| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 24.10.2018 |
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma önergesini desteklemek üzere, grubum adına sizlerle birkaç şeyi paylaşmak istiyorum.
Şimdi, konu, çok geniş bir konu sonuç olarak çünkü "eğitim" dediğimizde, özellikle "üniversite eğitimi" dediğimizde çok yanlış bir yolda gittiğimiz çok açık. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri, lütfen dikkat edin bunlara.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımız geçen gün şöyle bir cümle söyledi, bakın, okuyorum, diyor ki: "Türkiye'nin nasıl oluyor da bugün dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamesi okunmuyor? Demek ki bir şeyleri kaybettik, bir yerde bir sıkıntı var, bir şeyleri ihmal ettik." Şimdi, arkadaşlar, bu ilk defa -ya da en azından bana ilk defa geliyor- yapılan yanlışların olduğunu ima eden bir cümle. Evet, üniversite konusunda Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri uzun bir zamandan beri yanlış yapıyor. Ben bu yanlışları daha ayrıntısıyla konuşmayacağım, çok vaktimiz yok sonuç olarak. Ama benden önce konuşan diğer arkadaşlar zaten özellikle üniversite ve yükseköğretimin sorunlarına değindi. Ama ben birkaç tane şeye değinmek istiyorum.
Bunlardan bir tanesi şu: Üniversite dediğiniz yer, özgür olması gereken bir yerdir arkadaşlar. Özgür olmak ne demek? Özgür olmak, özellikle öğretim üyelerinin düşündüğünü söyleyebilecek bir ortama sahip olmaları anlamına gelir. Bakın, ben bir üniversite mensubu olarak şunu söyleyebilirim ki bugün üniversitelerde üniversite hocaları kendi düşüncelerini açıklamaktan bile kaçınıyorlar. Dikkat ederseniz eskisinden çok daha az ölçüde televizyon programlarına çıkıyorlar ve gazetelerde görüş belirtiyorlar. Bu neyi söylüyor? Bu, üniversite eğitimi üzerinde, özellikle özgürlük bakımından büyük bir baskı var arkadaşlar.
İkincisi, ben vakıf üniversitelerini dikkatinize getirmek istiyorum. Bugün vakıf üniversiteleri, Türkiye eğitim sisteminin en önemli sorunlarından bir tanesidir çünkü bunlar, "vakıf üniversitesi" adı altında aslında ticarethanedir. Bunlar "vakıf" olduklarını iddia ederek vakıflara tahsis edilmiş olan vergi vermemek gibi bir imkânı kullanıyorlar. Ama esas itibarıyla, bugün söyleyebilirim ki kurulmuş olan aşağı yukarı 75 tane vakıf üniversitesi var, bu üniversitelerin hemen hemen tamamı ticari işletmedir arkadaşlar, vergi vermemektedirler ve yüksek kazanç elde etmektedirler.
Bu meseleyi, sizlerin Millî Eğitim Bakanı olan, benim de hasbelkader arkadaşım olan Ömer Dinçer'in Millî Eğitim Bakanı olduğu zaman kendisiyle paylaştım ve kendisini bir biçimde bu üniversite eğitimine, özellikle vakıf üniversiteleri meselesine inmeleri gerektiğini söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekilim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O da bana şunu söylemişti arkadaşlar, bir kısmınız biliyordur tahmin ediyorum, dedi ki: "Biz bir yasa çıkaracağız, vakıf üniversiteleri Vakıflar Kanunu'na tabi olacak, diğer özel üniversiteler Şirketler Kanunu'na tabi olacak." Ama arkadaşlar bu yapılamadı. "Bunun yapılıp yapılmaması doğru mudur, yanlış mıdır?" tartışması da önemli bir tartışma ama şunu söyleyeyim ki özgürlüğü yaşayamayan bir üniversite, üniversite değildir. O sebeple de dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içinde var olan üniversitelerimizin hiçbiri yoktur. Bu, gerçekten bizim bu araştırma önerisine destek vermemiz anlamına geliyor ve böylelikle en azından durumun ne olduğunu anlamamız mümkün olabilecek diye düşünüyorum.
Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekillerine sesleniyorum tekrar: Sayın Cumhurbaşkanının cümlesi, çok doğru bir cümleydi. Lütfen bu cümleyi düşünerek bu konuda görüş belirtin ve oy verin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)