamları hastanelerin. Hekim olmaya ilk adım attığım yuvam burası benim, ilk hastam, ilk sondam, ilk dikişim, yüz doksan yıl önce kurulan ülkenin ilk tıp fakültesi, babamın okulu, hocalarımızın hocalarını yetiştiren akademi, her nesille giderek gelişen, modernleşen, ülkemizin ışıldayan bilim ocağı, yurdun her köşesinde, komşu ülkelerde, derdine çare bulmaya gelen insanların şifa kapısı. Burası Çapa ama son yıllarda bu yuva gözlerimizin önünde eriyor, kaybolup gidiyor. Çapa zor durumda, Çapa çok zor durumda, borç batağında, borçlarını otuz altı ay geriden zar zor ödeyebiliyor. İşin en acısı ne biliyor musunuz? Çalışmadığımız için değil, çalıştığımız için batıyoruz. Bir safra kesesi ameliyatı yaptığımızda devletin hastaneye ödediği para 1.100 lira ama bize maliyeti 1.800 lira ve 700 lira zarar ediyoruz.

Peki, devlete soruyoruz devlet diyor ki: 'Böyle büyük ameliyatlar yapma, teknik ameliyatlar yapma, sadece muayene et, sadece tetkik yap, çok da uğraşma fazla.' diyor ama burası Çapa, biz her türlü baskıya rağmen, halkımızın en modern tedavi yöntemlerinden faydalanmaya devam etmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bu nedenle her yıl giderek daha zor duruma düşüyoruz. Sonunda şelale olan bir ırmakta sürüklenen bir sandalda gidiyor gibiyiz. Hepimiz kaçınılmaz sonu görüyoruz."

Diyor ki: "Cerrahpaşa, Ege, Dokuz Eylül, Akdeniz, Çukurova, Ondokuz Mayıs gibi birçok üniversitelerin sonu da, maalesef yaşadığı sıkıntılar da ortada. Dolayısıyla, devlet bize yardım etmediği sürece biz maalesef borçlarımızı ödeyemiyoruz." "Başka yerlerde gösteri için trilyonlar harcanırken neden tıp fakültelerini parasızlık içinde yok olmaya itiyorsunuz.?" diyor ve çapa çökerse devasa şehir hastaneleriniz onun yerini tutar mı sanıyorsunuz?" diye soruyor. "Başınıza bir şey geldiğinde öncelikle koşarak gittiğiniz Çapa'da akşam oluyor. Zaten hüzünlüdür hastane akşamları ama artık bir farklı... Çapa çok badireler atlattı. İki meşrutiyet, iki dünya savaşı, sayısız darbe gördü. Hepsinden etkilendi ama bu sefer farklı. Eğer halkımız kendi fakültesine sahip çıkamazsa Çapa'nın üzerine güneş batacak, akşamların sayıları zannettiğinizden çok daha az kaldı."

Sayın Bakan Elâzığ Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Profesör Doktor Muhammed Said Berilgen hastanedeki makam odasında üniversiteden alacağı olan bir firma tarafından alacağı ödenmediği için öldürüldü. Sormak gerekir, burada gerçek katil kim? Üniversitelerin 5 milyar borcu var, niçin ödemiyorsunuz, öğretim üyelerini ve yöneticileri zor durumda bırakıyorsunuz? "Yüzde 11,1 kalkındık." diyeceksiniz, diğer yandan üniversiteleri borç batağına itip seyredeceksiniz, el insaf! Bütçenin 206 milyarlık kısmı Maliye Bakanlığının ve dolayısıyla sağlıkta, eğitimde ve geldiğimiz noktada sporda hep gördüğümüz durumlar!

21 Aralık kış dönümü... Bugün, biliyorsunuz, 21 Aralık, gecelerin en uzun olduğu gün, Nartugan yani Türklerin kutladığı doğan gün kutlu olsun. Umarım vicdanları kararmış insanlarımızın yüreklerini aydınlatır doğan güneş.

Değerli milletvekilleri, sevgili yurttaşlarım; yeni yılınızı en içtenlikle kutlar, 2018 bütçesinin, başta yoksullar olmak üzere, tüm halkımıza umut olmasını dilerim. (CHP sıralarından alkışlar)