GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:22.02.2018

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 519 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sizleri ve izleyenleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

9'uncu madde kısaca, Yükseköğretim Kurulunda ikinci öğretim kapsamında tezsiz yüksek lisans programlarının açılması, alınacak, ödenecek ücret gibi hususları düzenlemektedir. Bugün 190'a yaklaşan kamu ve vakıf üniversitelerinde 7 milyondan fazla öğrenci okumaktadır. Her yıl ortalama 1 milyon 250 bin genç üniversitelerden mezun olmaktadır. Bugün 1 milyondan fazla gencimiz ellerinde diplomayla iş aramaktadırlar. Yarım milyona yakın atanamayan öğretmen vardır. İşsizlik, atanamayan öğretmen sayısı kanayan bir yaradır. Bu, gelecekte daha da ağırlaşacaktır, görünen odur.

Bu vesileyle -tabii, Sayın Millî Eğitim Bakanı olsa daha iyi olurdu ama ben Sayın Başbakan Yardımcımızın da ileteceğini düşünüyorum- kanayan diğer bir yara olan sözleşmeli öğretmen uygulamasına değinmek istiyorum kısaca. Millî Eğitim Bakanlığı geçmişte sözleşmeli öğretmen alımı yapmış ise de bunlar kadroya geçirildiklerinden açıkları kapatmak için yeniden sözleşmeli öğretmen uygulamasına geçilmiştir. Sayın Bakanın verdiği bilgilere göre, Şanlıurfa'ya 17 bin öğretmen atamışız, bunun 13 bini yıl sonuna kadar ayrılmıştır; Van'da 11 bin sözleşmeli öğretmenden 9 bini; Şırnak'a 7.500 öğretmen atanmış, bunun 6.800'ü görevinden ayrılmıştır. Sadece 3 vilayete atanan 35 bin sözleşmeli öğretmenden 28.800'ü ayrılmıştır, ayrılanların oranı yüzde 82'dir. Daha sonraki süreçlere baktığımızda bu oran daha da artmıştır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir; Sayın Bakanın beyanına göre de bu sürdürülebilir bir durum değildir.

Değerli milletvekilleri, öğretmen açığının kapatılması olmazsa olmazımızdır. Eğitimden daha önemli bir şey olamaz. Ancak bu şekilde bir sözleşmeli öğretmen uygulamasının sürdürülebilir olmadığı göz önüne alınarak derhâl yeni tedbirler alınmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlerin istihdam amacı özellikle öğretmen sıkıntısı çeken Güneydoğu ve Doğu Bölgelerinin altı yıl gibi bir süreyle sıkıntılarını gidermek ise de bu kapsamda atamaları yapılan sözleşmeli öğretmenlerle ilgili sahadan gelen bilgiler ve tarafımıza iletilen görüşler ciddi sıkıntıların olduğu yönündedir. Özellikle bölgede görev yapan Millî Eğitim yöneticileri atanan öğretmen sayılarından memnun olmakla birlikte, oluşan problemleri gidermede ciddi sıkıntılar yaşamaktadırlar. Zorunlu çalışma süresinin uzunluğu ve mazeret atamalarına kapalı oluşu bu problemin kaynağını oluşturmaktadır. Atanan öğretmenlerin çok büyük çoğunluğu genellikle genç öğretmenler olup görevlerden istifa yolunu seçmektedirler. Görev yapmakta olanlar ise çalışmak zorunda olan, uzun süre atanmamış veya özel eğitim kurumlarında ve dershanelerde görev yapmış, tecrübeli ama evli, aileleri parçalanmış; Sayın Bakanın tabiriyle, eşi yerine işi tercih eden öğretmenlerdir. Yerel yöneticilerin ifadesiyle, birçok aile dramına şahit olunmaktadır, boşanma vakaları artmıştır. Sözleşmeli öğretmen mutsuzdur, mutsuz öğretmeni mesleğine konsantre edemezsiniz. Durum budur.

Sözleşmeli öğretmen uygulaması birçok haksızlığı da beraberinde getirmiştir. Kadrolu öğretmen ile sözleşmeli öğretmen arasındaki özlük hakları farklılıkları ciddi boyuttadır. Aynı okulda, aynı derse giren öğretmenler arasında maaş, ders saati, sınav ve kurs ücreti kalemlerinde 300-500 TL arasında net farklar vardır, sözleşmeli öğretmen aleyhinedir tabii ki bu. Kadrolu öğretmenin birinci derece yakını vefat ettiğinde yedi gün ücretli izin verildiği hâlde sözleşmeli öğretmende bu üç gündür. Tabii, Van'da, Ağrı'da çalışan bir öğretmenin İzmir'e üç günde nasıl gidip geleceğini siz değerlendirin. Sözleşmeli öğretmenlerden yüzde 14 oranında sigorta primi kesilmektedir. Aynı görevi yapanlar arasında bu ayrım neticede mutsuzluğun da kaynağını oluşturmaktadır.

Sözleşmeli öğretmen uygulaması bir zorunluluktan kaynaklanmış ise de alınan tedbirlerle daha uygulanabilir bir hâle gelecektir. Çözüm, birinci olarak şunu söylüyorum: Aynı yerde dört yıl sözleşmeli artı iki yıl kadrolu olmak üzere altı yıllık süre çok uzundur, azaltılmalıdır; iki artı bir olarak yarıya düşürülmelidir.

İkincisi, kadrolu öğretmenlerle aralarındaki her türlü ücret farklılığı giderilmelidir. Daha önceden "olağanüstü hâl tazminatı" şeklinde olağanüstü hâl bölgesinde uygulanmıştı; bu, üniversitelerde -YÖK Kanunu'nda da var- "geliştirme ödeneği" adı altında uygulanmıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Tamamlayayım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde uzatmıyoruz, tamamlayın siz.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Hemen tamamlıyorum Başkanım, birkaç cümle kaldı. Çok önemli bir konu Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Üniversitelerde -öğretim üyesi arkadaşlarımız biliyor- geliştirme ödeneği özellikle gelişmekte olan üniversitelerde uygulanıyor, mahrumiyet bölgeleri tespit edilerek kademeli olarak sözleşmeli öğretmenlere de uygulanmalıdır. Tabii, sanayiye teşvik veriyoruz, sanayiye verelim, vermeyelim demiyorum ama eğitim çok daha önemli diyorsak eğitime de öğretmenlere de bir teşvik vermemiz lazım. Özellikle geçmişte uygulanan olağanüstü hâl tazminatı öğretmenlere de uygulanabilir, yoksa atananların yüzde 90'ının istifa ettiği, göreve başlayanların mutsuz olduğu sözleşmeli öğretmen uygulaması eğitime ciddi bir katkı sunmayacaktır diyorum.

Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.