| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 06.03.2018 |
HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında sizin de açılış konuşmasında ifade ettiğiniz "yüzleşme" konusuyla doğrudan ilişkili bu araştırma önergemiz. Çünkü, dünyada bildiğimiz çatışmalı süreçleri bitirmenin iki önemli yöntemi var: Birisi onarıcı adalet, diğeri de yüzleşme ve hakikat komisyonlarının işlemesi.
Ceylânpınar'da 2 polis yatağında öldürüldü, üzerinden üç yıl geçti ve birkaç gün önce o davayla ilgili yargılanan tutuklu kimse kalmadığı gibi tamamı beraat etti.
Değerli arkadaşlar, bu kürsüde, bu çatı altında bu konu her gündeme getirildiğinde burada çok ilginç gerekçeler dile getirildi. Mesela: "Yargı süreci devam ediyor, dolayısıyla Meclisin bu konuda bir komisyon kurmasına gerek yok." dendi, "Zaten biliyoruz, işte örgüt şu birimleriyle üstlendi." dendi. Bir önceki dönem Başbakanın kamuoyu önünde söylediği söz gerekçe olarak sunuldu, "Telsiz konuşmalarından kimin yaptığını biliyoruz." dendi. Şimdi, üç yıla yakın bir süre ve ortada yargılanan hiç kimse yok.
Değerli arkadaşlar, elbette Ceylânpınar'da yaşanan o olayın öncesi var, Suruç'ta onlarca genç hayatını kaybetti; sonrası var, 10 Ekim, garda benzer bir katliam gerçekleşti ve Ceylanpınar Türkiye'de çözüm sürecinin bitirilmesinin gerekçesi olarak bugüne kadar sunuldu, böyle savunuldu. Şimdi, eğer gerçekten o süreçle ilgili samimi, ciddi, tutarlı bir tavır gerçekleşecekse galiba öncelikle yüzleşilmesi gereken birkaç nokta var. Bunlardan birisi: O olayla ilgili, bir grup insanın tutuklanmasıyla ilgili kararı veren hâkim Nurettin Bulut FETÖ kapsamında tutuklandı. Yine, ihbarı yapan kişi de FETÖ kapsamında aranıyor. Dolayısıyla, aslında 15 Temmuzdan yaklaşık bir yıl önce yani 15 Temmuz 2016'dan bir yıl önce gerçekleşen bu olay, Türkiye'de karanlık, kirli işlerin, ilişkilerin altyapısının da önemli bir işaretini ortaya koyuyor.
Değerli arkadaşlar, gerek yargılama süreci gerekse toplumsal hafızanın sağlıklı, doğru işlemesi açısından bugün önümüzde bir kez daha bir fırsat var. Yargılama süreci işlemiyor. Dolayısıyla, eğer bu Meclis duymamayı, görmemeyi tercih ederse sorumluluğundan kaçınmış olacak ama bunun üzerine cesaretle giderse muhtemelen 15 Temmuzu hazırlayan süreçler, ilişkilerle ilgili daha cesur, daha samimi ve topluma karşı olan sorumluluğunu, görevini yerine getirmiş olacak, bundan sonra da belki benzer şeylerin gerçekleşmemesi için de daha kararlı, güçlü bir siyasal iradenin, toplumsal aklın, ortak vicdanın inşası sağlanmış olacak.
Değerli arkadaşlar, dünyadaki başka çözüm süreci örneklerinde de kötü vakalar vardır. Mesela, İrlanda sürecinde meşhur kanlı pazar olayı vardır, bu olayla birlikte çok kötü bir süreç başlamış ve görüşme trafiği bitmiştir. Şimdi, Ceylânpınar ile çözüm süreci arasındaki ilişkiye dair iki mantık yürütmek mümkün. Birisi, bu olay süreci sabote etmek için başkaları tarafından yapılmış olabilir, bu durumda Hükûmetin bu olayın hakikatini ortaya çıkarma, bu olayın sorumlularını bulma ve Türkiye'nin bu tip karanlık olaylarla başka bir zeminde anılmasını önleyecek bir iradeyi ortaya koyma tavrıdır; böyle bir tavır yok. Tersi, ikinci alternatif, hayır, bu aslında bilinçli, planlı ve güvenlik bürokrasisi içerisinde muhtemel farklı yapılanmaların işidir yani bu durumda da yine yapılacak bir tek şey vardır, bunun üzerine gitmek, bununla hesaplaşma konusunda samimi bir irade ortaya koymaktır. Eğer her ikisi de yapılmazsa elbette ki samimiyeti sorgulayacak bir durum yok ama hem FETÖ'yle mücadele hem 15 Temmuzun gerçekliğinin ortaya çıkarılması hem de benzer olayların hiç kimse için tekrarlanmaması konusunda kararlı bir iradenin sergilenmesi konusunda son derece kötü bir sınav verilmiş olacaktır.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)