| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 24.07.2018 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı'nı kutluyorum. Demokrasilerde basının sahip olduğu değer ve üstlenmiş olduğu sorumluluğun kıymeti malumdur. Toplumun kendi imkânlarıyla yaşananlardan haberdar olmasının mümkün olmadığı koşullarda, özellikle bilgi çağında olduğumuz zaman diliminde eşsiz bir anlam taşımaktadır.
Hiç şüphe yok ki Türk basınının, başta Millî Mücadele döneminde olmak üzere ülkemize sağlamış olduğu katkı ve önem büyüktür. Devletimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi "Basın, milletin müşterek sesidir." Öyle de olmalı ve öyle de kalmalıdır. İzmir'in işgali sırasında millî direnişin ateşini yakan Hasan Tahsin gibi kahraman vatan evlatları Türk basınının yol başçılarıdır. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve Hüseyin Nihal Atsız gibi kalemini yalnızca hürriyet ve istiklal sevdasına adamış, böylelikle de nazarımızda devleşmiş isimler bugün dahi örnek alınan, örnek gösterilen şahsiyetlerdendir. Günümüz koşullarında ise her alanda var olan sorunların artması, teknolojinin gelişmesiyle sosyal medya gibi bir alanın gündemimize taşınması, basın camiasının elektronik gazeteciliğe geçiş koşulları altında derin bir arayış içerisine girmesi ve daha önemlisi, basının ülkelere karşı yürütülen faaliyetlerde araç olarak kullanılması çabaları ortadadır. Bu noktada, eminim, kesin ve keskin bir ayrım yapma gerekliliğinin herkes farkındadır. Medya ve basın üzerindeki baskıların var olmamasıyla beraber, haber alma özgürlüğünün engellenmemesinin önemi elbette büyüktür. Ancak, basın faaliyetlerinde yapılan her türlü çalışmanın, Türkiye'nin millî birlik ve bütünlüğüne, cumhuriyetin temel ilkelerine, millî güvenliğe ve kamu düzenine zarar vermeyecek bir anlayışta olması da elzemdir. Aksi takdirde, doğru ve yanlış arasındaki ayrım kalkacak, milletin menfaatini savunan ile milletin karşısında duran arasındaki farklılık, Allah korusun, yozlaşabilecektir, bunun da Türkiye'ye zararı büyük olacaktır. Bu şartlarda ölçümüz, hukukun üstünlüğüne bağlı kalmak olmalıdır. Basın etiği suni olarak oluşturulmaya çalışılan algının değil, gerçekliğin peşinden koşan, emeğini kimsenin tasarrufuna değil, kendi gayret ve inancına bağlayan, vicdani sorumluluğunu yerine getirmiş bir çizgide seyretmelidir. Milletimizi bir arada tutan, beraber yaşama irademizi her yönüyle ortaya koyan ve demokratik olgunluğu esas kabul eden bir anlayışla basın faaliyetlerini değerlendirmek herkes açısından temel yaklaşım olmalıdır. Diğer yandan, sadece ülke genelinde değil, yerel seviyede de faaliyet gösteren basın kuruluşlarının ve mensuplarının da imkânsızlıklardan doğan büyük sıkıntıları olduğunu ifade etmek gerekir.
Bu vesileyle görevi başındayken hayatını kaybeden başta Yusufiyeli Cengiz Akyıldız olmak üzere, ülkesi ve milleti için mücadele etmiş olan tüm basın çalışanlarımıza Yüce Allah'tan rahmet diliyorum.
Son olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlık vesikası hukuki senet ve zırhı olan Lozan Barış Anlaşması'nın 95'inci yılını da kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.