GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:13
Tarih:01.11.2018

MHP GRUBU ADINA MEMET BÜLENT KARATAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizleri televizyon başında izleyen yüce Türk milletine şükranlarımı sunuyor, İstanbullu hemşehrilerime en derin sevgi ve muhabbetlerimi buradan iletiyorum.

2017 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu'yla ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime başlarken 26 Ekim 2018 tarihinde Tunceli'nin Nazımiye ilçesinin 2.300 rakımlı kırsalında operasyonda iken donarak şehit olan kahraman Jandarma Uzman Çavuşlar Asım Türker ile Ferruh Dikmen'i ve tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Yüce Türk milletinin başı sağ olsun diyor, ailesinin ve yakınlarının acılarını paylaştığımı ifade etmek istiyorum.

Genel Başkan Yardımcımız İstanbul Milletvekili Sayın İzzet Ulvi Yönter'le birlikte 11 Ekim 2018 tarihinde ve bugün düzenlemiş olduğumuz basın toplantısında uzman jandarma, uzman çavuş ve uzman erbaşların sorunlarını, özlük haklarıyla ilgili görüşlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Şartlarının iyileştirilmesi ve özlük haklarına kavuşmaları için gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla kanun teklifimizi 11 Ekim 2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuştuk. Yine İzzet Ulvi Yönter uzman çavuşlar ve Jandarma çavuşlarla ilgili çok duygusal bir değerlendirme yapıyordu, vicdanları sızlatan bir değerlendirme yapıyordu: "Tabutlara giren, cennete giren kahramanlarımız orduevlerine neden giremiyorlar?" diyordu. Vatan uğruna bütün fedakârlıklarıyla canlarını ortaya koyan kahramanlarımıza haklarını vermek, vicdan sahibi yöneticilere, sizlere, bizlere çok mu geliyor?

Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumu, kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması olarak, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak amacıyla kurulmuştur. Bu noktada, idarenin eylem ve işlemlerinin yanında, tutum ve davranışlarının da denetime tabi tutulması kurumun yargı erkinden farklı olarak üstlendiği fonksiyondur. Bu bakımdan kurumun önemi bir kat daha artmaktadır.

"İnsanların en hayırlısı insanlara en fazla faydası dokunandır." inancıyla "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" ilkesini kendine rehber edinen Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin hizmet kalitesinin yükseltilmesine, iyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine, insan haklarının gelişmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, hak arama kültürünün yaygınlaşmasına, şeffaf, hesap verebilir, insan odaklı bir idarenin oluşmasına katkı sağlamaya çalışmaktadır.

6328 sayılı Kanun'un 22'nci maddesi hükmü uyarınca, Kamu Denetçiliği Kurumu, her takvim yılı sonunda, yürüttüğü faaliyetleri ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyona sunmaktadır. "Karma Komisyon, kurumun yıllık raporunu, ara verme ve tatil dönemleri hariç olmak üzere, iki ay içinde görüşüp kendi kanaat ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek bir rapor hazırlar. Hazırladığı bu raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunulmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderir." şeklinde tanımlamıştır. Ancak 2017 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Karma Komisyon Raporu 26'ncı Yasama Dönemi'nde görüşülüp sonuçlandırılmadığı ve hükümsüz sayılmadığı için 27'nci Yasama Dönemi'ne intikal etmiş ve bunun üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından Komisyonumuza geri gönderilmiştir. Tamamı tutanağa bağlanmış görüşmeler neticesinde 2017 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Karma Komisyon Raporu, 6328 sayılı Kanun'un 22'nci maddesinin 1'inci fıkrasının son cümlesi gereğince ivedilikle görüşülmesini teminen, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 77'nci maddesi kapsamında benimsenmiş ve aynen kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, genel istatistiklerden söz edecek olursak 2017 yılında kuruma yapılan başvuru sayısı 17.131'dir. Bu artışta kurumun 2017 yılını Etkin Farkındalık Yılı ilan etmesi ve görünürlüğünü arttırmak için gerçekleştirdiği faaliyetlerin etkili olduğu düşünülmektedir. 2017 yılında yapılan başvuru sayısı 2016 yılına göre yüzde 210'luk artış göstermiştir. 2017 yılında kuruma yapılan başvuruların yüzde 28,04'lük kısmı kamu personel rejimine; yüzde 26,15'i eğitim, öğretim, gençlik ve spora; yüzde 11,40'lık kısmı ise çalışma ve sosyal güvenlik alanlarına ilişkindir. 2017 yılında kuruma yapılan 17.131 başvuru idareler bazında incelendiğinde en fazla başvuru yapılan idare yüzde 15,56'lık oranla Millî Eğitim Bakanlığı olurken bunu yüzde 8,57'lik oranla Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, yüzde 8,31'lik oranla mahallî idareler, yüzde 6,53'lük oranla üniversite ve fakülteler, yüzde 6,51'lik oranla ÖSYM ve yüzde 4,64'lük oranla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı takip etmektedir. Kuruma başvuruların en fazla yapıldığı il, önceki yıllarda da olduğu gibi yüzde 17,68'le İstanbul olup bunu yüzde 13,52'yle Ankara takip ederken 2016 yılında yalnızca 6 adet şikâyet başvurusu bulunan Şırnak yüzde 5,24'lük oranla 3'üncü il olmuştur.

Kuruma yapılan şikâyet başvurularının incelenmesi neticesinde kurumca başvurunun geçersiz sayılması, birleştirme kararı, gönderme kararı, incelenmezlik kararı, dostane çözüm kararı, karar verilmesine yer olmadığına dair karar, ret kararı, kısmen tavsiye, kısmen ret kararı ve tavsiye kararı şeklindeki kararlardan bir tanesi verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, kurumun görev alanına girmeyen, şikâyet başvurusunda bulunması gereken kanunun öngördüğü zorunlu hususları bulunmayan, belli bir konuyu içermeyen, yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklara ilişkin olan, sebepleri, konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılan başvurular için incelenemezlik kararı verilmektedir.

Kuruma başvuruda bulunulabilmesi için 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gerekmektedir. İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular için gönderme kararı verilip söz konusu başvuru ilgili idareye gönderilmektedir.

Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 34'üncü maddesi uyarınca, şikâyetçinin başvurusundan vazgeçmesi, şikâyetçi gerçek kişi ise ölümü veya tüzel kişi ise tüzel kişiliğinin sona ermesi, inceleme ve araştırma devam ederken şikâyet konusu hakkında dava açılması durumlarında kurum tarafından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmektedir.

İnceleme ve araştırma sonucunda şikayet konusu iddiaların yerinde olduğu kanaatine varılması hâlinde kurum tarafından tavsiye kararı, şikâyet konusu iddianın yerinde olmadığı kanaatine varılması hâlinde ise ret kararı; şikâyet konusu iddiaların bir kısmının yerinde bulunduğu, bir kısmının ise yerinde bulunmadığı kanaatine varılması hâlinde ise kısmi tavsiye, kısmi ret kararı verilmektedir.

Kurumun kuruluş amacı, var olma sebebi dostane çözüm aramak ve bulmaktır. Bu doğrultuda, kurumun yapmış olduğu katkı ve hizmetlerin düzgün ifade edilmesi ve bunun istatistiklere doğru yansıtılması... Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'te kurumun kuruluş amacı belirtilmiştir.

Değerli milletvekilleri, ifade etmek istediğim bir diğer konu da Milliyet Hareket Partisinin seçim beyannamesinde yer alan, liderimiz Devlet Bahçeli'nin dile getirdiği, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak kanun teklifini Komisyona sunduğumuz şartlı ceza indirimi ve cezaevlerinin durumudur.

Terörden tutuklular için gayret göstereceğinize 235 bin gariban var cezaevinde, bunlarla uğraşın dedik. Cezaevlerindekilerin belli bir oranı PKK ve FETÖ'den, kalanları adi suçlu ve kader kurbanı. Canileri, istismarcıları ayıkladıktan sonra, kalanları gözümüzün önüne getirin; bunların büyük bir kısmı çocuk, genç. Cezaevindeki hayat, insan onuruyla pek bağdaşmayan bir hayattır. Bu zemini işledikleri takdirde, Türkiye büyük bir felakete sürüklenebilir; Gezi olaylarından çok daha korkunç ve çok daha gaddar olur; cezaevindekiler kader kurbanı olmaktan çıkıp FETÖ'nün, PKK'nın kurbanı hâline gelir. Bir talimatla isyan başlatırlarsa ne olur? Kader kurbanı olan insanları ayıklayıp dışarı çıkarın; Türkiye biraz rahatlasın, rehabilite olsun. Bu teröristler 2 kişilik-3 kişilik yerlerde tutuluyor. Kader kurbanı olan suçluların koğuşuna birer ajanlarını gönderiyor bu teröristler ve onlar orada fitne yayıyorlar. Cezaevleri, Afrin'de atılan bombalardan daha tehlikeli bir hâl alıyor. İç barışa katkı sağlamak, toplumsal kucaklaşmayı sağlamlaştırmak; cezaevlerinde birikmeleri sadeleştirmek, FETÖ'cü hâkim ve savcıların tahribatını gidermektir.

"Rahşan affı tekerrür ediyor." diyorlar, "Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz affı geliyor." diyorlar; acele ve ezbere konuşmayın lütfen. Bu insanları topluma kazandırmak için inisiyatif üstlenmeyelim mi? Baklava çalan çocuğa diklenenler, sıra baklavacı FETÖ'cülere geldiğinde bize ne anlatmak istiyor? Uzlaşma sağlanan suçlarla ilgili gereği yapılsın.

Şartlı ceza indiriminin sosyal boyutlarını da düşünüyoruz; elbette, mağdurların üzerinde yaratacağı travmaları değerlendiriyoruz, adaletin yerini bulmasını istiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı "Kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af yetkisi yoktur." diyor. Bu yaklaşımına saygı duyuyoruz ama hukuken temeli olmadığını da biliyoruz. Hedef ve niyet halistir. Cezaevleri pimi çekilmiş bomba gibidir. Partimizin teklifi bir af teklifi değil, şartlı ceza indirimidir. Teklifin istisnaları tek tek sayılmıştır: Devletin güvenliğine karşı suçlar, adam öldürme suçu, çocuk ve kadına istismar kapsam dışıdır; Atatürk'e karşı işlenmiş suçlar kapsam dışıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu konuşmamın ötesinde İstanbul'la ilgili kısa bir değerlendirme yapıp sözlerimi sonlandıracağım: Tuzla, İstanbul'umuzun 39 ilçesinden biridir. Tuzla sayfiye bölgesidir, çok güzel bir ilçedir. Görmeyenler varsa Tuzla ilçemizi ziyaret edip görmelerini arzu ederim. Tuzla'da bir deri sanayisi ve tersaneler var. Burada kimyasal atıklardan dolayı sorun yaşanmaktadır. Bunların incelenmesi, araştırılması, kurumlar tarafından takip edilmesi; o bölgenin güzelliğini, çevresini bozan, koku yayılmasına sebebiyet veren firmaların ve şirketlerin cezalandırılması gerekir. Çünkü çevre sorunu bir insanlık sorunudur. Çevre, bir medeniyet alametidir. Çevrecilik milliyetçiliktir, çevrecilik bir vatan sevgisidir. Çevreye zarar vermek vatana zarar vermektir. Bu duygularımızı sizlerle paylaşıyoruz.

Son günlerde İstanbul'da hepimizin yaşadığı, Türkiye'nin her yerinde yaşadığı bazı sorunlar da vardır. Dolar 6 lira 50 kuruş civarındayken elektrik, su ve doğal gaza zam geldi; bugün 5 lira 50 kuruşa düştü dolar, bunu dolara göre yükseltmişsek dolara göre de aşağı çekmemiz gerekiyor. Çünkü insanlarımız zor durumda, esnaf siftah yapmadan dükkânını kapatır hâle geldi. Dün Plan ve Bütçe Komisyonunda güzel gelişmeler oldu. Mobilyada, beyaz eşyada, konutta yıl sonuna kadar vergilerde düşürülmeler oldu. İnşallah, elektrik, su, doğal gazla ilgili de indirimler yapılır. Çünkü kısa zamanlık İstanbul'a gidip geldiğimde, birkaç arkadaşıma rastladığımda, 6-7 işletmesi olan arkadaşlarımız elektriğe ve doğal gaza yüzde 40'a varan zam geldiğini anlattılar. Onların da şikâyetlerini yüce Mecliste dile getirmeyi bir borç bildiğim için burada sizlere ifade etmek istedim.

Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Yüce Meclise bütçe sürecinde başarılar diliyorum.

Sağ olun, var olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.