GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:21.02.2018

HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Suriye politikasıyla ilgili çok şey söylendi ama, galiba, bu sürecin her aşamasında söylenecek yine çok şey olacak.

İstiklal Marşı şairi meşhur sözünde "Tarih tekerrürden ibarettir diyorlar ama ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?" diye soruyor.

Tam yüz yıl önceki senaryoyu âdeta bir kez daha yaşıyoruz. Türkiye, tıpkı o zaman Fransa'yla, Rusya'yla, İngiltere'yle çeşitli arayışlara girip başarısız olunca, Almanların ucuz, hayatını kolay feda edebilir asker olarak Osmanlı toplumunu görmesi, Osmanlı askerini görüyor olması, Türkiye'yi de başka hiçbir ittifak kalmadığı için Almanların safında yer almaya itmişti ve ne yazık ki o günkü tartışmalara baktığımızda, aslında Osmanlı'nın o pozisyonu almasının Osmanlı'nın çıkarına olmadığını, büyük güçlerin Osmanlı'yı paylaşım savaşında rol almanın bedelini, faturasını sonunda en ağır biçimde Osmanlı'nın ödeyeceğini en azından Meclis-i Mebusan'da çok daha ciddi tartışmışlar, bizim bugün Suriye politikasını tartışmamızdan daha ciddi, daha esastan, daha keskin sözlerle tartışılmış. O gün savaşa karşı çıkanları, bu pozisyon alışı eleştirenleri, tarih nasıl onları hain kategorisine sokmuyorsa, aynı şekilde o gün savaşı isteyenleri de, o maceraya Osmanlı askerlerini, Osmanlı toplumunu itenleri de ne yazık ki kahraman olarak yazmadı ve Anadolu'nun her köşesinden insanlar yetim çocuklarını, Yemen türkülerini ağıt olarak, ninni gibi dinleterek büyüttüler.

Değerli arkadaşlar, bugün Suriye politikası ne yazık ki -belki küçük ölçekte, daha mikro düzeyde olsa da- tıpkı yüzyıl önceki dengeler, çaresizlik, ittifak arayışları ve Orta Doğu'da vesayet savaşlarına taraf olmanın bir benzer kötü örneğini tekrarlamaya benziyor.

Değerli arkadaşlar, bu coğrafyada, bu topraklarda savaşların silah tüccarları dışında kazananı yok. Hiçbir halk Orta Doğu'daki vesayet savaşından büyük bir zaferle, büyük bir kazanımla çıkmamış. Aksine, her vesayet savaşı sadece dış müdahalelere zemin oluşturmuş; toplumsal gerilimler, etnik, mezhepsel gerilimlerin kaşınması, çatıştırılmasına fırsat doğurmuş. Dolayısıyla biricik çözümü var aslında Orta Doğu'nun sorunlarının, o da bütün toplumların taleplerini karşılayacak, farklı inançların, farklı dillerin, kimliklerin birlikte yaşamasının yolunu konuşarak bulmak, silahla değil ama diyalogla, siyasal çözümle geliştirmektir. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz tablo ne kadar uzarsa uzasın, kim ne kadar kayıp vermiş olursa olsun, sonuçta kan kaybeden, umutlarını kaybeden, birlikte yaşama iradesi daha çok kırılarak bedel ödeyen Orta Doğu'daki halklar olacak, Türkmenler olacak, Kürtler olacak, Araplar olacak, Farslar olacak. Dolayısıyla da bu politikadan bir an önce vazgeçmek ve bu politikayla yüzleşme konusunda Parlamentonun daha ciddi, daha etkin işlev görebilmesinin önünü açmak, bu çatı altında bulunan herkesin sorumluluğudur.

Çok basit bir karşılaştırma için tekrar hatırlatmak istiyorum. Yüzyıl önce Osmanlı Mebusan Meclisindeki savaş tartışmalarına bakın, bir de bugünkü tartışmaların düzeyine, tarzına bakın. Yani o gün bir imparatorluk toprak kaybediyor, çok daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıya ama çok daha acımasız tartışmalar, kimse kimseyi itham etmeden yapılmış.

Başka ülkelerin savaş politikalarını tartışma tarzına bakın. Afganistan politikası Amerikan kongresinde nasıl tartışılıyor? Irak politikası dolayısıyla Almanya muhalefeti Almanya'daki hükûmeti nasıl eleştirdi, nasıl tartıştı? Taraflar birbirini itham ederek, suçlayarak mı bu tartışmayı yürüttüler, yoksa ulusal çıkarı ortak akılda, ortak vicdanın inşasında mı aradılar?

Değerli arkadaşlar, artık bu tartışmaları buradan kaçırmak, gizlilik adına, güvenlik adına savunulabilir bir şey değil. Herkes biliyor ki bütün askerî operasyonlar Rusya'nın da bilgisi dâhilinde gerçekleşiyor, Türkiye'nin dâhil olduğu müttefiklerin de bilgisi dâhilinde. Bunu Parlamentodan, halktan saklamak da asla ülke yararına savunulacak bir durum değil.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)