| Konu: | Seçim sürecinde Şanlıurfa'da yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 24.07.2018 |
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, devlet vatandaşın can ve mal güvenliğinden birinci derecede sorumludur. Eğer bu sorumluluk zamanında yerine getirilmezse devlet ile vatandaş, devlet ile toplum arasındaki ahenk ve o birliktelik temelden, esastan zedelenir. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki bunun temelini, bunun belkemiğini adalet oluşturur. Adalet ise eşitliktir. Eğer devlet vatandaşına karşı eşit davranmazsa o zaman tarafgirlik olur ki bir daha siz o toplumu -sadece vatandaşı değil- bile yanınızda bulmak, onun desteğini almak, onun güvenini kazanma konusunda çok büyük bir mesai harcamak durumunda kalırsınız.
Ben sizlere şahit olduğum üç günlük Suruç'taki olayı özetlemek istiyorum, takdir sizlerindir: Bakınız, bundan kırk gün önce, bayramdan bir gün önce Suruç'ta esnaf ziyareti esnasında bizzat esnafın dükkânının içinde ve önünde bir olay yaşandı ve orada yaralılar oldu. Sonuçta 4 canın kaybına mal oldu ama ilginç olana lütfen dikkat buyurun. Yaralılar hastaneye götürülürken, hastaneye taşınırken 2 çocuğunu kaybetmiş baba orada olmamasına rağmen, olayı duyar duymaz hastaneye gidiyor ve sonra da hastanede bir linç olayı gerçekleşiyor. Oraya yaralı olarak götürülenlere baba Hacı Esvet -merhum- ayağıyla hastaneye giderken -orada cenazeleri- linç sonucunda o insanlar orada öldürülüyor.
Bakınız, ben burada açıkça bu kürsüden ifade ediyorum: O olayın hemen akabinde Urfa'daki devletin bütün erkânı, olay esnasında olmasa da -o delillerin karartılması- yaralıların hastaneye götürülmesi, hastanede yaralıların tevzisiyle ilgili devletin bütün erkânı oradaydı; mülki amirler, siyasi erkân, askerî erkân ve devlet olarak, aygıt olarak temsil eden, onu temsil eden herkes orada hastanedeydi ve o esnada veya o zaman dilimi içerisinde karartmalar oldu.
Bunu hemen geçiyorum, bakınız, ertesi gün 3 cenaze teşyi edildi; bir tanesi Yıldız ailesine ait, diğeri de "Hacı Esvet" dediğimiz merhumun 2 çocuğu. Bir tarafta devlet var, devlet bütün ihtişamıyla bir cenazeye katılıyor, diğer tarafta da biz o 2 genci defnedemiyoruz. Polis, mezarlığı abluka altına almış, gazla, suyla, iştirak edenlere müdahale etti. Cenazenin defin işleminde din görevlileri bile tehditten, baskıdan dolayı görevlerini yapmadılar, bizzat kendim orada bu görevin icrasını temin ettim. Zaman kısa olduğu için hemen bitiriyorum. Ertesi gün, şimdiki Meclis Başkanımız, dünün Başbakanı erkânıyla, bütün heyetiyle bir taziyeye katıldı ama diğer 2 cenazenin, aynı gün babanın da cenazesi gelmişti, o 3 insanın cenazesine dönüp bakmadı devlet. Peki, burada devlet eğer...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - ...vatandaşı arasında bu ayrımı yapıyorsa o zaman çıkıp birilerinin bunun hesabını vermesi gerekiyor.
Ben adalet dağıtıcılarına buradan sesleniyorum: Kırk gündür bu olayın failleriyle ilgili ne yaptınız? Acaba içeride tuttuğunuz, göz altına aldığınız, sorguladığınız bir tek insan var mıdır? Ya, eğer 3 insan ölüyorsa, bir baba ve 2 evladı ölüyorsa gündüz gözüyle ve hâlen devlet bu görevini yapmamışsa o zaman bu ülkede, biz, daha çok adaleti arayacağız. Adalet bizim omurgamızdır. Suruç'ta bu omurga kırılmıştır. Bir an önce adalet dağıtıcılarının görevini yapmasını buradan istirham ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.