| Konu: | Askerlik Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 25.07.2018 |
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27'nci Yasama Dönemimizin birinci yasama yılında görüşmekte olduğumuz 2 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, bu söz konusu kanun teklifinin üzerinde söz aldığım bölüm içerisinde, bir torba yasa olarak değerlendirdiğimizde, özellikle askerlik ve bedelli askerlikle ilgili konuların bir kısmının yer aldığı ve sağlık turizmine yönelik sağlık kuruluşları arasında iş birliğini içeren ve sağlık çalışanlarının, özellikle tabip ve diş tabiplerinin maaşlarının ve emekli maaşlarının iyileştirilmesi konusu, ek ödeme, döner sermaye konusu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin pilot açığıyla birlikte, son olarak, Kanal İstanbul'u içeren bazı maddeler söz konusu.
Konuşmama şu önermeyle başlamak istiyorum: Gerçekten bugün bu ülkede her şey yamalı bohça gibi gidiyor. Yürütmenin getirdiği kanunlar, teklifler, tasarılar, geçmişteki tasarılar, artık olmayan tasarılar ve artık, şimdi de, kanun teklifleriyle milletvekili arkadaşlarımızın getirmeye başladığı ve daha da önümüzdeki süreçte getireceği her şey. Şunu diyebiliriz aslında, bu Yüce Meclisin aslında çok da onurunu zedelememek adına söylemekten de kaçınıyorum ama: Bir tiyatro mu oynuyoruz biz? Bakın, ne demek istediğimi şu vurguyla daha iyi anlayacaksınız: Mesela komisyona teklif getiriliyor. Nasıl getiriliyor? İki milletvekili arkadaşımız bu bahsettiğim konuların dışında daha birçok konuyu bir torba yasa gibi herhâlde oturmuşlar, düşünmüşler, kafa kafaya vermişler, "Biz şu, şu, şu, şu kanunlarda şu değişiklikleri yapsak iyi olur." demişler, teklifi getirmişler, belki görüşmüşler çeşitli kurum, kuruluşlarla; olabilir, bilemiyoruz. Yani yürütmeyle hiç ilgisi yok, yürütmenin getirdiği bir teklif değil, kanun tasarısı değil. Yürütme artık Meclis çatısı altında çalışmıyor, dışarıda. Tam bir kuvvetler ayrılığı var, değil mi? Ne güzel. Ne alakası var? Kendimizi kandırıyoruz değerli arkadaşlar, kendimizi kandırıyoruz. Az önce soru-cevap bölümünde soru yöneltti arkadaşlarımız. Hatta buradan bir AK PARTİ'li hanım arkadaşımız da soru yöneltti, yanıtını aldı mı merak ediyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Alacaktı ama vakit yetmedi.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Alabildiniz mi ya da yanıtını kimden almayı bekliyorsunuz? Kimden almayı bekliyorsunuz değerli arkadaşlar? Soruyu yönelttiğimiz ve sorulara muhatap olarak kendini gören Komisyon Başkanımız bu sorulara yanıt veriyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Yanıt vermeye çabalıyor, onun görevi değil, Komisyon Başkanı; yürütme adına yürütmenin yaptığı iş ve işlemlerden sorumlu da değil, böyle bir yetkisi de yok. Arkasında bir grup devletimizin bürokratı, komutanlarımız, sorumlular -hepsini saygıyla buradan selamlıyorum da- kimin arkasına oturuyorlar? Komisyon Başkanının. Neden? Komisyon Başkanı bu soruların muhatabı olmadığına göre ona destek, hizmet ve görüş bildirmek üzere mi oradalar?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Komisyonu niye küçümsüyorsun, Komisyon Başkanını?
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kimseyi küçümsemiyorum. Siz...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Meclisi küçümsüyorsun sen, Meclisi küçümsüyorsun.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Ben burada bir sistemden bahsediyorum. Komisyon Başkanımızı asla küçümsemedim, sözümün hiçbir noktasında...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hayır, biz öyle anladık ama küçümsüyorsun Komisyonu.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sataşmadan söz almayacağım zaten, rahat ol.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen, hatibin sözünü kesmeyelim.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Hayır, hayır, bakın, değerli arkadaşlar, bir işi yaparken iyi yapalım, doğru yapalım, güzel yapalım, yaptığımız işin yani yasamanın kalitesi üst düzeyde olsun yani yürütmenin olmadığı ve muhatabın olmadığı bir yerde yürütmeye sorulan sorulara Komisyon Başkanı arkadaşımızın yanıt verme çabasını, gayretini saygıyla karşılıyorum ama görevi, yetkisi değil; demek istediğim budur. Onun için bunu...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yasayla ilgili soru sormak lazım bunun için.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Şimdi, kanun teklifi veren arkadaş aslında sorulan sorulara yanıt vermesi gereken ve bu soruları ve kanunu hazırlarken bunlarla ilgili görüş aldığı uzmanları arkasında, yanında bulundurup gelen sorulara yanıt vermek için onlarla görüşmesi... Yani, yasama... Böyle olmaz bu değerli arkadaşlar.
Şimdi, bakın, torba yasa... İki tane torba yasa geldi Komisyona; biri kaç maddeydi hatırlamıyorum şimdi, madde sayısı önümde. Biri şurada, diğeri burada. Biri Plan ve Bütçe dışında Millî Savunmaya tali Komisyon olarak gönderilmiş. Millî Savunma Komisyonu toplandı mı? Hayır. Plan ve Bütçeye geldi. Plan ve Bütçeye gelen diğeri burada. Bu gelen diğer kanun tasarısının, son iki gün içerisinde, e-maille Sayın Başkan tarafından hafta sonu bize iletilen tasarının toplam 8 maddesi var; 7'si şuradaki ilk gelen teklifin maddeleriyle noktası virgülüne varıncaya kadar bire bir, hatta yazı stiline, "bold"una, vesairesine falan varıncaya kadar aynı iki torba yasa. Birini Sayın Mehmet Muş ve Sayın Osman Aşkın Bak teklif etmişler, diğerini Sayın Hasan Turan.
Bilmiyorum, Sayın Hasan Turan burada mı? Burada yok, teklif veren arkadaşımız burada değil.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Az önce buradaydı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Burada, burada.
ERKAN AYDIN (Bursa) - Başka teklif hazırlıyormuş(!)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Bu 8 maddelik ikinci teklifin içerisinde sadece Kanal İstanbul maddesi var diğerinin içinde olmayan. Peki, buradan neyi anlıyoruz? "Kanal İstanbul'la ilgili teklif ayrı bir teklif ve ayrı, ilgili komisyonlara gitmesin, Plan ve Bütçeden geçsin. İdare edelim, onu da aradan çıkaralım." Bu doğru değil değerli arkadaşlar; bu yasama faaliyeti bir tiyatroya dönüşüyor böyle olunca. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, sürenin de büyük bir kısmında -ama çok önemli gördüğüm için- bunu vurguladım, yoksa bölüm üzerine görüşlerimi de kısaca vurgulayacağım.
Yani, yasamanın yürütmenin vesayeti altına girdiği... Daha biz Komisyonda görüşüyoruz, daha 1'inci madde Komisyonda görüşme hâlinde, onaylanmış yani Komisyondan da çıkmış değil; Sayın Mahir Ünal, AK PARTİ'nin MYK sözcülüğünü yapan arkadaşımız basın huzurunda bütün kanunla ilgili "Şöyle uygulanacak, böyle uygulanacak." sanki bu kanun teklifi yasalaşmış gibi kesin hükümlerle açıklama yapıyor. Bu ne demektir? Sayın Cumhurbaşkanı, yasamanın nasıl yürütmenin vesayeti altına girdiğini gösteren çok somut bir örnektir. Burada biz daha görüşmemişiz. "Bu böyle olacak, şu şöyle olacak. Buradan asla vazgeçmeyeceğiz. Yirmi bir gün olacak. Bilmem şu olacak, bu olacak." Bu da doğru değil değerli arkadaşlar.
Bütçe: Bakın, bütçeyi ilgilendiren bir sürü konu var. Soruyoruz: "Bütçe etki analizi yapılmış mıdır?" Yani bu askerlikle ilgili, sağlık çalışanlarıyla ilgili ki sağlık çalışanlarıyla ilgili ne yazık ki ne eczacı ne veteriner hekim ne diğer sağlık çalışanları, teknikerleri, teknisyenleri vesaire ne çevre sağlığı konusundaki çalışanlar dâhil... Bakın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun sağlık hizmetleri sınıfına giren personelin içerisinde "Sağlık hizmetlerinde (Hayvan sağlığı dahil) mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, eczacı, veteriner hekim gibi memurlar ile..." Devamı, devamı, devamı... Yani birçok çalışan var, bunların hiçbirisi... Yani sağlık sistemi bir bütünse, bu bütün bütünsellik içerisinde, sistemi bütünsellik içerisinde ele almak gerekiyorsa sadece sektörün, sadece bu hizmet alanının bir unsurunu iyileştirmekle hizmeti iyileştiremezsiniz. Hizmet bir bütündür, kendi içinde bir bütündür. Siz buna çomak sokup bir ayrıştırma yaparsanız bundan zarar gören sistem olur. Esas olan, bundan zarar gören, bu sistemin öznesi olan insan ve hayvan sağlığıyla ilgiliyse de hayvan olur. Bu kadar açık ve net söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, meslek kuruluşlarına sorulmadan, demokratik kitle örgütlerine, emek örgütlerine asla ve kata sorulmadan... Bu AK PARTİ hükûmetleri döneminde kimi zaman karşılaşıyorduk; bir bakanlık, örneğin Tarım Bakanlığı yıllar öncesinde bir kanun tasarısını taslak hâlindeyken "web" sayfasında sunup görüş soruyordu, hiç olmazsa oralarda bir şeyler yazıp çizip oda olarak, meslek kuruluşları olarak bildiriyorduk. Şu anda onları bırakın kimsenin haberi yok. Ha, bütçe etki analizi var mı? Yok. Kamu harcamalarına ne etki yaratıyor? Yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Kamuya ne geliri sağlayacak? Yok. Bütün bunları, konunun kalan diğer kısımlarını sizlerle daha sonra paylaşmak isterim ama belki de sizlere yönelttiğim bu sorular üzerine bulacağımız yanıtların ve bunlara üreteceğimiz çözümlerin Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bu yüce Meclisin, bu kutsal çatının yasama faaliyetini en kaliteli, en üst düzeyde yapabilmesi adına çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)