| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.07.2018 |
HDP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Seçim güvenliğinin şaibeli olduğunu, tartışmalı olduğunu düşünerek verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Fakat buraya geçmeden önce affınıza sığınarak gündem dışı kısa bir iki cümle söz etmek isterim. Erzurum Kongresi'ne dair grupların çoğu söz aldı, konuştular. Ben şunu söylemek isterim: Erzurum Kongresi'nin neden Erzurum'da yapıldığının araştırılması gerekiyor. Oradaki delegasyonun Kürtlerden de oluştuğunun, kendi ana dilleri ve kıyafetleriyle orada yer aldıklarının altını çizmek isterim; bunun üstünün çizilmemesi gerekiyor.
Şimdi onu anarken bu Mecliste "Kürt" lafı ettiğimiz için bazı oturumlardan menedildiğimizi biliyorsunuz, kimi arkadaşlarınız da oy verdiler burada ve para cezasına da çarptırıldığımızı biliyoruz.
Seçime dair ise arkadaşlar, yani genel olarak seçim kararının son gününe kadar Hükûmet üyelerinin "Yapılmayacak." beyanlarına rağmen bir baskın seçimle karşılaştık. Seçim Kanunu'nun 25 Nisan 2018'de değiştirilmesi, seçim takviminin ilanından sonra Seçim Kanunu'nda değişikliğe gidilmesi ve seçim takviminin doksan günden elli beş güne indirilmesi biraz tartışmalı bir durum. Seçim yasalarının bir yıl sonra uygulanmasının, ittifak yasasının bu seçimde uygulanmasıyla Anayasa ilkesinin ihlal edildiğini düşünüyoruz. Sandık başkanının sadece kamu çalışanlarından oluşmasının YSK tarafından belirlenmesini, yine muhalif sendikalardan hiçbir görevlinin görev talebinin kabul edilmemesini ve o süreçten önce de, çok daha öncesinden de yoğun ihraçların yaşandığını hesapladığımızda bu "Acaba kamu görevlilerinin çoğu AKP tarafından mı belirlendi?" şüphesini yaratmaktadır. Sandıkların birleştirilmesi, taşınması durumunu ele aldığımızda, bunun partimiz HDP'nin ağırlıklı oy aldığı bölgelerden en az 200 bin seçmeni doğrudan etkilediği görüldü.
Yine, aynı apartmanda oturan insanların başka sandıklara taşınmasının mantığı hiçbir zaman izah edilemedi.
Yine, İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlarının bu dönemde görev alması, devletin tüm imkân ve olanaklarının AKP lehine kullandırıldığı şüphesini de yaratmaktadır.
Yine, Cumhurbaşkanı adayımızın hukuksuzca şu an tutuklu olma durumunun adaylık sürecinde de devam etmesi eşit, adil bir seçime gölge düşürmüştür.
Hepimiz biliyoruz, seçimler OHAL rejimi altında yapıldı. Seçim dönemi boyunca 114 saldırı oldu, 400 kişi gözaltına alındı, 18 kişi tutuklandı. Sandığa aynı zamanda da, biliyorsunuz, Suruç ilçemizde kan bulaştı.
Seçimde en büyük skandal olarak belirteceğimiz, "142 belgesi"yle oy kullanma durumudur. Bu belgeyle kaç kişinin oy kullandığını hâlâ bilmiyoruz, partilere böyle bir bilgi verilmedi. Yine, mesela Hozat ilçesinde, Hozat'a bağlı Bilekli köyünde 9 seçmenin olduğu sandıkta 85 "142 belgesi"yle oy kullanılmış; bunlar kimdir? Yine, Gevaş'ın Anaköy Mahallesi'nde 201 seçmenin olduğu bir sandıkta 76 "142" dediğimiz belgeyle oy kullanan insan vardır. Şimdi, bunlar kimdir? Seçim süreci boyunca mı görevlendirdiniz, seçim sonuçlarını değiştirmek için mi görevlendirildi, her daim mi orada görevliler? Neredeyse seçmen başına çok çok fazla düşen bir oranla oradaki insanlar ne görevler yapmaktadır? Bu da şaibe doğurmuştur.
Müşahitler tehdit altına alındı. Yine, AGİT'in, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin, İnsan Hakları Derneğinin, Eşit Haklar İçin İzleme Derneğinin seçimleri izleme talepleri engellenmiştir.
Seçim sabahı kaç zarf ve pusulanın gönderildiğini, kaç zarf ve pusulanın kullanıldığını, geriye kalanların ne yapıldığını hâlâ bilmiyoruz. Sandık sonuç tutanaklarında doldurulması zorunlu olan birçok alanın boş bırakıldığını, bazı tutanakların mühürsüz olduğunu, bazılarının da imzasız olarak sisteme girdiğini biliyoruz. En önemlisi de tüm bu usulsüzlüklerin, haksızlıkların, ihlallerin YSK tarafından kabul görülmesi şaşırtıcıdır. Tüm bu şaibeli durumu göz önüne aldığımızda, bu seçimi ne "Adam kazandı." diyerek geçiştirebiliriz ne de "Oldu, bitti; sonuca katlanın." diyerek geçiştirebiliriz. Mutlaka Meclisin bir araştırma önergesiyle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Devamla) - Bağlıyorum bir cümleyle.
BAŞKAN - Sayın Kurtulan, tamamlayalım lütfen.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Mutlaka bir araştırma komisyonuyla bu sonucun açıklığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyor, tüm milletvekillerinin bu araştırma önergesi teklifimize destek vermelerini diliyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)