GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:19
Tarih:09.11.2012

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu şey, taslak, tasarı, neyse, elimize verdiğiniz bu metnin, bir defa, ihtiva ettiği unsurlar bir yana, cümlesi bozuk, kelimesi bozuk, Türkçesi bozuk. Onun için bunu bir kenara koyuyorum. Türkçeye ve Türkçenin daha iyi ifade edilmesine, özellikle kısa cümlelerle yazılmasına dikkati çektikten sonra içeriğinden biraz bahsetmek istiyorum.

Türkiye'nin idari yapısında ihtilal sayılabilecek bir değişimle bizi karşı karşıya getiriyor bu teklif. Yapılması düşünülen düzenleme idari yapıyı altüst edecek büyük bir kargaşa ve kaosa neden olacaktır. Türkiye'nin idari yapısına "Biz istiyoruz, böyle olacak." yaklaşımıyla âdeta suikast düzenlenmiştir. İdari yapısı değiştirilen şehirlerde yaşayanların bu değişimden haberleri yoktur. Bu değişimin hayatlarına ne ilave edeceği ve hayatlarından neyi eksilteceği konusunda bu insanların doğru düzgün, nitelikli bilgileri yok. Bu yasanın içinde kısaca, millet yok. İçinde milletin olmadığı, tepeden inmeci (jakoben) bir dayatma ile Türkiye'nin idari yapısı değiştiriliyor. AKP, Türkiye'nin değil, kendi özlem ve ihtiyaçlarına göre Türkiye'yi sözüm ona yeniden dizayn ediyor. Halka sormadan, halkın tabi olacağı bir idari yapı ortaya konuluyor. Türkiye AKP'nin dayattığı idari bir terörle karşı karşıyadır.

Bu yasa öncelikle üniter yapıya aykırıdır. Bu yasa Anayasa'ya aykırıdır. Bu yasa demokrasiye aykırıdır. Bu yasa bir çoğunluk dayatmasıdır. Değerli milletvekilleri, hem Anayasa'ya hem de milletvekillerinin yaptıkları yemine aykırı bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Dahası, milletvekili olmak için milletvekillerinin yaptığı devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruma yeminini de aykırıdır. Bu yasa tasarısında il özel idareleri işlevini yitiriyor. Bu yasa tasarısıyla belediyeler devlet içinde devlet hâline geliyor. Köyler büyükşehir belediyelerine bağlanıyor, bu da demektir ki köylü ve çiftçi bitiriliyor. Bütün bunlar kaos, kargaşa ve karmaşa demektir. Halk dostu olmayan bir tasarıyla karşı karşıyayız. Bu yasa tasarısı, bizim nezdimizde yok hükmündedir ekselansları! Bu yasanın varacağı ilk yer Anayasa Mahkemesi olacaktır. (MHP sıralarından alkışlar)

Bu yasa çıkmamalıdır, çıkarılmamalıdır. Bu yasa tasarısı büyük kaygılara ve tartışmalara neden oluyorsa, demek ki tartışmalı ve kaygılı bir yasa tasarısıdır. "Var ki `var' sesi var; böyle buyruldu." denilerek dayatılan bu tasarıyı geçirmek demokrat ve vatansever bir tutum değildir. Askerlik yapanlar bilecektir, askerlikte bir çavuş çıkar, dinlenilecek, "Dinlen." der ya da yemek yenilecek, "Ye." der; yürüyüş kararı sayılacak, "Say." der. (MHP sıralarından alkışlar) Şimdi, siz de çıkmışsınız, bu yasa geçirilecek, "Geçir." diyorsunuz.

Bu yasa bu kafa yapısıyla totaliter bir dayatmayı, yalnız Türkiye Büyük Millet Meclisine değil üniter devlete ve millete yönelik de yapmaktadır. "İşlerin ve hizmetlerin etkinleştirilmesi", "üretkenlik", "verimli hâle getirilme" gibi hususlarla da uzaktan yakından alakası yoktur.

Büyükşehir belediyelerine yani merkezî belediyeye yetki vermek çağdaş yönetim anlayışına da terstir. Yetki ve sorumluluğun dengeli bir biçimde dağıtılması yerine yetkinin merkeze çekilmesi çağ dışı bir yaklaşımdır. Kaldı ki -yüce Meclisin önüne getirilen- tasarı, ciddi ve bilimsel altyapısı hazırlanmadan, maliyet-fayda, getir-götür analizi yapılmadan, pilot uygulamalar deneyiminden geçirilmeden Meclisin önüne getirilmiştir. Bu yasa tasarısının, kendisini demokrasiden daha aziz bilen Sayın Başbakanın yüksek iradesinin ürünü olduğu da açıktır.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı dört ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Birincisi; bu tasarıyla tasarlanan, kentlerden alınan oyla büyükşehir belediye başkanlığını ele geçiremeyen iktidarın, kırsalı da işin içine dâhil ederek büyükkent belediyelerinin yönetimini büyük ölçüde ele geçirmek istemesidir.

İkincisi; David Phillips'in Başkanlığını yaptığı Atlantik Konseyinin Kürt açılımı bağlamında ifade ettiği "Özerk Kürt bölgesi kurulması için yasaları ve Anayasa'yı değiştiriniz bölünme havası vermemek için bunu `yerinden yönetim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi' adı altında yapınız." projesinin hayata geçirilmesidir.

Üçüncüsü de; Kürt sorununu -tırnak içinde söylüyorum- çözmek amacıyla yapıyorsunuz. Hakan Fidan'ın Oslo'da PKK'lılara verdiği ve taahhüt niteliğindeki şu sözleri özü itibarıyla bunu anlatır...

MEHMET METİNER (Adıyaman) - "Oslo"suz bir tek cümle kuramazsın, varsa yoksa Oslo.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Öğretmen alıyorsunuz, adam ertesi sene gitmek istiyor. Niye? "Benim orada yaşam şartlarım iyi değil." diye. İktidar beş sene önce dedi ki: "Biz yerel yönetimler yasasını getiriyoruz, belli şeylerin mahallî teşkilatlarını kaldırıyoruz, Millî Eğitim, şu, bu bakanlıklarını kaldırıyoruz, valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere, uzun vadede belediyelere gidecek."

Asıl olan şudur yani şimdi, Hakkâri'de yol yapılacak, Ankara'da Devlet Planlama Teşkilatıyla görüşülüp -şeye çıkıyor- işte, Çemişgezek'te ne olacak, şurada ne olacak; bu adamı şimdi öğretmen alacaksınız, oradaki valiliğe kontenjan getirilecek... Bunları tasarlamak amacıyla yapılıyor; tehlikelidir, uyarıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Meydana gelecek felaketlerden, çatışmalardan ve kandan sorumlu tutulacaksınız.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)