GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:14.02.2018

MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun tasarısı, tali komisyonlarda görüşülmeden, her zaman olduğu gibi, yine torba yasa içerisinde ve direkt Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek Meclise getirilmiştir. Tabii, yatırım ortamlarının iyileştirilmesini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destekliyoruz. Buradaki birtakım kırtasiyenin, zamanın ve birtakım lüzumsuz masrafların ortadan kaldırılmasına destek veriyoruz. Burada, şirket kuruluşu işlemleri ve maliyetlerin azaltılması, belediyeler tarafından sağlanan yapı kullanma izin belgelerinin süreçlerinin hızlandırılması, dış ticaret işlemlerine ilişkin çeşitli maliyetlerin düşürülmesi, tapu işlemlerinin hızlandırılması, telekomünikasyon altyapı izin işlemlerinin kolaylaştırılması, KOBİ'lerin finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması ifade edilmektedir.

Tasarının bu maddelerle ilgili kısımlarının tamamını destekliyoruz, yalnız, yatırımla ilgili, yatırımcının öncelikle uygun bir arsa bulabilmesi lazım. Yatırımın en önemli, birinci önceliği budur ama maalesef Türkiye'de bürokrasi hızlı çalışmadığı için, yatırımcı, arsayı bulduktan sonra yapacak olmuş olduğu yatırımla alakalı izinleri alıyor, aylarca süren bir izin sürecinden sonra belediyelerle, bakanlıklarla, ÇED'lerle uğraşıyor ve bundan sonra da finansman bulma derdine düşüyor.

Ülkemiz, maalesef, dünyada en yüksek dış faizle dış kaynaklı bulmuş olduğu paraya en yüksek faizi ödeyen ülkelerin başında geliyor. Tabii, bu süreçler içerisinde de birçok yanlışlıklarla da karşı karşıya kalıyoruz. Yani teşvikler doğru yerlere verilmiyor. Örneğin, şimdi, Kahramanmaraş, Osmaniye öncelikli teşvikli bölgeler içerisine alınıyor, bunun hemen bir saat mesafesindeki Adana, Mersin yatırımda öncelikli teşvik kapsamı dışında tutuluyor. Şimdi, düşünün, pamuk, Çukurova'da yetişiyor, Çukurova'dan diğer illere gidip orada tekstil ürünlerine dönüşüyor ve buradaki tekstil fabrikalarının hemen bir saat mesafedeki diğer illerdeki fabrikalarla, teşvik dışı kaldığı için, baş etmesi mümkün olmuyor. Orada girdi maliyetleri, işçi maliyetleri ve birtakım sigorta giderleri daha düşük olduğu için, bugün Adana ve Mersin'deki Türkiye'nin zamanında dünyaya açılan kapısı olan Çukurova ve Berdan Tekstil gibi bölgenin iki devasa fabrikası kapanmış durumdadır. Onun için, bölgenin tamamının ele alınarak teşviklerin doğru yerlere verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bundan bazı illerimiz ve bölgelerimiz olumsuz olarak etkilenecektir.

Kamu yatırımlarında da kamu yatırımı yapılacak olan arsaların hazineye ait olması hep öncelikli olarak tercih edildiği için burada da bazı yatırımlar yapılırken hazineye ait olan arsa bulunan yerler o yatırım için uygun bölge olamayabiliyor. Yani şimdi düşünün: Mersin Tarsus'ta Türkiye'nin en büyük cezaevi yapıldı ve modern bir cezaevi yapıldı ama yağan ilk yağmurla beraber -Çukurova'nın göbeğine yapıldı, tarım arazilerinin ortasına yapıldı bütün uyarılarımıza rağmen- sular altında kaldı. Aynı şekilde, Çukurova Havaalanı -şu anda inşaatı devam ediyor- yine tarım arazilerinin göbeğine yapıldı. Öncelikle, eğer devletin elinde hazine arazisi yoksa, yatırım yapılacak olan arsanın gerekirse satın alınarak daha doğru bir bölgeye bu yatırımların yapılması gerekmektedir. Verilen destekler içinde tarıma verilen destekler son on beş yıl içerisinde yaklaşık belki 10 katına çıktı, rakamsal olarak 20-25 milyar dolar civarında tarıma destek verildiği söyleniyor ama maalesef, Türkiye'nin...

Ben, geçtiğimiz hafta sonu, Dünya Bakliyat Günü dolayısıyla bakliyatçıların bir toplantısına katıldım. Türkiye'nin ürettiği bakliyat son on beş yılda 2 milyon tondan 1 milyon tona düşmüş. Yani bu verilen desteklerde mi bir hata var, yoksa çiftçilerimizde mi bir problem var? Bunların tekrar gözden geçirilmesi...

Yine, hayvancılıkla ilgili verilen destekler var. Bu kadar destek veriyoruz ama verilen bu kadar desteğe rağmen canlı hayvan sayısı maalesef azalıyor. Bunların tekrar gözden geçirilerek kamu yatırımlarının doğru şekilde yapılması...

Yine, bankaların gayrimenkuller üzerine koymuş oldukları ipotekler... Bunların direkt banka üzerinden tapuya resen gönderilerek bu tescillerin yapılması buradaki süreci belki hızlandıracak ama tapudaki yapılan işlemler kamera kaydı önünde, müdürün ve memurun önünde bütün vatandaşların parayı alıp almadığı, bu işlemi kabul edip etmediği sorgulanarak yapılıyor. Bankalarda da benzer şekilde kamera kaydı sisteminin mutlaka kurulması şarttır. Aksi takdirde, bankalarda hepimiz işlem yaptırıyoruz, önümüze kalın bir sözleşme konuyor, hiç kimse bu sözleşmeleri okumuyor, herkes bunun altına imza atıyor, yarın yapılan ipotek ve satış işlemlerinde hukuki birçok sorunla karşı karşıya kalabiliriz.

Bugün bile yapılan işlemlerde, aslında hem tapuda hem bankada birçok hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Vatandaş kredi kullanıyor, tapu memuru soruyor, "Paranı aldın mı, almadın mı?" diyor; vatandaş parasını aldığını söylüyor, aslında parasını almadan "Aldım." diye söylüyor, orada vatandaş yalan beyanda bulunuyor ve bu işlem yapılıyor. Daha sonra, vatandaş, imzayı attıktan sonra alıcı-satıcı bankaya gidiyor, orada alıcı, satıcının parasını bankadan hesabına geçiriyor. O süreç içerisinde art niyetli kişiler bunu olumsuz olarak kullanabilirler. Onun için, bunun, tekrar gözden geçirilmesi...

Yine aynı şekilde cins tashihi ve yapı kullanma izin belgelerinin alınmasında da burada LİHKAB büroları ya da kadastro müdürlüklerinin düzenlemiş olduğu belgelere bakılarak işlem yapılması, resen bu cins tashihi işleminin yapılması öngörülmekte. Burada da yine elektronik ortamda veya mail yoluyla yapılacak işlemler mutlaka süreci hızlandıracaktır. Yalnız, burada, tapu alan insanların, cins tashihi ve kat mülkiyeti kurulduktan sonra, tapularda mutlaka yapılacak olan bir değişiklikle, aldıkları gayrimenkulün metrekaresini mutlaka yazması gerekmektedir. Bugün, hiç kimsenin tapusunda, almış olduğu evin ya da iş yerinin kaç metrekare olduğu yazmıyor, sadece arsa payları yazıyor. Arsa paylarının da özellikle küçük belediyelerin olduğu yerlerde verilecek olan bu yetkiyle bunu belediyelerin hesaplaması gerekiyor. Burada da birçok yanlışlıkla karşı karşıya kalınması mümkün olabilecektir, bunun mutlaka, tekrar, yine gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Altyapı inşaat kazılarında, yapılacak olan yatırımdan önce belediye ve yatırım yapacak kuruluşların mutlaka bir koordinasyon kurarak... Maalesef, Türkiye'de altyapıyla ilgili bir koordinasyon yok, bu kazılar yapılıyor ama belediyeler asfalt döküyor, belediye asfalt döktükten sonra TELEKOM geliyor, kazı yapıyor, buna bir tahrip bedeli çıkarılıyor, firma geliyor, tahrip bedelini ödüyor, sadece o kazılan kısma yama şeklinde bir asfalt ya da parke döşeniyor. Burada, zemin sıkıştırılmasının öncekiyle aynı yapılabilmesi mümkün olmadığı için, o yerde tekrar çökme oluyor. Bundan sonra, tekrar, TEDAŞ geliyor, doğal gaz geliyor, kanalizasyon geliyor ve milletin parası çarçur ediliyor.

Bu yatırımlarla ilgili mutlaka bütün altyapı hizmetlerinin tek bir elden -belediye eliyle- gerekirse altyapı yatırımıyla ilgili bütün ödeneğin, buraya döşenecek olan boruların, rögarların ve altyapı hizmetlerinin tek bir elden çıkacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, maalesef, 2018 yılına geldik ama hâlâ Ankara'nın bile birçok yerinde asfalt kotu ile rögar kotunu tutturamıyoruz. Mühendislik bu kadar gelişmiş, teknoloji bu kadar gelişmiş ama maalesef bunu tutturamıyoruz.

Yine, bu yasayla beraber, Mera Kanunu'nda da bir değişiklik yapılarak, özellikle, cep telefonu vericilerinin meralar üzerine kurulması düşünülmektedir. Yani belki bazıları, buralarda yerleşim olmadığı gibi veya başka türlü değerlendirmelerde bulunabiliyorlar ama geçtiğimiz yıl yazın Toros Dağlarında Sayın Kalkınma Bakanımızla beraber katılmış olduğumuz birkaç tane etkinlikte, orada binlerce Yörük'ün çadırlarda yaşadığını ve bunların da -zaten elektrik yok, cep telefonu çekmiyor- mağdur olduklarını ve buraya mutlaka verici konulması taleplerini bizlere ilettiler. Burada bir art niyet olmadıktan sonra, mera üzerine sadece vericinin konulması bu meranın vasfını kaybetmesine sebebiyet vermeyecektir, bunu mutlaka koruyacaktır.

Yine, bu yasayla beraber düzenlenen, yapı denetim firmalarıyla ilgili de birtakım sıkıntılar bizlere iletilmektedir. Yapı denetim firmaları, maalesef, müteahhitlerle pazarlık ederek iş alabilmektedirler. Yapı denetim firmalarının da müteahhitle olan müşteri-patron ilişkisi kesilmelidir. Aksi takdirde, para aldıkları bir firmayı yapı denetim firmalarının denetleyebilmesi mümkün değildir. Aksi takdirde, o müteahhit o yapı denetim firmasına iş vermeyecektir onun iş vereni olduğu için.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) - Yapı denetim firmalarının, bunların oluşturacak olduğu bir birlikte mutlaka sıraya konularak müteahhitlerin, firmayla hiç muhatap olmadan hangi yapı denetim firmasına sıra gelmişse onun tarafından sağlıklı bir şekilde denetletilmesi gerekmektedir. Yoksa, zaten firmalar bugün evrak takibi dışında gerçek manada bir denetim yapamamaktadır. Bu da inşaat yapan firmaların birçok sorunla karşı karşıya kalmasına sebebiyet vermektedir. Bunun da tekrar gözden geçirilmesini temenni ediyorum.

Yasanın hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.