GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:08.03.2018

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum.

Keşke Meclisimizin ana gündemi kadınların başta şiddet olmak üzere yoksulluk, eğitimsizlik gibi sorunları olsa biz de bu konuları gündem dışı konuşmak zorunda kalmasak. Buradan, çalıştığı için bizi ekranları başında izleyemeyen tüm emekçi kadınlarımıza; çocuğuna ne yedireceğini düşünen milyonlarca yoksul kadın kardeşlerime; yoksulluğunu, eğitimsizliğini, uğradığı şiddeti, adaletsizliği düşünmesin, sorgulamasın diye "kadın programları" adı altında modern uyuşturuculara maruz kalan kadınlarımıza ve bizi ekranları başında izleme fırsatı bulan, kadınlar için kimlerin ne yaptığını, ne söylediğini, nasıl çırpındığını görebilen, duyabilen kadınlarımıza; her 8 Martta çiçekler verilerek gönlü alınan, 9 Marttan itibaren günde 3-4'ünün cinayete kurban giden ve çiçek değil insan olmak isteyen kadınlarımıza; her defasında cennetin ayakları altında olduğu söylenen ve hiçbir cennete değişmeyeceği evladını teröre kurban veren, bundan sonra da tarifsiz acılarıyla baş başa kalan şehit analarımıza ve doğduğu şehirde dahi yaşadığı köyden başka hiçbir yeri görmeyen, görmeden ölecek olan kadınlarımıza; zorla evlendirilmiş, her gecesi kabus, her gündüzü gece olan küçücük kız çocuklarımıza; her 8 Martta ve her türlü, kadına karşı eylemde, söylemde, hak mücadelesinde göğsünü siper eden, mücadele eden, geleceğini, bedenini bedel olarak öne atan, başta Kezban Saçılık olmak üzere, bütün cesur yürekli kadınlara; tek suçu yolda yürümek olan, bu yüzden hiç tanımadığı bir erkeğin yumruğuna, tekmesine maruz kalan başörtülü başörtüsüz, şortlu montlu kadınlara; sevgilisinin, eşinin ya da hiç tanımadığı bir erkeğin taleplerine cevap vermediği ya da ayrılmak istediği için maalesef -yarından itibaren ve belki de bugün- günde 4-5'i öldürülen kadınlarımıza; çocuğunu ısıtamadığı ya da ekmek götüremediği için, geçmişte olduğu gibi bugün de belki şu anda evinde intiharı düşünen çaresiz kadınlara selamlarımı, sevgilerimi, utançlarımı, özürlerimi gönderiyorum.

Keşke bu bahsettiklerimi tek bir kadın daha yaşamadan burada gerçekten çözüm üretebilecek politikaları, kanunları hayata geçirebilseydik, keşke bunun için parmak sayımız fazla olsaydı, keşke kadın haklarını güvence altına alan laik, demokratik cumhuriyeti koruyabilseydik. Bilinçaltımızda dahi hayatımızın her zerresine yerleşmiş olan eşitsizliği, bu ayrımcılığı yüz altmış yıl daha beklemeden bitirebilsek keşke.

Biz yıllarca "İstanbul nere ağalar? Gel gösterelim anam." deyip uçkuruna saldıran erkeklerin, maalesef, izlediğimiz bu sahnesiyle güldük, eğlendik; böyle bir toplumdayız. Milattan iki bin beş yüz yıl önceki mantık da aynıydı. Herodot anlatır, der ki: "Persler işgal ettiğinde Ksanthos'u, Likyalılar -Milattan Önce 500'lü yıllarda- kadınlar, çocuklar biz yenildikten sonra tecavüze uğramasın diye bir kaleye kapatıp ateşe verip yakarlar."

Peki, bugün ne yapıyor egemen güçler, erkek egemen iktidarlar? O kadınları güya tacizden, tecavüzden korumak için aynı mantıkla pembe vagonlara, pembe otobüslere, en çok da evlerine kapatıyorlar. Kadını meta olarak gösteren hikâyeleri çocuklarımızın bilinçlerine enjekte eden cinsiyetçi müfredatla en üst düzeyden "Hiç kadın-erkek eşit olur mu? Fıtrata aykırı." deyip eşitsizliği körükleyen söylemlerle maalesef kadınların sorunlarını artırıyorlar.

İki gündür burada ve basında birçok veri konuşuluyor. Biliyoruz ki seneye de 8 Martta, maalesef, kadın-erkek eşitsizliğinde 144 ülke arasında kaçıncı sıraya gerilediğimizi konuşacağız. Ondan sonra, 8 Mart bitince yine bu veriler artmaya devam edecek.

TÜİK verilerine göre 10 kadından 1'i üniversite okuyabiliyor, gerisi okuyamıyor. Kadın istihdam oranı yüzde 28. Yine bu verilere göre 100 kadından 9'u iş bulabiliyor. Eğitime ulaşım, siyasete katılım, ekonomik katılım ve fırsat eşitliğinde resmî verilere göre de sonlardayız. 2017'de 409 kadın, 2018 yılının ilk iki ayında 75 kadın öldürüldü.

Soruyorum size değerli milletvekilleri: Biz, bu tabloda, bu koltuklarda neden oturuyoruz? Biz neden çözüm üretemiyoruz? Bizi engelleyen irade nedir?

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)