GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kazakistan'da otobüs kazasında hayatını kaybeden 52 kişiye Allah'tan rahmet dilediğine, 19 Ocak Hrant Dink'in katledilmesinin 11'inci yıl dönümüne, iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin sayısına, Eskişehir ADULARYA Enerji Üretim ve Madencilik AŞ'de grev kararı alan emekçilerin direnişini selamladığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:18.01.2018

AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kazakistan'da otobüs kazasında maalesef feci şekilde yanarak hayatını kaybeden 52 kişiye Allah'tan rahmet diliyorum. Aynı şekilde, Kazakistan ve Özbekistan halklarına da başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, yarın 19 Ocak 2018 -on bir yıl önce- Türkiye'nin geleceğine ismi altın harflerle yazılacak olan bir aydının, bir entelektüelin, bir aktivistin, bir Türkiye sevdalısının yani Hrant Dink'in katledilmesinin yıl dönümü. Tam on bir yıl geçti. Davanın kendisi aslında Türkiye'de siyaset ve yargı tarihinin kısa özetidir. Bu dava Türkiye'deki devlet yapısının da bazı siyasi ve idari kodlarını açığa çıkarmaktadır. Bu ülkede ezen-ezilen, Müslüman olan-Müslüman olmayan, Türk ve Türk olmayanlara devlet yaklaşımının ve anlayışının bir özetini ortaya koymaktadır. Düşünün, Şubat 2012'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu bir rapor hazırladı Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak ve Cumhurbaşkanlığı nezdinde bu cinayetin raporu sonucunda bir suç duyurusunda bulunuldu. Gelinen noktada, hâlen etkin bir soruşturmanın yapılmamış olması, tetiği çeken çocuk dışında hiç kimsenin ortaya çıkarılmamış ve etkin bir biçimde yargılanmamış olması bile bu devlet yapısında Cumhurbaşkanlığının ötesinde ve üstünde bir aklın ve bir yapının olduğu kuşkusunu ortaya koymaktadır.

Bizler, Hrant Dink'in arkadaşları, yoldaşları olarak onun anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. O, bir Türkiye sevdalısıydı ve iç meselelerin, yaşadığı bütün acılara, trajedilere rağmen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

Buyurun.

AHMET YILDIRIM (Muş) - ... bütün sorunların çözümünü uluslararası arenada değil Türkiye içinde arayan bir Türkiye sevdalısıydı. Onun anısına ve mücadelesine bağlı olduğumuzu ve onun özlemlerini yerine getirmek için mücadelesini sürdüreceğimizi ifade etmek isteriz.

Sayın Başkan, iki gün önce, şuradan, ben, Türkiye'nin özgürlükler konusunda geldiği noktaya dikkat çeken Freedom House isimli bir düşünce kuruluşunun raporundan söz etmiştim. Bugün de yine 2017 yılında iş cinayetlerinde 2.006 kişinin öldüğünü ifade eden bir rapora değinmek istiyorum.

Bir yılda 2.006 kişi; bunu adı "iş kazası" olamaz, bunun adı, olsa olsa "iş cinayeti" olabilir çünkü güvencesiz işçiliği emek politikası ve çalışma politikası olarak belirleyen siyasi iktidar döneminde, bu iktidar döneminde tam 20.500 kişi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Dile kolay, bir istatistik olarak söyleyip geçiyoruz, bir yılda 2.006, on beş yılda ise 20.500 kişi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Kim verebilir bunun hesabını? Bu çalışma politikalarını yapanlar bunun hesabını acaba verebilir mi?

Peki, buna direnen işçiler, emekçiler neyle karşılaşıyor? İşten çıkarılmayla tehdit ediliyor, tutuklanıyor, gözaltına alınıyor, mobbingle karşılaşıyorlar. İşte, bu sebeple Eskişehir ADULARYA Enerji Üretim ve Madencilik Anonim Şirketindeki 1.200 işçi üç buçuk aydır ücretlerini alamadıkları için greve başladılar. Bu, iktidar tarafından kayyum atanarak TMSF'ye devredilmiş bir kurumdur. Bizlerin buradan o grev kararı alan emekçilerin direnişini selamladığımızı, onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu ve haklarının takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyorum.

Teşekkürler.