GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şu an izleyici locasında bulunan Mahalleler Birliği temsilcilerinin, imar barışıyla ilgili belirsizliklerin aşılmasını, hukuki güvencenin, kazanılmış hakların korunmasını talep ettiklerine, Ankara'da halkevleri şubelerine operasyon düzenlendiğine, Cumartesi Annelerinin 707'nci hafta bildirisini Genel Kurulla paylaşmak istediğine, Ankara'dan İstanbul'a 450 kilometre yol yürüyerek Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde milyonlarca insanın tek ses, tek yürek olarak adalet istediğine, Brunson davasında yaşanan olaylara ve Cumhuriyet Halk Partisinin bu ülkeye yapacağı en büyük iyiliğin adaleti getirmek olacağına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:7
Tarih:16.10.2018

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Saygılar efendim.

Bugün aramızda Mahalleler Birliği temsilcileri var, izleyici locasından bizi izliyorlar. İmar barışıyla ilgili belirsizliklerin aşılmasını, hukuki güvencenin, kazanılmış haklarının korunmasını talep ediyorlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı yasaların halkın yararına ve milletin faydasına olmasını arzu ediyorlar ve mücadele ediyorlar. Kendilerinin arkalarında olduğumuzu, bu konunun takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.

Bugün sabah saatlerinde Ankara'da polis halkevleri şubelerine operasyon düzenledi. Mutlu, Tuzluçayır, Keçiören ve Eryaman şube başkanları gözaltına alındı. Soruşturmanın içeriğiyle ilgili ortada bilgi ve belge yok. Bu sürecin takipçisi olacağımızı bilmenizi isteriz. Adalet herkes için geçerlidir. Ülkemizde bütün yurttaşlarımızın, bütün sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların adalet duygusu içerisinde yönetilmesi ve oradaki kişilere o şekilde davranılması gerekmektedir.

Bir sözümüzü yerine getirerek başlamak istiyorum konuşmama. Biliyorsunuz ki Genel Başkanımız susturulmak istenen Cumartesi Annelerinin sesini her hafta Meclise taşıyacağımıza dair söz vermişti. Bu çerçevede, evlatlarını arayan, adalet isteyen annelerin 707'nci hafta bildirisini Genel Kurulla paylaşmak istiyorum: "Yirmi üç yıl önce Yüksekova Komando Taburuna bağlı askerler binbaşı komutasında 27 Ekim 1995 günü Yüksekova'ya bağlı Ağaçlı köyüne baskın düzenlemiştir. Baskında gözaltına alınarak 73 yaşındaki Abdulkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş askerî bir araçla Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığına götürülmüştür."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam eden Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ederim.

"Yüksekova Komando Taburunda görevli bir asker ve itirafçı, Abdulkerim Yurtseven'in dövülerek, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş'ın ise binbaşının talimatlarıyla kurşuna dizilerek öldürüldüğünü açıkladı. Bu itiraflara rağmen onların gözaltına alındıkları inkâr edildi ve sorumlular hakkında açılan davalar beraatle çözümlendi. Ancak gözaltında kaybedilen 3 kişinin akıbeti bugüne kadar açıklanmadı. Onları kaybedenler onlara ceza vermemekle onları korumuş oldu. Abdulkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş'ın gözaltında kaybedilişinin yirmi üçüncü yılında ceza vermeyerek kapatılan davalarının yeniden açılıp onların akıbetlerini açığa çıkaracak ve ceza adaletini sağlayacak bir yargılamanın başlatılmasını istiyoruz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ediyorum.

"Bu konuda yargıyı göreve davet ediyoruz." diyor Cumartesi Anneleri. Biz de ülkemizin her yurttaşı gibi adalet isteyerek bunu talep ediyoruz. Bu talepte Ankara'dan İstanbul'a tam 450 kilometre yol yürüdük. Dünyanın en büyük, en barışçıl eylemlerinden bir tanesini gerçekleştirdik. Genel Başkanımızın önderliğinde milyonlarca insan tek ses, tek yürek olduk, adalet istedik.

Ülkemiz bugün en büyük sorunu, en büyük yokluğu adalette yaşıyor. Bu sözümüzü duymayan, soruna çare üretmeyen, sorunlarımızdan beslenenler yüzünden ülkemizdeki adaletsizlik ne yazık ki bir Amerikan başkanı tarafından dünyaya ilan edildi. Trump utanç verici bu gerçeği Beyaz Saray'da tüm dünyanın önüne serdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Önceden ilan edilerek tehdit ve yaptırımlarla cezaevinden çıkarttığı rahibi özel uçakla yanına getirtti, Oval Ofis'te tüm dünyaya birlikte poz verdi ve dedi ki: "Zorlu bir müzakere süreci geçirdik. Fidye vermeyeceğimizi söylemiştik, fidye vermedik." Fidye ne demek? Bir hukuk devleti fidye ister mi? Neyin ifadesini istediniz, bunun cevabını vermek zorundasınız. Trump diyor ki: "Ben rehineler için pazarlık yapmam." "Rehine" diyor yani "Türkiye benim için bir hukuk devleti değil." diyor, "Rahip Brunson tutuklu rehinedir." diyor. Atatürk'ün cumhuriyetinin karşısında Amerika'nın Trump'ına ne oluyor? Kimdir o? Ve konuşmasını diplomatik bir nezakete bile ihtiyaç duymadan, Türk yargısını hiçe sayarak, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ederek bitiriyor. Ne acı bir tablo değil mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türkiye'de adalet arayanlar için, cezaevlerinde ömürlerini tüketen, hayatlarını sürdürenler için, arkasında Donald Trump olmayanlar, Merkel, Schröder, Macron telefonuna maruz olmayanlar için, özel uçakla Türkiye'den kaçırılamayanlar için, bir Türkiye vatandaşı için Cumhuriyet Halk Partisinin bu ülkeye yapacağı en büyük iyilik adalet getirmek olacaktır. Bunun için mücadele edeceğiz. Adalet istiyoruz, adalet istiyoruz, adalet istiyoruz! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özkoç.