| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 20.03.2018 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 533 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 54'üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında konuşmak üzere söz aldım. Bu önergeyle tek hazine kurumlar hesabından belediyeler ve il özel idarelerinin çıkarılmasını istiyoruz aynen İşsizlik Sigortası Fonu gibi.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten belediyeler -Anayasa gereği de bu böyle- mahallî idareler her açıdan özerk olması gereken kurumlar. Bu madde, mahallî idarelerin, belediyelerin ve il özel idarelerinin özerkliğini ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla yerel yönetimlerin bu işin içine dâhil edilmemesi gerekir. Bu sebepten dolayı önergemize destek istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde, bu Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Moody's'in Türkiye notunu düşürmesiyle ilgili raporu yayınlandı biliyorsunuz ve piyasalar bunlardan etkilendi. Hükûmetimizse, özellikle Sayın Maliye Bakanı -burada değil- "Bu hiçbir şey değildir. Yani Moody's böyle kendi kendine karar veriyor." diyor. Zaten Hükûmetin genel bir tutumu var bu konularla ilgili. Bütün uluslararası kuruluşlarla ilgili böyle bir tutumu var, sadece ekonomiyle ilgili değil. İşlerine geldiğinde, kendi lehlerine bir açıklama geldiği zaman çok tutuyorlar, yandaş televizyonlar, gazeteler bunları anlata anlata bitiremiyorlar ama ters bir şey geldiği zaman onlara da "Bütün hepsi Haçlı seferi yapıyor, hepsi bizim aleyhimize çalışıyor." filan diyorlar.
Değerli arkadaşlarım ama iş öyle değil. Şimdi niye öyle olmadığını anlatacağım. Bakınız, Moody's bu raporu verirken açıklaması çok enteresan. Diyor ki: "Kurumların dirençlerinde bir düşüş var. Parasal politikaların etkinliğindeki ilave aşınma ve temel yapısal reformların uygulanmaması, bunların gecikmesi..." Böyle değil mi arkadaşlar? Böyle. "Diğer taraftan başka riskler var, yüksek cari açık, dış borçlanma dolayısıyla kırılganlık var." diyor. Ciddi sıkıntılar var. Şimdi bunları Moody's söyledi, Haçlı seferi filan... Öyle değil ama. Bu işler işliyor. Ama öbür taraftan da ben, bu Moody's ve diğer uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili Hükûmetin yapmış olduğu bu açıklamalardan hareketle, Hazineden sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek'e bir soru sordum nedir bu kuruluşlar, ne işe yarıyorlar diye. Şimdi verdiği cevabı -kısa cevaptır- okuyacağım değerli arkadaşlarım ve Sayın Maliye Bakanının da dikkatine sunuyorum:
"Kredi notu, bir borçlunun borcunu zamanında ve düzenli geri ödeme kapasitesi ile bu konudaki istekliliğini ölçmeye çalışan bir değerlendirme sistemidir. Para piyasaları ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kurumlara, borçlanıcılara, yatırımcılara, tüm aracı ve düzenleyici kurumlara değerlendirmelerinde yardımcı olur." Uzatmamak için kısa kesiyorum. Netice itibarıyla diyor ki: "Borçlanabilmek için bu kredi derecelendirme kuruluşlarının raporlarına ihtiyaç var. Borçlanmak için başvurduğunuz zaman bu raporlardan koyuyorsunuz ve biz de bunlara uyuyoruz. Fitch Ratings ve Moody's'le de anlaşmamız var." "Ne kadar para veriyorsunuz?" diye soruyorum. Diyor ki: "Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla imzalanan sözleşmelerin maliyeti dâhil koşulları yine sözleşme hükümleri gereğince mahremlik taşımaktadır, açıklayamam." Peki, bunları yapıyorsunuz, bu anlaşmaları yapıyorsunuz, o zaman niçin millete yalan söylüyorsunuz? Hadi "yalan söyleme" kelimesi... Niye milletten gerçeği saklıyorsunuz. Ya, bir açık olun, dürüst bir şekilde anlatın. Açık ve dürüst bir şekilde anlattığınız zaman her anlamda, siyasi anlamda da ekonomik anlamda da kredibiliteniz artıyor, size güveniyorlar değerli arkadaşlarım.
Bakınız, niye bize güvenmiyorlar, bu kuruluşlar niçin böyle rapor veriyor, ben size söyleyeyim. Yıllardan beri Merkez Bankası enflasyon hedefini yüzde 5 olarak koyuyor. E, enflasyon oranı kaç değerli arkadaşlar? 11,95; iki haneli. Peki, nasıl güvensinler size? Nasıl kredi notlarınızı artırsınlar? "Ha, bizi ilgilendirmiyor." İlgileniyorsunuz, bu ekonomik sistemin içindesiniz, ret mi ettiniz siz kapitalizmi? Hayır. İşte 2001'de Kemal Derviş'in IMF'yle beraber hazırlamış olduğu programı ret mi ettiniz? Hayır. O zaman açık açık söyleyin, dürüst olun, çıkın millete "Bunlar var, ne yapalım?" filan deyin. Ha, böyle değil. E, böyle değil ama rakamlar ortada.
Dolar kaç lira Cemal kardeşim? Hep sana sataşıyorum. Çık, bunları bir anlat, sen bunları biliyorsun. Ne oldu? 4 liraya doğru gidiyor. Ne işe yarayacak, bizim cebimizde dolar yok ama her şeye yansıyacak ve herkes bundan zarar görecek.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)