| Konu: | 690 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 01.02.2018 |
CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
690 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Üzerinde konuştuğum kararnamede 77 tane madde var. Bu maddeleri incelediğimde çoğunun OHAL ilanıyla hiçbir ilgisinin olmadığını maalesef gördüm.
20 Temmuz 2016 tarihinden bu yana toplam 31 tane KHK çıkarıldı ve OHAL'in üzerinden on sekiz ay geçti, bu süre zarfında FETÖ'yle mücadele kapsamında gördük ki her yerden FETÖ'cü çıktı. Hatta Cumhuriyet gazetesi, Sözcü gazetesi gibi FETÖ'ye karşı yıllarca mücadele etmiş olan gazetelerde çalışanlar dahi güya FETÖ'cü çıktı fakat bir tek siyasiler içerisinden, özellikle de Adalet ve Kalkınma Partisinden tek bir FETÖ'cü çıkmadı.
Şimdi, bugün sabah, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlamış olduğu bir dosya geldi, elimize ulaştı, bunu inceledim. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede yer alan şu belgeye göre bir örgütlenme şeması çıkarılmış. Bu şemayı incelediğimizde baktık ki burada ne Meclis var ne siyasi partiler var ne de siyasiler var. Bu OHAL sürecindeki FETÖ'yle mücadelenizin samimi olmadığını, gerçekçi olmadığını buradan dahi anlıyoruz. OHAL'in ilanı, maalesef, muhalifleri bastırmaya yönelik olarak, bir sivil darbe girişimi olarak tarihe geçmiştir.
Şimdi, kendinize bir tarih koymuşsunuz, diyorsunuz ki: "17-25 Aralık bir milattır." ve öncesinde FETÖ'yle birlikte yaptıklarınız konusunda, o işlenmiş suçlara birlikte iştirak etmenize rağmen kendinize fiilen cezasızlık ilan ettiniz, kendinizi bir tarafa çektiniz ve onları yargılıyorsunuz.
Şimdi, Ergenekon kumpasının 2 savcısı vardı; bunlardan biri firarda, biri sarayda. Birinin hakkında davalar var ama öbürü, tek adam rejimiyle ülkeyi yönetip, muhalif gazetecileri, akademisyenleri, avukatları işten atıp açlığa mahkûm ediyor.
"15 Temmuzdan sonra o gece bu Meclisin çatısı altında bütün partiler nasıl bu hain darbe girişimine karşı birlikte mücadele ettiyse aynı şekilde terörle mücadele konusunda bizler ne gerekiyorsa destek olalım, ortak akılla ülkeyi bu süreçten çıkaralım." dedik fakat sizler OHAL'i kaldıran parti olarak övünürken birdenbire OHAL'i ilan eden parti olarak övünmeye başladınız.
FETÖ'yle mücadeleyi sulandırmak için ne gerekiyorsa yaptınız çünkü içinizdeki FETÖ'cülere dokunmadınız ve kandırılmaya devam ediyorsunuz. Örneğin ne yaptınız? Grevleri yasakladınız. Şimdi, grev yapan, hakkını arayan işçiler FETÖ'cü mü ki OHAL KHK'siyle bunları yaptınız? Taşeron düzenlemesini Meclisi devre dışı bırakarak KHK'yle bir gecede yaptınız. Bizi arayan taşeron işçileri diyor ki: "Vekilim, üç beş yıl önce bir taşeron şirkette çalıştım, ayrıldım, dava açtım, kazandım, 30 bin lira tazminat kazandım, icraya koydum. Şimdi başka bir şirkette çalışıyorum. Aradan yıllar geçti fakat benim yıllar önceki emeğimin karşılığı olan bu alacaklarımdan dahi feragat etmem isteniyor." Şimdi "imzala" desek olmaz, "imzalama" desek olmaz. Hak arayacağı hiçbir yol yok ve insanları böyle içinden çıkılmaz bir hukuksuzluğun içine sürüklediniz KHK'lerle. Bu taşeron işçiler FETÖ'cü mü de bu düzenlemeyi OHAL KHK'siyle yaptınız? Güzellik uzmanlarına lazer epilasyon yapma hakkı verdiniz. Hakikaten bu da artık FETÖ'yle mücadeleyi sulandırmanın, kıl kuyrukla uğraşmanın en uç örneklerinden birisi herhâlde.
Üzerinde konuştuğum bu 690 sayılı KHK'yle bir madde getiriyorsunuz; o ne? Boşanma davalarıyla ilgili. Yurt dışında boşanan kişilerin bu kararlarının Türkiye'de tanınması için tenfizi konusunda bir kolaylık maddesi koyuyorsunuz. Hakikaten boşanmaların, yurt içinde bu kararların tanınmasının FETÖ'yle ne gibi bir ilgisinin olduğunu anlayamadık. Yani "subliminal" mesaj veriyorsanız, hani "Biz etle tırnak gibi FETÖ'yle iç içe geçtik, boşanamıyoruz." gibi bir mesajsa bu, ona bir şey diyemeyeceğim.
OHAL'le yarattığınız yeni rejim aslında 2019'da yürürlüğe girmesini öngördüğünüz tek adam rejiminin bir ön provası, bir gece yarısı KHK'siyle paramiliter güçleriniz için getirdiğiniz cezasızlık maddesi ileride tek adamın neler yapabileceğinin de bir göstergesidir aslında. "Üç aylığına ve sadece devlete karşı ilan ettik ve bir buçuk ayda bitireceğiz." dediğiniz OHAL tam on sekiz aydır sürüyor, örgütün elebaşı ortada yok, Adil Öksüz'den haber yok, Zekeriya Öz yurt dışında. Ama bakarsanız Bank Asya'nın önünden tesadüfen geçmiş, oraya bir şekilde mecburen kooperatif taksiti bilmem ne diye para yatırmak zorunda kalmış birçok insanın bugün hayatı kararmış, işsiz, aç, susuz cezaevlerinde maalesef mağduriyet yaşıyor.
Bursa'da da hem özellikle havuz medyasında da bir köşe yazarı bunu defalarca yazdı, biz bunun örneklerini yakından görüyoruz. Birçok iş adamı, birçok kalantor FETÖ'cü dışarıda "itirafçı" adı altında elini kolunu sallayarak gezerken masum insanlar açlığa mahkûm edilmiş durumda. İki örnek vereceğim Bursa'dan. EĞİTİM-SEN'li 2 öğretmen, birisi Mehmet Bodur, birisi Züleyha Çimen. Bunlar öğretmen, byLock kullandıkları iddialarıyla ihraç edilmişler ve daha sonra bunun doğru olmadığı somut bir şekilde ispatlanmış. Her ikisi hakkında da takipsizlik kararları var, elimde de var. Bir yanlışlık olmuş, ortak Wi-Fi kullanımı veya başkasına alınan telefon üzerinden. Bu takipsizlik kararlarına rağmen, bu kişiler hâlâ yıl geçmiş olmasına rağmen görevlerine iade edilmiyorlar. Kendinizi bir an olsun bu insanların yerine koyun, işinizden atıldığınız, hiçbir gelirinizin olmadığı ve hiç alakanız olmadığı hâlde böyle bir örgütle adınızın damgalandığını bir an olsun hayal edin ve en azından bunu sizin vicdanlarınıza seslenerek bir kez daha davet ediyorum "Bu OHAL'in kaldırılması için sizler de üzerinize düşeni yapın." diyorum.
Bu ülkede insan hakları konusunda daha 2005 yıllarında -özellikle bir on yıl öncesinde- ciddi adımlar atıldı. Avrupa Birliğine uyum yasaları çerçevesinde savunma hakkı konusunda, adil yargılanma hakkı konusunda, işkencenin en azından sistematik olmaktan çıkarılması konusunda adımlar atılmaya başlanmışken ve biz bunları anlatırken, bunlarla övünürken bir anda, tek gecede tepetaklak oldu ve bütün haklar, uluslararası sözleşmeler de askıya alınmak suretiyle, yerle bir edildi. İşkence haberleri; avukatların, gazetecilerin, akademisyenlerin tutuklanması maalesef ülkemizi Orta Çağ noktasına geri götürdü.
Bu OHAL rejimiyle yeni bir kamu personel rejimi yarattınız ve OHAL'le, sadece OHAL gerekçesiyle sınırlı olması gereken kararları insanların ömür boyu hayatını etkileyecek şekilde alarak, ne orantılı ne de gerekçeye bağlı bir şekilde kararlar almayarak hem Anayasa'yı hem uluslararası insan hakları ilkelerini, evrensel ilkeleri yerle bir ettiniz. OHAL sivil darbesiyle kolektif suç yarattınız. Şimdi bunları konuşmak zorunda kalıyorsak, maalesef, yaptığınız bu olumsuz uygulamaların sonucudur.
Yine, üzerinde konuştuğum bu KHK'yle muhtarlara özlük hakları getirdiniz. Muhtarların haklarıyla ilgili Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yıllardır söylüyor. Ve bu kürsüde yıllardır onlarca torba yasa geçti; bu maddeler bu yasaların içerisine konabilecekken Meclis devre dışı bırakılıp bir OHAL KHK'siyle muhtarlara bu hakların verilmesi doğru mudur? Bu, muhtarlarımıza bir hakaret değil midir? Muhtarlarımızın haklarının FETÖ'yle mücadeleyle ne ilgisi var ki böyle, şirinlik yapıyormuş gibi KHK'lerin içine bu maddeleri koyarak yine FETÖ'yle mücadeleyi sulandırıyorsunuz?
Evet, yine OHAL KHK'lerini fırsata çevirdiğinizin bir diğer örneği de Gemlik'in taşınması. Bursa'mızın Gemlik ilçesini bir KHK'yle taşıdınız, daha doğrusu taşıma kararı aldınız. Deprem gerçeğiyle karşı karşıya olan Gemlik bir hukuksuzluk depremiyle karşı karşıya kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
İnsanlar Gemlik'te kaygılı; bankalar kredi vermiyor, emlak piyasası durmuş, Gemlik'in nasıl taşınacağı bir karmaşaya dönüşmüş, Gemlikliler huzursuz, Gemlikliler kaygılı. Ortak akıldan, bilimsellikten yana bir çözüm için biz yıllardır Gemlik'in bu deprem gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu söylüyoruz. Bu konuda da destek vermeye hazırız ama bu OHAL KHK'siyle olmaz diyoruz.
Aslında KHK'lerin arkasına gizlenerek, OHAL'i bahane ederek milletin bu Meclise verdiği yetkiyi gasbetmeniz bir sıkışmışlığın göstergesidir. Ama diyoruz ki: Bu millet tek adamcığılın fragmanından dahi bezdi ve 2019'da 1919 ruhuyla tek adamcılığın iradesine son verecek, parlamenter demokrasimizi güçlendirmekten yana hakkını, oyunu kullanacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)