| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 17.10.2018 |
CHP GRUBU ADINA JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; bugün burada keşke yoksulluğu, hele hele kadın yoksulluğunu hiç konuşmak zorunda olmasaydık diyorum. Ancak ne yazık ki sadece bugün burada değil, her zaman biz kadınlar olarak, kadınların yoksulluğu, sorunları üzerine çok farklı ortamlarda konuşmak zorunda kalıyoruz ve bunun nedeni de genelde toplumda yaşamış olduğumuz cinsiyet ayrımcılığı.
Aslında -kadın ve erkek- doğumumuzdaki tek farklılığımız, biyolojik yapılarımızdaki farklılık değil mi? İki farklı cinsiyetin temsilcileri kadın ve erkeğin ne yazık ki gelişen toplumsal koşullarla yaşam içindeki, toplum koşulları içindeki rolleri değişiyor, şekilleniyor ve bu toplumsal koşullarla birlikte kadının yaşadığı toplumsal sorunlar da şekilleniyor. Kadınların yaşadığı en önemli sorunlarının, sosyoekonomik sorunlardan kaynaklandığını, kadının toplumdaki sosyoekonomik konumundan kaynaklandığını söylemek, çözümün de yine kadının sosyoekonomik konumunun güçlendirilmesinde yattığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Kadının en önemli sorunlarından bir tanesi bu toplumda, ekonomik bağımsızlığının olmamasıdır. Bu durum bazı koşullarda kadını istemediği evlilikleri sürdürmeye zorlarken diğer yanda, aile içi yaşamda sürekli kendi isteklerini, kendi yapacaklarını öteleyen anne ve eş konumuna da mahkûm etmektedir. Bunun tek koşulu, kadının bu ekonomik açıdan güçlendirilmesinin tek koşulu iş yaşamına katılımıdır. Kadının iş yaşamına katılımındaki engeller de yasalarla düzenlenmelidir. Tabii, yasal düzenlemeler aslında yapılıyor gibi gösteriliyor ama yasal düzenlemelerin uygulanabilirliği ne yazık ki sağlanamıyor çok da fazla.
Kadının iş yaşamına katılımındaki en önemli engellerden birini örnek verecek olursak, nedir kadının iş yaşamına katılımındaki en büyük engellerden biri? Çocuklarını bırakacak kurumlardan yoksunluğudur. Bu konuda çok çeşitli yasal düzenlemeler yapılıyor ama uygulanabilirliğine baktığımızda, ne yazık ki uygulanabilirliği yok; ne devlet bunları denetliyor ne de herhangi bir şekilde yönetmelikler yasaları desteklemek üzere düzenleniyor.
Günümüzde artık kadının ekonomik güçsüzlüğüyle birlikte kadın yoksulluğundan çok, yoksulluğun kadınlaşmasından söz ediliyor, terminoloji olarak. Nerede bir yoksulluk var ise orada kadın var ve kadının ağırlaşan sorunları var. Bugünkü Türkiye'nin ekonomik koşullarına baktığımızda, hani şu "yok" denilen kriz var ya, ne yazık ki bedeli vatandaşın sırtına yüklenen krizde de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Bir dakika daha rica edeyim.
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Süllü.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - ...en ağır yükü kadınlar üstleniyor ne yazık ki. İşten çıkartmalar dönüyor kadınları vuruyor, kadın kendi geçimini sürdüremiyor, çocuklarına pay ayırmaya çalışıyor bu zorluklar içinde. Fakat, tabii ki bunlarda, sonuçta en önemli şeyin kadının toplumsal konumunun, eğitim, iş yaşamının her alanında güçlendirilmesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Tabii, dediğim gibi, yasal düzenlemeler yapılıyor, lafta kalıyor. Bu yasal düzenlemeler yapılırken de ne yazık ki kadın, sürekli, korumacılık söylemleriyle aile içinde anne olarak ve çocuk olarak ele alınıyor. Oysaki kadın ayrı bir birey, bir vatandaş. Kadını bir birey, bir vatandaş olarak ele almadıkça kadının sorunlarını çözemeyeceğimizi artık anlamış olmamız gerekiyor. Ve lütfen, artık kadını tüm yasalarda bir birey, bir vatandaş olarak düşünmek zorunda olduğumuzu hatırlayalım.
Şimdi, bakın, örnek olarak, şu anda bir arkadaşımız, bir bayan milletvekilimiz bir öneri verdi. Ne yazık ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bu öneriye mahsus olarak bir dakika daha vermiştik Sayın Cesur'a, size de veriyorum.
Buyurun.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Teşekkür ederim anlayışınız için Sayın Başkan çünkü kadınlar olarak her zaman bu kadar şanslı olmuyoruz dile getirmekte sorunları.
BAŞKAN - Haklısınız.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Sayın vekilimiz "Reddedileceğini biliyorum." dedi. Ne yazık ki artık Parlamentoda her şey reddediliyor, biraz önce fındık örneğinde olduğu gibi. Aslında Türkiye'nin tüm Karadeniz Bölgesi'ni etkileyen bir sorundu ama ne yazık ki AKP'li vekil arkadaşlarımızın oylarıyla reddedildi. Şimdi yine, toplumun yarısını oluşturan kadınlar için bir arkadaşımız, kadın vekil arkadaşımız bir öneri getirdi. Neden korkuyoruz? Neden fındığı, kadını araştırmaktan korkuyoruz? Neden? Çünkü gerçeklerin ortaya çıkmasından korkuyoruz.
Sözlerimi bağlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak her zaman toplumda kadının statüsünün güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapan grubumuzun bu öneriye "evet" diyerek destek vereceğini bildiriyor, kadın için, Türk toplumundaki sorunlar için her zaman Cumhuriyet Halk Partisi olarak "evet" oyu vereceğimizi bildirmek isteyerek Genel Kurulu saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)