GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:96
Tarih:08.05.2018

AK PARTİ GRUBU ADINA NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önce hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Sondan başlayalım: "Tabelayla üniversite olur mu?" Neticede Sayın eski Rektörümüzün, Değerli Antalya Milletvekillimizin ifadelerinden yola çıkarak... Eğer bundan altmış bir sene önce burada oturanlar böyle düşünüyor olsalardı ben şimdi sizin karşınızda Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu olarak bulunamayacaktım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Keşke!

NABİ AVCI (Devamla) - Çünkü altmış bir sene önce Orta Doğu Teknik Üniversitesi şurada Kızılay'da, Müdafaa Caddesi'nde üç katlı bir binada kuruldu; yönetim, rektörlük Müdafaa Caddesi'ndeki üç katlı binaydı, derslikler de bu Meclisin bahçesinde kurulan barakalardı. Barakalarda eğitimine başladı ancak altı yedi sene sonra kendi kampüsüne kavuşabildi.

Dolayısıyla göç yolda dizilir mi? Bu bir süreç yönetimidir. Süreç yönetimi diye bir kavram da var.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yönetememektir, yönetememek.

NABİ AVCI (Devamla) - Dolayısıyla göç, evet, yolda da dizilir veya düzülür, yolda da toparlanır, kendi kendini revize eder, reforme eder, elden geçirir, yanlışlarını düzeltir. Burada da yanlışlar olur, mutlaka olur, bu kadar kapsamlı düzenlemelerde mutlaka yanlışlar, farklı bağlantılar olabilir. Bunlar da zaman içerisinde düzeltilir.

Şimdi, çok atıfta bulunulan Anadolu Üniversitesiyle -benim de on sekiz sene hocalık yaptığım- ilgili size kısa bir bilgi arz etmek istiyorum. Anadolu Üniversitesi bir tabela olarak 1973 yılında kuruldu. Kâğıt üzerinde bir fen fakültesi -ama hiç organizasyonu olmayan- bir de Hacettepe'de eğitim gören tıp fakültesi. Yani bir tıp fakültesi var ama öğrencileri Hacettepe'de eğitim görüyorlar. Daha sonra 1982 yılındaki YÖK düzenlemeleri çerçevesinde Eskişehir'deki Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi, Eğitim Enstitüsü gibi farklı birimlere bağlı, farklı kurumlar bir araya getirilerek, ayrıca Hacettepe'de eğitim gören öğrenciler de buraya alınarak Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi kuruldu. Kötü mü oldu? Hayır, çok iyi oldu, güzel bir üniversite oldu. O güzel üniversiteden daha sonra Afyon'da Kocatepe Üniversitesi doğdu, Anadolu Üniversitesinden Kocatepe Üniversitesi doğdu. Yetmedi, daha sonra Anadolu Üniversitesinden Kütahya'da Dumlupınar Üniversitesi doğdu. Yani sizin deyiminizle bölündü, Afyon'da bir üniversite oldu; bölündü, Kütahya'da bir üniversite oldu; bölündü, Bilecik'te Şeyh Edebali Üniversitesi oldu, onu da birlikte yaptık. Diyeceksiniz ki: Bunlar farklı illerde, oralarda mayalanmış olan, daha önce kurulmuş olan yüksekokullar üzerinden mayalandırılmış üniversitelerdi, proto üniversitelerdi sonra üniversite oldu. Eskişehir'de, Eskişehir'in merkezinde yine Anadolu Üniversitesi bölünerek -sizin deyiminizle- Osmangazi Üniversitesi diye bir üniversite kuruldu. İki tane üniversitesi var Eskişehir'in, ikisi de Anadolu Üniversitesinden türedi ve ikisi de gayet güzel.

Şimdi, Eskişehir'i çok yakından bilen arkadaşlarım var. Şehrin iki ucunda iki ayrı kampüsümüz var: Bir tanesi Yunus Emre kampüsü, bir tanesi İki Eylül kampüsü; bunlar şehrin iki ucunda ve senelerden beri Eskişehir'de hem Eskişehirliler yani normal vatandaşlardan hem de akademik çevrelerden üniversitede bu İki Eylül kampüsünün ayrı bir üniversite olması konusunda ciddi bir talep vardı ve hatta adı bile "İki Eylül üniversitesi olsun." deniyordu. Biz bu talebi de göz önüne alarak dedik ki: Eskişehir'in altyapısı, gelişmişlik düzeyi bir teknik üniversiteyi gerektiriyor. Bakın, şimdi size gerekçeyi okuyayım, çok kısaca bir gerekçe okuyacağım: "Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasına girmeyi başaran ve önemli istihdam yaratan firmalarıyla Eskişehir uçak motoru, lokomotif imalatı gibi ürünlerde de bütün ülke pazarının tamamını elinde bulundurmaktadır. Teknoloji ve yeni üretim olanaklarıyla Türkiye'nin ihracatı en parlak illeri arasına girmeyi başaran Eskişehir, AR-GE konusunda da ülkemizin önde gelen sanayi illerinden biri olma özelliğine sahiptir. Eskişehir konumu, sahip olduğu endüstriyel uygulama potansiyeli, araştırmacılara ve akademisyenlere sunduğu olanaklarla önümüzdeki yıllarda nitelikli ve donanımlı bilim insanları ve araştırmacılar için bir cazibe merkezi olmaya aday kentlerimizin başında gelmektedir. Şehirde kurulacak yeni üniversite -üçüncü üniversite- bölgenin olduğu kadar ülkemizin de sosyal, ekonomik, kültürel hayatına katkılar yapacaktır. Eskişehir yeni kurulacak üniversite öğrencilerinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek fiziki altyapı ve birikime sahiptir." Buna itiraz edilebilir mi? Etmiyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çünkü altyapıyı CHP'li Yılmaz Büyükerşen yapıyor, o yüzden her türlü altyapımız tamam, sıkıntı yok.

NABİ AVCI (Devamla) - Her kimin ne katkısı olduysa Allah razı olsun ama böyle bir altyapı var.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Âmin.

NABİ AVCI (Devamla) - Şimdi size bu okuduğum gerekçe de 3 Haziran 2016 tarihinde sizin gruptan verilen Eskişehir'de bir üçüncü üniversite kurulması teklifinin genel gerekçesi: "Eskişehir Ekonomi ve Yüksek Teknoloji..."

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yeni bir üniversite, yeni bir...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teklifimizin arkasındayız.

NABİ AVCI (Devamla) - Yeni üniversite mi? Hayır. "Eskişehir Ekonomi ve Yüksek Teknoloji Üniversitesi. Rektörlüğe bağlı olarak kurulan Mühendislik Fakültesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri..." Nereden alacaksınız havacılığı? Orada var zaten bir tane, o kampüste, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi. Ne yaptınız şimdi? Böldünüz. Biz bu teklife karşı olduğumuz için değil, yetersiz bulduğumuz için... Bu, iki fakülteyle, üç fakülteyle kurmaya çalışıyordu, şimdi daha kapsamlı, daha iyi düşünülmüş, Eskişehir'in taleplerine uygun bir düzenleme yapılıyor.

Bakın, önümde 8 Temmuz 1967 tarihli Hacettepe Üniversitesinin Kuruluş Kanunu'nun da yer aldığı Resmî Gazete var. Bu Hacettepenin kuruluş tartışmalarını hem başka kaynaklardan ama özellikle rahmetli Doğramacı'dan okuduğunuz zaman görüyorsunuz ki şu tartışmalar hiç yeni değil, hiçbir yeni argüman yok. O kadar ki o dönemde Ankara Üniversitesi bölünüyor, 2 tane tıp fakültesi var, bir tanesi Hacettepe Tıp Fakültesi olarak ayrı bir üniversite olmak istiyor Doğramacı'nın önderliğinde. Ankara Üniversitesi hocaları Anayasa Mahkemesine müracaat ediyorlar, bu üniversitenin kurulmasını engellemek için, başarılı olamıyorlar; İstanbul Üniversitesi hocaları, ne alakaysa, onlar mahkemeye gidiyorlar, o da olmuyor; Üniversitelerarası Kurul mahkemeye gidiyor ve bütün bu kavga gürültü arasında Türkiye, Hacettepe Üniversitesi gibi güzel bir üniversiteye kavuşuyor.

Dolayısıyla ben, tamam, birtakım bağlantılar konusunda... Bundan dört yıl önce, İstanbul Teknik Üniversitesinin yeni ders yılı açılışında, açılış dersi için beni davet ettiler Millî Eğitim Bakanı olarak, orada da söyledim. Açılış dersinden önce küçük bir orkestra, küçük bir dinleti, küçük bir konser verdi. Hikâye şu: Bu 1982'de Doğramacı'nın yönetimindeki YÖK üniversiteleri yeniden düzenlerken biz de genç bir asistan olarak Anadolu Üniversitesinde, işte bölünecek, Osmangazi Üniversitesi olacak diye de biraz muhalif duruyoruz. O günlerde "Gırgır" dergisinde bir karikatür -Muhlis Bey ve Yavlum Mithat'ı hatırlayacaksınız- Doğramacı bir kürsünün başında konuşuyor, telefon ediyor, karşı tarafa diyor ki: "Türk Musikisi Konservatuvarını alın, İstanbul Teknik Üniversitesine bağlayın." Muhlis de masanın altında yukarıya laf yetiştiriyor "Aman ne akıllar, ne akıllar!" diye. Şimdi, roller zaman zaman değişebiliyor, evet böyle akıllar oluyor ama, ben orada da söyledim, İstanbul Teknik Üniversitesinde de söyledim, vallahi fena olmamış, biz o zaman Muhlis'ten yanaydık, Muhlis'i haklı buluyorduk ama o konseri veren gençleri görünce İstanbul Teknik Üniversitesinin Türk Musikisi Konservatuvarına ne büyük katkılar yaptığını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Başkanım beş dakika daha uzatın.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

NABİ AVCI (Devamla) - ...görünce dedim ki Muhlis Bey tamam ama Doğramacı haklıymış, Allah gani gani rahmet eylesin.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Üniversiteleri niye bölüyorsunuz?

NABİ AVCI (Devamla) - Ortadoğu Teknik Üniversitesinin kurulmasında kuruluş raporunu hazırlayan rahmetli Tevfik İleri'ye Allah gani gani rahmet eylesin, Celal Yardımcı'ya, Millî Eğitim Bakanına rahmet eylesin, Adnan Menderes'e rahmet eylesin, İhsan Doğramacıya da Allah rahmet eylesin.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Üniversiteleri neden böldüğünüzün dışında bir sürü şey söylediniz.

NABİ AVCI (Devamla) - Eskişehir'e birinci üniversiteyi, ikinci üniversiteyi, üçüncü üniversiteyi kazandıranlardan da Allah razı olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)