| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karşılıklı Kültür Merkezlerinin Kurulması Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 08.02.2018 |
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 510 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine söz aldım.
Bu, Çin'le ilgili bir anlaşma, biz bu anlaşmayı destekliyoruz. Dolayısıyla bu konuyu çok fazla -benim açımdan- uzatmaya gerek yok. Ben bu vesileyle seçim bölgem Samsun'la ilgili bir konuyu gündeme getirmek istiyorum, ciddi bir sıkıntı bizim orada.
Bizde şimdi ecdat yadigârı tarihî bir çarşı var, Saathane Meydanı; Samsun'a gidenler bilir, Karadenizlilerin aslında hemen hemen hepsi bilir. Orada Karadenizli olup da belli bir yaşın üzerinde olan herkesin bir hatırası vardır, Samsun'un bütün ilçelerinden insanların bir hatırası vardır. Yaklaşık sekiz yüz yıllık, sekiz yüz yılın üzerinde, 1194 yılında Selçuklular döneminde kurulmuş bir çarşı, sekiz yüz küsur yıllık hayatında hep ticaretin merkezi olmuş bölgede ve şu anda Samsun'da da yani yaşayan tek tarihî arasta. Şimdi, bu çarşı, burası yıkılıyor, Samsun'da böyle bir problem var. Yaklaşık yedi yıldır gündemde, bir sürü mahkeme kararı var fakat böyle bir eseri, böyle bir tarihi maalesef büyükşehir belediyesi yok ediyor.
Şimdi, dediğim gibi bölgedeki herkesin hafızasında yeri olan bir yer, hatta Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde temel olarak da orasının ticari kimliği öne çıkartılmış o bölgeden bahsedilirken -oradaki ticaret- yani dehşet bir ticaret var. İpek Yolu geçiş güzergâhında bulunan bir yer, hatta Cenevizliler döneminde bölgeye verilen isim de "Müslüman Samsun Mahallesi" şeklinde. Şehrimizin tarihsel kültürünü temsil eden bu nadide noktayı yaşatmak yerine bu bölgeyi kimliksiz bir meydan hâline getirmek istiyor belediye. Tabii, buna karşı oradaki esnafların ciddi bir direnci oluşmaya başladı. 216 tane dava kazanılıyor. Davaları kaybettikçe büyükşehir belediyesi, yaptığı iş, orayı kazıyor, etrafı bir abluka altına alıyor ve orayı yaklaşık yedi yıldır ticaretten koparıyor neredeyse, tabiri caizse. Ticaret var tabii ama esnaf kapatıyor, esnaf sıkıntı çekiyor, bana verilen bilgiye göre her esnaf ortalama 40-50 bin liralık avukatlık ücreti ödüyor çünkü münakaşa, hukuk mücadelesi devam ediyor.
Şimdi, Saathane Meydanı'na 11 sokak açılıyor. Bu, Türkiye'de hemen hemen pek olan bir şey değil ve bunların hepsinin ismi, işte, Balıkçılar Sokağı, Manavlar Sokağı, Kasaplar Sokağı, Baharatçılar Sokağı, Perakendeciler Sokağı diye, hepsi ticaretle alakalı yani nasıl bir merkez olduğunu ifade etmek için bunu söylüyorum. Şimdi, etrafında da tabii, yine, bir tarih var; tarihî taş han var, kervansaray var, tarihî medrese var, cami, Şifa Hamamı var. Meydana ismini veren bir saat kulesi var, burası da II. Abdülhamit Han döneminde yapılıyor.
Şimdi, öyle bir şey ki az önce de ifade ettiğim gibi, tarihi boyunca, sekiz yüz küsur yıldır ticaretten hiç kopmamış bir meydan. Belediye hiçbir istişareye dayalı olmadan, efendim, oradaki esnafın ve halkın, aslında hemen hemen tamamının karşı olduğu bir şekilde burayı yıkıp kimliksiz, ruhsuz, sadece bir meydan hâline getirmeye çalışıyor. Hâlbuki burası zaten bir meydan ancak ticaretin de merkezi. Şimdi, böyle bir şeyi niye yaparız? Bunun nasıl bir anlamı var? Bir defa, bakın yani biraz önce de ifade ettim, mesela çocuklukta Samsun'a gittiğimizde Saathane Meydanı'na giderdik, herkesin bir hatırası var. İnsanları şehre bağlıyor yani bunu yok etmenin kime ne faydası var? Şimdi, birazdan Samsun'un zaten size ekonomik ve ticari, sanayi göstergelerini söyleyeceğim. Samsun zaten baş aşağı giderken bu bölgeyi ticaretten biraz daha koparmanın nasıl bir faydası var? Bu nasıl bir akılla izah ediliyor, bunu anlamak mümkün değil. Kaldı ki dediğim gibi 216 tane de dava var, esnaf kazanmış ama tabii hukuk çalışmıyor. "Sen misin dava kazanan, ben o zaman burayı kazıyorum." diyor, etraf kazılıyor. Oralar çevrildiği zaman, ister istemez orası bir mezbelelik hâline geliyor.
Şimdi, bu sefer "Mezbelelik oldu." deniliyor, adamlar diyor ki: "Ya, yerimizi tamir edelim." Binalar var çünkü tarihî bina, dört kuşak esnaf var son, Cumhuriyet Dönemi'nden itibaren. Şimdi, ondan sonra da restorasyona izin verilmiyor, "Buraya çivi çakamazsınız." deniliyor. Bunu anlayamadım ben. "Önce tahrip et, sonra yık." felsefesiyle böyle bir şey yapılıyor. Hâlbuki burada yapılması gereken şey, burada tarihi de koruyalım, ticareti de koruyalım; o ruhu, kimliği de koruyalım, meydanımızı da yapalım; zaten meydan var, diğer tarihî eserler de var, onları da ortaya çıkartalım. Yeni bir planlamayla bunların hepsini yapma imkânı varken bu yapılmıyor.
Bu anlamda, ben buradan büyükşehir belediyesine sesleniyorum: Bu çabadan vazgeçilsin. Zaten yapma imkânı da yok fakat bu hâlde kaldıkça Samsun ticareti önemli ölçüde, olumsuz bir şekilde etkileniyor.
Şimdi, bakın, sayın milletvekilleri, sizinle birkaç ekonomik göstergeyi paylaşmak istiyorum Samsun'la ilgili olarak. Samsun deyince, büyük ihtimal, birçok insanın kafasında ekonomik anlamda Türkiye ortalamasına yakın, hatta Türkiye ortalamasının belki biraz da üzerinde şehir canlanıyordur diye tahmin ediyorum. Yani Türkiye ortalamasının altında olduğunu herhâlde kimse düşünmüyordur. Şimdi, bunları yıllar itibarıyla mukayese edebilirim ama o kadar vaktim yok, son yıl verilerini vereceğim. Kişi başına kurumlar vergisinde Samsun Türkiye ortalamasının sadece yüzde 27'si kadar yani Türkiye'de kişi başı kurumlar vergisi ortalamada 100'se Samsun'da 27, yüzde 73 altında. Kişi başı gelir vergisinde yüzde 54'ü kadar, bakın, Samsun. Kişi başına ihracatta Türkiye ortalamasının yine sadece yüzde 18'i yani hepimizin kafasında canlandırdığı işte Karadeniz'in incisi, büyük ticaret merkezi dediğimiz Samsun. Bunları şey yapabiliriz, sigortalılık oranlarında olsun, diğer kişi başı gelirde olsun...
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - İşsizlik oranı...
ERHAN USTA (Devamla) - İşsizlik oranında Türkiye ortalamasının...
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Onun da yarısı.
ERHAN USTA (Devamla) - Çünkü niye? Samsun'da nüfus durmuyor, Samsun'da nüfus göç ettiği için tabii orada işsiz...
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Hayır, arttı nüfusumuz.
ERHAN USTA (Devamla) - Hayır Sayın Vekilim, net göç veren bir il Samsun. Samsun'un net göç veren bir il olduğunu tahayyül edebiliyor musunuz? Net göç veriyor; insanlar iş bulamıyor, Samsun'un bütün ilçeleri İstanbul'da, Ankara'da, Bursa'da, İzmir'de. Ayvacık'ından, Asarcık'ından, Vezirköprü'sünden, Havza, Kavak, Lâdik yani Samsun böyle bir kent. Şehir merkezinden dahi... O yüzden işsizlik göstergeleri şeydi. Kim geliyor? Emekli geliyor, sadece emeklilerin yaşadığı bir kent hâline gelmeye başladı.
Şimdi, mesela rekabet açısından... Bir rekabet çalışması var, bunu da vererek sözlerimi tamamlamaya çalışacağım. İller arası rekabet sıralaması var. Bu, bir tane firmanın yaptığı bir çalışma, Samsun Ticaret Odasına da sunumları var, Türkiye'nin genelinde yapılmış bir çalışma. Yani, belli ölçüde metodolojik sorunları olabilir ama yıllar itibarıyla aynı yer yaptığı için çalışmayı, birbiriyle mukayese edilebilir diye düşünüyorum.
Şimdi, şöyle: Burada 2009 yılında yapılmış ilki, sonu da 2013-14 dönemi için yapılmış yani yaklaşık bir dört beş yıllık mukayeseyi size yapmak istiyorum. Genel Endeks'te iller arası rekabette Samsun 18'inci sırada 2009 yılında, 2011 yılında 16'ncı sıraya yükseliyor yani durumunu 2 basamak iyileştiriyor ve 16'ncı sıraya geliyor, 2013-14 döneminde tekrar 20'nci sıraya geliyor. Başından itibaren bakarsak iki basamak kötüleşmiş genel endekste.
Beşerî Sermaye Endeksi'nde 2009 yılında -bakın, burası çok enteresan- 11'inci sıradayken bu çalışmanın en son yılı olan 2013-14 döneminde 25'inci sıraya geriliyor; dört yılda 14 basamak kötüleşiyor Beşerî Sermaye Endeksi'nde.
Üretim ve ticarette, işte, hatırlarsanız daha önce Gülsan'ın yani bir sanayi sitesinin, yaklaşık 6 bin kişiye istihdam sağlanan, 2 bin tane iş yerinin olduğu bir sitenin nasıl anlamsız bir şekilde, hiçbir yer gösterilmeden tahrip edildiğini, yıkılmak istendiğini buradan size ifade etmiştim. Bizim o konuşmamızdan sonra nihayet şu anda büyükşehir belediyesi oradaki yıkım faaliyetlerini biraz durdurdu. Mahkeme kararları var tabii, sadece bizim şeyimiz değil, orada mahkeme falan tanınmıyordu.
Şimdi, tabii bu tür şeyleri yaparsanız siz, üretimde, ticarette Samsun dört yılda 10 basamak kötüleşmiş Türkiye'de İller Arası Rekabet Endeksi'nde, Yenilikçilik Endeksi'nde de 5 basamak kötüleşmiş. Şimdi, bütün bu çerçeveyi düşündüğümüzde amacımız tabii ki memleketimizin her yeri iyi olsun, güzel olsun ancak seçim bölgemiz olması hasebiyle de Samsun'la ilgili olarak böyle bir kaygımız var.
Netice itibarıyla, tekrar başa dönecek olursak, tabii ticaret açısından önemli. Etrafındaki bütün illerin bir merkezi hâline gelmiş burayı öldürmenin, kimliksizleştirmenin, ruhsuz bir hâle getirmenin, Samsun ticaretini bu anlamda sıkıntıya sokmanın bir faydası yok. Zaten, yani, tabii şehircilikle burası... Bu yapılan şehircilik değil de...
Şimdi ikinci söyleyeceğim şey, ticaret ile sanayi arasında bir denge kurmak gerekiyor. Yani, tabii hep sadece sanayi, ticaret olsun, şehirciliği ihmal edelim falan demiyorum.
Şimdi, Samsun şehir merkezine çevre ilçelerden ve illerden dolmuş, minibüs, hiçbir şey giremiyor, bu da Samsun ticaretini ciddi bir şekilde engelliyor. Yani, burada çok uzakta duruyor, Samsun'un bir ilçesinden Samsun'daki Eğitim ve Araştırma Hastanesine gitmek için 3 vesait değiştirmeniz gerekiyor, böyle bir şey olabilir mi?
Şimdi, bunları yaparsanız tabii Samsun ticareti geriler, Samsun ticareti kötüleşir. Samsun'un zaten sanayisi yok, turizm potansiyeli sınırlı. Dolayısıyla, ticaret Samsun açısından önemlidir. Ticareti kötüleştirici bu tür hususlardan da kaçınılması gerekir diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Usta.