| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 16.05.2018 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önce bir soru sorarak başlamak istiyorum: Bulmaca çözüyor musunuz? Eminim herkes bulmaca çözmüştür. Bulmacalarda şöyle bir şey vardır: "Karşılıksız yapılan yardım." Hemen ben cevabı vereyim, adı "iyilik"tir. Yani birisine yardım ediyorsunuz, iyilik yaptığınızı düşünüyorsanız bunun karşılıksız olması lazım. Ama çıkar amaçlı yardım ediyorsanız, ettiğiniz yardım karşılığı bir şey istiyorsanız onun adı "iyilik" olmaz.
Şimdi, ben daha önce akademisyendim, derslerde anlatırdım, tarım politikasında; çiftçiye karşılıksız yapılan yardımın adı nedir? "Destekleme"dir. Neden destek verirsiniz çiftçiye? Üretim yapsın diye, zor durumda kalmasın diye. Doğa koşullarına bağlıdır tarım, bir açık hava fabrikasıdır; dolu yağabilir, yağmur yağabilir. Yağmurun yağmasını istersiniz ama çok yağdığı zaman "Eyvah, çok yağdı, sel olabilir." dersiniz. "Sıcak olsun." istersiniz, çok sıcak olduğu zaman "Kuraklık oldu." dersiniz; o zaman da destek şarttır. Niye çiftçinin cebine para koyuyorsunuz? İşte, piyasa koşullarına terk ettiğiniz çiftçiyi destekleyerek piyasa koşullarından etkilenmesini önlemek istiyorsunuz.
Şimdi, siz bulmacaları tersine çevirdiniz. Ne yapıyorsunuz? Kötülük yapıyorsunuz. Bulmacalarda bile çıkan karşılıksız yardımı yapmıyorsunuz ama yardım yaptığınız birileri var. Kim? Elektrik dağıtım şirketleri. Siz, elektrik şirketlerinin neredeyse tamamını özelleştirdiniz. Uyguladığınız tarım politikalarından dolayı çiftçiler borçlarını ödeyemediği için, elektrik şirketleriniz size diyorlar ki: "Ya, bu çiftçiden biz para alamıyoruz." Size şunu diyemiyorlar: "Yıllardır çiftçiyi borçlandırdınız, girdi fiyatlarına sürekli zam yapıyorsunuz ama biraz da buğday fiyatını artırın, biraz da süt fiyatını artırın." Yani siz tarımı hiç iyi yönetemiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? İşin kolayına kaçıyorsunuz. İşte, 5'inci maddede işin kolaylığı var. Çiftçiye yapacağınız iyiliği yapmıyorsunuz, yapacağınız destekten kesiyorsunuz. Kime veriyorsunuz? Elektrik dağıtım şirketlerine veriyorsunuz. Bu yanlış. Ne için yapıyorsunuz? Birkaç avuç dolar için. Her yere saldırıyorsunuz ya, doların ateşini düşüremiyorsunuz. Şimdi, geldi sıra buradaki bu mantıksızlığa. Lütfen, bunu yapmayın.
Peki, çiftçi tarımda neden elektrik kullanıyor? Verim olsun diye. Sulu tarım yapıyor, sulamayla verim artıyor, dolayısıyla bunun için suya ihtiyacı var. Ama siz yıllardır gübre fiyatlarını artırıyorsunuz, mazot fiyatlarını artırıyorsunuz. Bakın, bugün çiftçinin kullandığı 1 litre mazot 5 lira 75 kuruş oldu. Siz iktidara geldiğinizi de söylemiyorum, bundan on yıl önce 1,5 liraydı, şimdi 5 lira 75 kuruş. Buğday fiyatı on sene önce kaç paraydı? Kilo başına 50 kuruştu, şu an -işte, iki gün önce açıklandı- ton başına 1.050 lira. Ama siz ne yapıyorsunuz? Yine, bayramın 3'üncü gününde olduğu gibi, gümrük vergilerini sıfırlıyorsunuz ve ucuz buğdayla Türk çiftçisinin rekabet etmesini istiyorsunuz; bunlar yanlış.
Siz, çiftçinin üretmemesi için inanın elinizden geleni yapıyorsunuz. Destek vermiyorsunuz, çiftçiyi borçlandırıyorsunuz, girdileri arttırıyorsunuz. Az önce söyledim, gübrenin tonu 1.500 lira olmuş. Tarımı yönetemiyorsunuz, şimdi de tarımı yönetemediğinizi artık itiraf ediyorsunuz, çiftçinin desteklerine göz diktiniz. Elektrik parasını alamıyorsunuz çiftçiden. Niye? E, çiftçide para kalmıyor ki. On yıldan beri aynı fiyatlarla ürün satan insanlar, on yıl önce mazota, gübreye ödediklerinden daha fazla, daha yüksek bedeller ödüyorlarsa, sürekli borçlanıyorlarsa nasıl çevirecekler çarklarını? Siz başka bir şey yapmak istiyorsunuz; çiftçiyi devre dışı bırakmak istiyorsunuz, onun topraklarını başkalarının almasını, böylelikle büyük çiftliklerin olmasını istiyorsunuz; bunu yapıyorsunuz.
Bakın, az önce Sayın Hamzaçebi söyledi, üç aydan beri dolardaki artışın dış borç stokuna etkisi 288 milyar lira. Yani bunun tamamını çiftçiye verseydiniz tam 20 kat fazla para vermiş olacaktınız çiftçiye ki Türkiye ne et ithal ederdi ne buğday ithal ederdi, hiçbir şey ithal etmezdi; Türkiye'de istihdam olurdu, insanlar işsiz kalmazdı, yüzde 10'ları aşan işsizlik oranı düşerdi. Ama siz bunları yapmadığınız gibi, sürekli çiftçinin ensesine biniyorsunuz, ona iyilik yapmıyorsunuz, kötülük yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım son bir toparlayayım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Gaytancıoğlu.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) - Son sözüm de Bakanadır, Bakanın bugünkü açıklamasını doğru buluyorum ama eleştireceğim tabii ki. İsrail'den tarımsal ürünlerin ihracatını durdurmuşuz yani İsrail'e mal satmıyoruz. İyi, güzel ama samimi değilsiniz. Sıkıysa, yapabiliyorsanız ithalat yapmayın. Hadi bakalım! Tohum ithalatı yapmayın, alet makine ithalatı yapmayın, sulama malzemelerinin ithalatını yapmayın. (CHP sıralarından alkışlar) Öyle, üç kuruşluk ihracatı durdurmakla adam olunmaz. Sıkıysa tohum ithalatını durdurun, ithalat yapmayın, o zaman ben de sizin adam olduğunuzu öğreneyim.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Tohum ithal etmiyoruz, nereden çıkarıyorsunuz?
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) - Oradan da laf atmayın, daha fazlasını söylerim.
Evet, son olarak şunu söylüyorum: Çiftçinin cebinden artık şu elinizi çekin, çiftçiyi borçlandırmayı bırakın; cebine nasıl para koyabilirim diye düşünün, biz de size destek verelim, size iyilik yapalım. (CHP sıralarından alkışlar)