GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:75
Tarih:21.03.2018

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 533 sayılı torba yasada, 5627 sayılı Kanun'a ek madde eklenmiş. Bu ekleme, Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği süreç içerisinde tüm elektrik dağıtım şebekelerinin sattığı elektrikle ilgili; satışı yapılmış, yanı sıra satışı yapılan elektrik kurumlarından, bu dağıtım şebekelerinden yeniden devlete, kurumlara nasıl ucuz elektrik alabiliriz, bunu nasıl kanunlaştırabiliriz meselesi bu. Böyle bir şey olabilir mi? Siz yıllar öncesi demek ki çok yüksek kazanç sağlayabilecek dağıtım şebekeleri yarattınız. Bu şebekeleri yaratırken aklınız neredeydi? Bunlara bu koşulları neden koymadınız? Devletin tüm kurum ve kuruluşlarına elektriğin yüksek rayiç fiyattan satılacağını, devletin böyle bir bedel ödeyeceğini neden düşünmediniz? Elektriği özel şirket üretiyor; Türkiye'deki 80 milyon insanın alın teri, göz nuru olan, o savaşlarda elde ettiği topraklardan elde edilen su kaynaklarından elde ediliyor; bunu bilmeniz gerekiyor. Bunu bilmeden yaptınız, bugün de karşımıza yeniden... Devletin tüm kuruluşlarına elektriği nasıl ucuza alabiliriz? Alamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekili arkadaşlarım, bugün burada çok tartışılıyor. Türkiye'de toprağın, arazinin, ağacın, bitkinin sulandığı ve sulama birliklerinin kontrolü elinde tuttuğu, bakım ve onarımını da bunların yaptığı bir yasayı görüşüyoruz. Ben aynen bu olayı şuraya getireceğim, olayı elektrikle bağdaştıracağım. Siz yıllar önce elektrik dağıtım şebekelerini özelleştirdiniz, bugün de sulama birliklerini özelleştireceksiniz; özelleştirdiniz... Bu özelleştirilen sulama birliklerini bu dağıtım şebekeleri alacaktır ve vatandaşımızı, yurttaşımızı, arazisini sulayabilen, bitkisini susuz bırakmayan vatandaşımızı siz yeniden elektriği yüksek fiyatla alabilir duruma getireceksiniz. Bizim bu yasaya evet demememiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlarımız, yıllar önce Kurtuluş Savaşı'yla beraber bu ülkede şeker fabrikalarımız kuruldu. Bu şeker fabrikalarının kurulmasıyla beraber, suyun en ideal olarak kullanıldığı, su veriminin en iyi şekilde elde edildiği şeker pancarı... Şeker pancarı fabrikalarını bir şekilde şu anda özelleştirmek istiyorsunuz. Bu özelleştirme doğru değildir. Bu özelleştirme, ülkemizdeki o gariban çiftçinin, az ölçekli arazisi olan yurttaşımızın geleceğine, göz nuruna, çocuğunun geleceğine, torununun geleceğine, onun kazanımlarına el koymadır.

Gelin, burada bu yasaya da evet demeyelim, bunu yasalaştırmayalım, özelleştirmeyi yaptırmayalım. Devletin, şeker pancarında, yıllardır çiftçi birlikleriyle beraber kooperatifleştiği en iyi oluşumdur ve insanlarımızın bir araya gelip kendi ürettiği ürünü nasıl yönetebildiğinin bir belgesidir şeker pancarı fabrikaları.

Biz buradan diyoruz ki şeker fabrikalarından şeker elde ediyoruz, melas elde ediyoruz -hayvanımızı ve sağlığımızı koruyan- ispirto, etil alkol elde ediyoruz. Buna bağlı olarak şeker fabrikalarını satmak, pancar üreticisini, besiciyi yok saymaktır, tarım üretiminin bitmesi demektir. Şeker demek, toprak demektir. Toprak demek, vatan demektir. Rant uğruna toprağımızı satanlara, fabrikalarımıza el koyanlara, çiftçimizin geleceğini karartanlara, bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekili arkadaşlarımızın buna dur diyeceğine inanıyorum. Ben buradaki dört siyasi parti grubunun tamamının da çiftçiye destekçi olduğunu biliyorum. Ama bir elin bir yerden emir vermesiyle bunu yasalaştırmayalım, buna dur diyelim. (CHP sıralarından alkışlar) Vatanın bu şekilde parçalanmasını durduralım. Bu, uluslararası çeteci emperyalist güçlerin, tekellerin şekeri, toprağımızı ele geçirmesidir.

Saygılar arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)