| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 23.10.2018 |
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken tam yedi yıl önce Van'da art arda yaşanan iki büyük deprem felaketinde hayatlarını kaybeden canlarımızı rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Van'ın yaşadığı bu depremler, can kayıpları ve yıkımlarla beraber bizleri, Vanlıları derin bir kedere, büyük bir travmaya ve çaresizliğe sürüklemişti ve sayısız travmaya yol açmıştı. Evet, yedi yıl geçti ama Van'ın yaraları hâlâ sarılmadığı gibi, yeni ve başka sorunlara da yol açtı. Özellikle 23 Ekimdeki deprem cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu'da meydana gelen en büyük depremler arasında gösterilmektedir. Maalesef, böylesi büyük bir depremin ve artçı sarsıntılarının sonuçları da büyük olmuş ve resmî rakamlara göre tam 644 canımız hayatını kaybetmiştir. Deprem nedeniyle 30 bin konutun, 3 binden fazla iş yerinin yıkıldığı, bir o kadarının da ağır veya orta hasara uğradığı Van'da 2011 yılı sonunda ekonomi durma noktasına gelmişti. Yaşanan bu lokal ekonomik krizi gidermenin yolu tıpkı Marmara depreminde olduğu gibi bir yasa çıkarıp vergi terkini sağlamak ve diğer gereken önlemleri almak iken hükûmet yıllarca vergi terkini yapmadı. Afet bölgesi bile ilan edilmedi, Marmara'ya uygulanan Van'a uygulanmadı. 26'ncı Dönemde sarf ettiğimiz çaba sonucu, ana paraya dokunmayan ama faizi kaldıran bir yasa nihayet çıkarıldı. Neydi bu? Mücbir sebep uygulamasının nihayet son bulması. Yasadan faydalanma süresi öylesine kısaydı ki daha kimse toparlanamadan süre bitmiş oldu. Yine, sonrasında ise, sanki lütufmuş gibi, bu mağduriyetin giderilmesi için defalarca yaptığımız çağrılara rağmen hükûmet tabiri caizse elindeki kozu 24 Haziran seçimleri öncesine bıraktı ve süreyi uzattı. Evet, buradan tekrar ediyorum: Van depreminde bu iktidar ayrımcılık yaptı; vergi terkini yapmadı, gereken önlemleri almadı. Yıllarca esnafımız kan ağladı, hane halkı hâlâ mağdur.
Sayın milletvekilleri, her dönem Türkiye'de meydana gelen doğal afetler, yönetimi elinde bulunduranlar açısından önemli bir sınav olmuştur. Nitekim Van depremine de bu yönden bakmak gerekir. Nasıl ki -bir başka yönetim döneminde de olsa- 1999 depreminde iktidarı elinde bulunduranlar ilk önce gerçeği çarpıtmışlarsa 23 Ekim ve 9 Kasım Van depremlerinde de o kıyametleri yaşatan depremin ardından ilk yapılan bu olmuştur, gerçekleri çarpıtmak. Depremin ardından, özellikle Erciş ilçemiz ve köylerindeki yıkımın büyüklüğü ortadayken depremin büyüklüğü için yapılan ilk açıklama 6,6 olmuş ancak yabancı merkezlerin açıklamaları sonrasında 7,3 olarak düzeltilmiştir. Lakin buna rağmen depremin şiddetinin 8 civarında olduğuna dair iddialar da hâlâ ortadadır. On binlerce Vanlının zorunlu olarak şehir dışına çıkması, depremin kış aylarına girildiği bir dönemde olması deprem sonrasında Van'ı iktisadi ilişkiler açısından sıfır noktasına getirmiştir. Ekonomik kazancın olmadığı fakat minimumda dahi olsa harcamaların yapıldığı Van ve ilçelerinde hane halkı depremin ardından ekonomik yıkıma da uğramıştır.
Depremin ardından oluşan bilgi kirliliği sadece şiddetiyle ilgili de değildi elbette. Van'a yeterli sayıda çadır gönderilmedi. Bunu bilen o dönemki vali şöyle açıklamalar yaptı, özellikle, depremzedelere yeterli hasar tespiti yapılmamasına rağmen ve artçı sarsıntılar sürmesine rağmen evlerine dönebilecekleri açıklaması yapıldı, çaresizlik içerisindeki Vanlılar evlerine geri döndüler. Hatta o dönemin Valisi Münir Karaloğlu çıktığı bir programda çadır eksikliğinden bahseden bir öğrenciye "Ya sen hiç dayak yemedin ya da sayı saymayı bilmiyorsun." gibi son derece kaba, son derece hadsiz yanıt vermişti; unutmadık. Bunun sonucunu ise maalesef 9 Kasım günü bizler Van'da yaşadık ve o hasarlı binalara yurttaşları yönlendirmenin bedelini yetkililer ödemedi, Münir Karaloğlu ödemedi, yine Van halkı canıyla ödedi. Bu anlamda düzmece bir dosyayla tutuklanan ve geçtiğimiz hafta sekiz yıl üç ay hapis cezası verilen Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Bekir Kaya'nın sözünü anımsatmak isterim: "İlk deprem afetti, 2'nci deprem cinayet."
Sayın milletvekilleri, bizler hâlâ büyük Van depremlerinin yarattığı acılardan, devam eden travmalardan bahsediyorsak bunda Hükûmetin önemli bir katkısı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın sayın milletvekili.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu Hükûmet ve bu iktidar Van'a, Vanlılara önyargıyla yaklaştı, şahit olduk, maruz kaldık ve unutmadık, depremin ilk saatlerinde Almanya'dan, yurt dışından Van'a gelmek isteyen arama kurtarma ekiplerini yurda sokmadılar ve çıkıp televizyonlardan İçişleri Bakanı Beşir Atalay dedi ki: "Biz potansiyelimizi görmek istedik." İşte sizin potansiyelinizi Vanlıların canı üzerinden görme isteğiniz yüzlerce can kaybına mal oldu. Tam iki hafta sonra, 9 Kasımda 2'nci büyük yıkıcı deprem yaşandı. Doğrudur, Başbakan dâhil dönemin İçişleri Bakanı da Van'a geldiler. İki hafta boyunca çaresizlik, mağduriyet, dondurucu soğuğun altında, derme çatma çadırların altında yaşamak zorunda kalan, bu duruma maruz bırakılan Vanlılar şikâyetlerini anlatmak istediler ama Beşir Atalay dedi ki: "Siz iyilikten anlamıyorsunuz, ne hâliniz varsa görün." Unutmadık. Ve onların cevabından sonra enkaz altındakilere, Vanlı depremzedelere coplarla, tazyikli sularla, gaz bombalarıyla cevap verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Özgökçe.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Eğer süreç iyi yönetilseydi, sosyal devletin gerekleri yerine getirilseydi inanın daha az acı yaşanırdı. Evet, depremler doğal afetlerdir ve hâlâ bizleri beklenmedik zamanlarda yakalayabilirler. Belki yıkılan binaların yerine yenileri yapılabilir ama yaratılan travmalar kolay kolay kaldırılamaz. Van halkı, 2011 yılında peş peşe maruz kaldığı iki depremin sadece maddi sonuçlarını değil, travmalarını da hâlâ atlatamamıştır.
Sayın Başkan, son olarak şunu söylemek isterim: Deprem değil, bina öldürür. Bu gerçekten hareketle, maalesef her depremde yeniden görüyoruz, Van çok şiddetli iki deprem yaşamasına rağmen ve çok sayıda bina hâlâ hasarlı olmasına rağmen Van'da bire bir muhataplarından öğrendiğimiz ve şahit olduğumuz şöyle bir durum var ne yazık ki: 24 Haziran evvelinde çıkarılan ve hâlâ devam eden imar barışı süreci dolayısıyla şu anda Van'da hiçbir kontrole, hiçbir denetime ihtiyaç duyulmadan başvurulan bütün yapılar imar barışından yararlanıyor. Bu sebeple, bu çok ciddi iddialar karşısında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - ...ve kentin devam eden sorunları karşısında araştırma önergemizin kabul edilmesini diliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özgökçe.