GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/242, 349, 392, 394, 397, 401) No.lu Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:14
Tarih:06.11.2018

HDP GRUBU ADINA SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Partim HDP adına Down sendromunun ve otizm ile diğer gelişim bozukluklarının yaygınlığının tespiti ve bunlara sahip bireylerin ve ailelerinin sorunlarının çözümü için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen araştırma önergesine dair söz almış bulunmaktayım.

Down sendromu ve otizmle ilgili konuya girmeden önce, biliyorsunuz, 701 no.lu Kararname'nin içerisindeki 44 madde, sağlıkta şiddet yasası olarak gündemimize gelmiş oldu. Bu kararname 44 maddeden oluşmakta ve bu 44 maddeyle, tabii ki tamamına katılmamak değil ama içerisinde sağlığı ilgilendiren, sağlık emekçilerini, diş hekimlerini, doktorları, hemşireleri ilgilendiren, yine eczacıları ilgilendiren, "şiddet yasası" ismi altında önümüze gelen bu maddelerle aslında şiddeti daha çok meşrulaştıran bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Dolayısıyla aslında, sağlık emekçilerinin, sendikaların, odaların sağlıktaki şiddete nasıl bir yol ve yöntemle karşı çıkılabileceğiyle ilgili onlarca önerileri varken ya da bu konuyla ilgili, aslında "Ne kadar mücadele edilebilir?"le ilgili görüş ve önerileri varken ya da sağlık alanında, sağlık hizmetlerinde çalışanlardan, sağlık emekçilerinden görüş ve önerileri alınarak hazırlanması gerekirken apar topar önümüze konulan bu yasa teklifi 44 madde ve bu maddelerin çoğunda yine bu bahsettiğimiz konular var.

Biliyorsunuz, 2016'daki darbe girişiminden sonra, 20 Temmuzda ilan edilen OHAL'le beraber, kanun hükmünde kararnamelerle ülke yönetilmeye çalışıldı ve bu kanun hükmünde kararnamelerle aslında, yüzlerce sağlıkçının, eğitimcinin, akademisyenin içinde olduğu yine yüzlerce emekçi, kamu alanında çalışanlar bir gece yarısı aniden ihraç edildi. Bu ihraç edilmelerinin üzerinden... Aslında "sağlıkta şiddet yasası" olarak önümüze çıkan bu kanun teklifinde -kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen sağlık emekçileri ve yine bununla beraber, eczacılar, diş hekimleri, yine ataması yapılmayan, aslında sağlık alanından, tıptan mezun binlerce arkadaşımız, binlerce sağlık emekçisi- güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek bu kanun hükmünde kararnamelerle ataması yapılmayan yüzlerce, binlerce sağlık emekçisi var. Dolayısıyla sağlık hizmetlerini, gerçekten herkese eşit, ücretsiz, ana dilinde sağlamanın koşullarını oluşturan sağlık emekçilerinin bu kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilmiş olmaları yetmiyor, yine bu yasayla aslında açlıkla, yine şiddetle hedef gösterilmeye çalışılıyor. Biz, bu teklifin içindeki olumlu maddelere tabii ki olumlu cevap vereceğiz ama bunun yanında, sağlıktaki bu şiddetin, bu alanda ihraç edilen bunca sağlık emekçisinin, doktorun, aynı zamanda onların özel alanlarda da çalışmasının önüne engel olarak, aslında, sağlık hizmeti alması gereken halkı da cezalandırdığımızı, halkı da bu noktada şiddete maruz bıraktırdığımızı bir kez daha söylemek istiyorum.

Biz bir kez daha, "sağlıkta şiddet programı" olarak değerlendirdiğimiz bu kanun teklifinin -şu anda komisyonda görüşülüyor- içerisindeki bazı maddelerle, aslında, sağlık emekçilerinin gerçekten, açlıkla, şiddetle terbiye edilmeye çalışıldığının farkındayız. Bu farkındalıkla, sağlık emekçileri, sağlık alanında örgütlü olan sendikalar, odalar bununla ilgili gerekli eylem ve etkinliklerini yerine getirecekler ama bunun yanında, bizler de nasıl bugün burada otizm ve Down sendromuyla ilgili ortak görüşte bulunarak bir araştırma önergesini oluşturabiliyorsak ve bunun üzerinden ortaklaşabiliyorsak bu ülkenin geleceği için sağlıkçılara da, akademisyenlere de, kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilen 100 binlerce insana da aslında, haksız bir şey yapıldığını ifade etmek istiyoruz. Dolayısıyla bunun üzerinden de ortaklaşabiliriz diyebilirim.

Bir kez daha görülüyor ki aslında, şiddet üzerinden sağlığın ticaretleştirildiğini, yine sağlığın metalaştırıldığını, sağlık hizmeti alması gereken halkın sağlık taleplerinin, aslında, sağlıkçılar cezalandırılarak halkın sağlık hizmetine ulaşımı önünde bir engele dönüştürüldüğünü görüyoruz. O yüzden, biz bu kanun teklifindeki, sağlıkçıları ve sağlıkçılarla beraber aslında halkı cezalandıran bu maddelerin geçmemesi için de ortaklaşabiliriz diyebilirim, ortaklaşabiliriz; buradan, ortaklaştığımız konular üzerinden bu konuda da ortaklaşabiliriz demek istiyorum.

Bununla beraber, evet, Down sendromu ve otizmle ilgili, arkadaşlar da ifade ettiler: Down sendromu ve otizm aslında hastalık değildir. Bilimsel araştırmalara baktığımızda, otizm tamamen sosyal etkileşim, iletişim ve davranış sorunlarıyla kendini gösteren bir gelişimsel farklılıktır yani bir anomalidir aslında. Ama otizm ve Down sendromunu değerlendirdiğimizde, otizmin de, Down sendromunun da toplum içerisinde var olan sayıları azımsanmayacak kadar fazla. 4,5 milyon kişinin etkilendiğini ve bu 4,5 milyon kişinin büyük bir çoğunluğunun 0-14 yaş grubunda olduğunu; otizmin aslında ilk yaşlarda, erken yaşlarda, 0-1 yaş grubu içerisinde erken teşhis konulabilen bir farkındalık olduğunu ama aslında 2 yaşına kadar da teşhis konulabilen bir farkındalık durumu olduğunu belirtmek istiyorum. Ama bu grubun, özellikle otizmin bu bahsettiğimiz 140 bin otizmli çocuğun... Sadece 350 bin civarındadır ama bunların sadece 26 bini eğitim alabilmekte, diğer geri kalanı eğitim alamamakta.

Aynı zamanda, bunlara ilişkin farklı oyun alanları, farklı rehabilitasyon merkezleri, farklı alanlar oluşturularak bu bireyler -çocuklar ama aslında her biri birer birey- topluma kazandırılabilecek bireyler. Aynı zamanda Down sendromlu çocuklarımızın da, bireylerimizin de topluma kazandırılabileceği... Onların, biliyorsunuz, aslında yapılan bilimsel araştırmalarda ya da gerçekten ailenin kendi ekonomik durumu varsa bire bir ilgilendiğinde dünya şampiyonluklarına bile imza atan bireyler olduğunun hepimiz şahidiyiz. Dolayısıyla, bunlarla ilgili, evet, biraz önce bahsettiğim hem sağlıktaki politikalar nedeniyle hem eğitim politikalarımızın eksikliği ve yanlış yönlendirilmesinden dolayı, Down sendromu ve otizmli bireyleri topluma kazandırmadan, çoğu zaman toplum içerisinde engelli olarak görünen bu bireyleri topluma kazandırmak mümkün. Aynı zamanda, bu bireylerin oluşturacağımız eğitim alanlarıyla, oluşturacağımız sağlık hizmetleri alanlarıyla toplumsal birer birey olabileceklerinin altını çizmek istiyorum. Aynı zamanda, bu bireyler daha çok kendi aileleri içerisinde topluma açılmayan, toplumla birebir iletişim kurmamalarından kaynaklı daha çok dezavantajlı gruplar hâlinde görülmekte. Buranın içerisinde olan hem Down sendromlu hem de otizmli bireylerin topluma kazandırılması ve dezavantajlı gruplar içerisinden çıkarılmasına yönelik bir araştırma komisyonunun oluşturulması, bunun üzerinden birlikte hareket edip dünyada nasıl çalışmalar yürütüldüğünü, bu çalışmaların toplumdaki bu bireylerin karşılığında nasıl bireyler açığa çıktığının araştırılması, bu bireylerin azımsanmayacak bu sayılarıyla aslında toplumda yararlı bireyler olması için, çalışmanın birlikte yapılması için bugünden itibaren buradan oluşturulacak bu komisyonla birlikte çalışmakta fayda olduğunu, biz de HDP olarak bu komisyonun kurulmasının, bu komisyonla birlikte bu otizm ve Down sendromlu bireylerin toplumda karşılığı olan, topluma kazandırılacak bireyler olarak bakılarak bu komisyonun kurulmasının önümüzdeki süreçte yararlı olacağını düşünüyoruz. Ben de grubum adına bunları belirtirim.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)