| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 21.12.2017 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve Genel Kurulun sevgili emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hak arama olanaklarını sınırlandıran, tümüyle tedbirlere dayalı bir devlet mekanizmasıyla karşı karşıyayız. Bu yönüyle 12 Eylül askerî döneminden çok daha ağır bir dönemi yaşıyoruz. Hayatımızın her alanındaki normlar ortadan kalktı. Gündelik hayatımızdaki normlardan tutun da devlet mekanizması içindeki yargı normlarına kadar normlar tamamen yok oldu. Bu açık bir faşizmdir. OHAL rejimi ve çıkarılan KHK'larla ülke tam bir faşizm cenderesine alınmış, tüm yurttaşlık hakları askıya alınmış, Parlamento tek bir zatın ağzından çıkan talep ve ihtiyaçlara göre çalışmaya programlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, bundan otuz dokuz yıl önce Maraş'ta yüzlerce insanımızın katline neden olan, binlerce insanımızı yaralayan ve 500'ün üzerinde esnafın dükkânının yakılıp yıkılıp talan edildiği bir dönem... Otuz dokuz yıl geçti, Maraş hâlâ kanıyor.
Değerli arkadaşlar, bu katliama neden olan koşulları ve arkasında yatan nedenleri araştırmak üzere biz Meclis Başkanlığına bir araştırma önergesi verdik.
SALİH CORA (Trabzon) - Ne zaman?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Meclis Başkanımız "Maraş katliamı" dediğimiz gerekçesiyle İç Tüzük'ün 67'nci maddesine göre kaba ve yaralayıcı bir dil kullandığımızı ifade etti.
Ne zaman? Daha geçen hafta bana iade edildi sevgili vekilim, burada, verdiğim önergede.
Değerli arkadaşlar, hâlâ Maraş'ta insanların mezarları kayıp ve Aleviler Maraş'a gidip en azından o acının yaşandığı yere bir karanfil koymak istiyorlar, Sayın Vali yasaklıyor. Bakın, oraya gidenler kim? Bu katliama maruz kalan aileler, Alevi kurumları ve Alevi dostları. Serbest bırakıldığında bugüne kadar hiç kimsenin burnu kanamamış ama yasaklanmaya alışılmış bir şekilde her yıl Maraş Valisi anmaları yasaklıyor.
Değerli arkadaşlar, Alevilerin sorunu Maraş halkıyla değil, "Bu katliamı yapan Maraş halkıdır." diye asla bir iddiaları yok ama en azından insanların acısını yaşaması için, bir daha katliamların yaşanmaması için tüm toplum bilimciler hafızanın taze tutulmasını ve bu anmalara müsaade edilmesini söylerler ama biz ısrarla öteden beri maalesef yasaklıyoruz.
Aynı şeyi, Roboski'yle ilgili bir arkadaşımız araştırma önergesi verdiğinde... Bakın, 34 gencecik çocuğumuz sınırda uçaklarla bombalanırken o önergeye de... 34 insanın uçaklarla öldürülmesi bir katliam değil mi değerli arkadaşlar? Aynı mealde verilen bir önergeyi de yine, Meclis Başkanımız kaba ve yaralayıcı diye iade etti.
Değerli arkadaşlar, AKP'li sözcüler her konuştuklarında şunu söylüyorlar: "Biz vatandaşlar arasında ayrımcılık yapmıyoruz, kesinlikle herkese eşit mesafedeyiz." Şimdi, Maraş'ta yaşananlardan dolayı bugüne kadar hiç kimse, hiçbir iktidar Maraş halkından özür dilemedi, Alevilerden özür dilemedi, hâlâ çeşitli yerlerde Maraş anması hatırlatılırcasına Alevilerin kapılarına kırmızı çarpı işareti konuluyor. Herkese eşit davrandığınızı söylüyorsunuz...
SALİH CORA (Trabzon) - Kışkırtıcılık yapma.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - ...ama örneğin Alevilerin nasıl inanacaklarına ve nerede inançlarını yaşayacaklarına devlet olarak siz karar vermek istiyorsunuz. Örneğin, cemevlerinin hâlâ yasal ve hukuksal bir statüsü yok. Örneğin, kamuda hâlâ Aleviler önünde ciddi engeller var değerli arkadaşlar. Bu memlekette, nereden bakarsanız bakın 10 milyonun üzerinde Alevi var, bir Alevi rektörün olmaması, bir Alevi valinin olmaması acaba tesadüf müdür?
SALİH CORA (Trabzon) - Ayrımcılık yapmayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Ayrımcılık, işte bunun neden olduğunu araştırmamaktır.
SALİH CORA (Trabzon) - Hak eden hak ettiği yere gelsin.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bugün eğer devletin üst düzeylerinde bir Alevi yönetici yoksa o zaman gerçekten burada bir sorun var demektir.
Bir diğer önemli mesele, AİHM kararları var değerli arkadaşlar, zorunlu din derslerine karşı. Aleviler, çocuklarını başka bir mezhebin öğretisine göre değil, kendi inanç ve öğretilerine göre okutmak istiyorlar. AİHM'in kararları var ama maalesef uygulanmıyor. Aleviler zorunlu din derslerine mahkûm bırakılıyor. Şöyle denebilir: "Efendim, Alevilerin bir kısmı din dersi almak istiyor." Serbest bırakın, göndermek isteyen aileler göndersin arkadaşlar, bunda hiçbir beis yok. Ama kimse bu konuda iddia edemez, eğer Alevilerin sorunları yoksa AKP iktidarı neden 7-8 tane çalıştay yaptı? Romanların sorunları yoksa neden Roman çalıştayı yaptı? Kürt meselesi bu ülkenin kanayan yarası değilse neden bir çözüm sürecine girdik? Bunların hepsi bu ülkede bir gerçekliktir; yok sayılarak, görmezden gelinerek üstü kapatılamaz; yok sayılmış olmaz, gerçeklik, hakikat ortadan kalkmaz değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bir diğer önemli mesele bugün cezaevlerinde yaşanıyor. 12 Eylül askerî cunta dönemini hatırlatırcasına bugün cezaevlerinde çıplak arama yapılmak isteniyor, askerî düzende sayım almak isteniyor. Çıplak aramaya sadece hükümlü ve mahkûmlar değil, aileleri, ziyaretçileri de maruz kalıyor ve çoğu tutsak, ailelerinin böyle bir durumla karşılaşmaması için cezaevlerine ailesinin gelmesini istemiyor.
Değerli arkadaşlar, hapishanelere Kürtçe kitap sokulmuyor. Kendi aralarında Kürtçe konuşan mahkûmlar çeşitli disiplin cezalarına çaptırılıyorlar. Bakın, bu konuda bize gelen bir bilgi: Türkçe bilmediği için, diğer mahkûmlarla Kürtçe konuştuğu için "İnfaz memuruna hakaret etti." diye o mahkûm işkenceye maruz kalıyor, hücre cezasına çarptırılıyor. Hiç Türkçe bilmeyen bir kişi, sayımda bir başka mahkûmla konuştuğu için "Burası Türkiye, Türkçe konuşacaksın." denilerek tehdit ediliyor.
SALİH CORA (Trabzon) - Mahkemelerde Kürtçe savunma yapılabiliyor.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Sağlık sevkleri nedensiz geciktirilmekte, sağlık arayışı bir işkenceye dönüştürülmektedir. Daha dün söylediğiniz konuyla ilgili Manisa mahkemesinde yürüyen davada, Kürtçe ifade verme talebi örgüt propagandası olacağı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu sayın vekilim.
SALİH CORA (Trabzon) - Yanlıştır, olmaz öyle bir şey.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - "Olmaz." diyorsun, oldu ama.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) - Oldu, oldu.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir diğer mesele de taşeron meselesidir. Bakın, bu taşeron meselesi öyle zor, üstesinden gelinmez bir durum değil. Eğer siz, aynı koşullarda çalışan bir kadrolu memur ile taşeronun sosyal güvenlik haklarını, ücretlerini eşitlerseniz zaten otomatikman o meseleyi çözmüş olursunuz ama siz ne yapıyorsunuz? Hukuktan kaçırmak istiyorsunuz. 12 maddelik bir tasarı hazırlandığı söylenmişti ama şimdi KHK'yle getireceksiniz.
Değerli arkadaşlar, AKP iktidarı artık geleceğe dair vizyonunu tüketmiştir, bütün çaba ayakta kalmaya dönüktür ancak sona ve tükenişe doğru gitmektedir. KHK ve OHAL rejimiyle daha ne kadar ayakta kalabilirsiniz? Kaçınılmaz sonu sizler de yaşayacaksınız diyorum.
İyi geceler diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)