| Konu: | (10/242, 349, 392, 394, 397, 401) No.lu Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2018 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Down sendromunun ve otizm ile diğer gelişim bozukluklarının yaygınlığının tespiti ve bunlara sahip bireylerin ailelerinin sorunlarının çözümü için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla oluşturulan ortak önergeler, bu konuda verilen ortak önergeler, bu konuda ortaklaşmak aslında gerçekten Meclisin, bütün halkımızın arzu ettiği bir tablo. Yarın da aynı şekilde aromatik bitkilerle ilgili ortak önergeler konuşuluyor olacak ve bunda da ortaklaşılacağını, kabul edileceğini düşünüyoruz. Aslında, zaten geçen dönemden ortaklaşılmış önergelerdi bunlar ve işte, seçim dönemi girdiği için bugüne ulaştı.
Şimdi, ben, bundan duyduğumuz memnuniyeti ifade ederek bu konu dışında bir başka konuya dikkat çekmek istiyorum çünkü bugün, gerçekten çok vahim bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz gerçeğinin ben de farkına vardım. Aslında, biraz hepimizin infiale kapılması gereken ama gerçekten belki Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi dönemine de denk geldiği için birçoğumuzun gözden kaçırdığı bir tablo bu.
Değerli arkadaşlar, hatırlarsınız, aylar önce, İstanbul'da, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesine, beş ayda, yaşları 18'in altında 115 hamile çocuğun başvurduğu, yasalara göre çocukların durumunun polise bildirilmesi gerektiği hâlde bunun yapılmadığı, hastane tarafından bildirimlerin yapılmadığı, istismarın üzerinin örtülmek istendiği ortaya çıkmıştı. Bunun ortaya çıkması ise hastanede çalışan bir sosyal hizmet uzmanı sayesinde olmuştu ve daha sonrasında bu sosyal hizmet uzmanı, maalesef, birçok saldırıya maruz kaldı ve hatta sürgün edildi, görevinden uzaklaştırıldı.
O dönemde, temmuz ayında, ben de bu konuda bir önerge vermiştim Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına; hâlen bu önergeye cevap alabilmiş değilim, zaten birçok önergeye cevap alabilmiş değiliz ama bugün, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yönetiminden arkadaşlar ziyaretimize geldiler ve bize, Sağlık Bakanlığının yeni çıkan bir raporundan bahsettiler. Yani şu anda, aslında, Sağlık Bakanlığının kamuoyuyla paylaşmamış olduğu, herhâlde bir sızdırmayla, sadece bir gazetenin, Hürriyet gazetesinin yaptığı bir habere söz konusu olan bir rapordan söz ediyoruz ve bu raporda -evet, gerçekten dikkatle dinlemenizi rica ederim- soruşturma raporunda bu tablonun çok daha vahim olduğu ve Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde 2016 yılında -dikkatinizi çekerim- 1.260 çocuğun hamileliğinin tespit edildiği, bunların 64'ünün 15 yaşın altında olduğu belirtiliyor. Sağlık Bakanlığının raporunda ifade ediliyor bu. Bugün ben bu raporu istedim ve bana verilen cevap şuydu: "Önergeyle talep ettiğiniz takdirde bunlara cevap alabilirsiniz." Ben önergeyi temmuz ayında vermiştim, bir cevap alamadım. Şimdi Sağlık Bakanlığına bunun için tekrar önerge mi yazmamız gerekiyor arkadaşlar? Bilgi edinme hakkı ne oldu, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ne oldu, Biz her birimiz şu anda infiale kapılmalıyız, her birimiz şu anda "istifa" demeliyiz. Sağlık Bakanlığı raporunda geçen 1.260 kız çocuğundan bahsediyorum arkadaşlar. Rakamlar soğuk şeyler ama rakamlar aynı zamanda hayatları karartılmış çocuklar demek.
Az önce Plan ve Bütçe Komisyonunda da aynı şeyleri dile getirdim, "erkek bakanlığı" dedim "genç erkek ve futbol sporu bakanlığı" dedim çünkü sadece futboldan ve genç erkeklerden söz ediliyordu; ne genç kadınların kültürel faaliyetleri ne sportif faaliyetleri ne okullaşma, bunlardan söz edilmiyordu. Neredeyse bütün milletvekillerimiz bunlardan söz ettiler; hangi takımların nelerde başarılı olduğundan, futbolun özelliklerinden bahsettiler.
1.260 kız çocuğu sadece İstanbul'da bir hastanede gebeyse ve böyle bir tespit varsa Türkiye geneli nedir arkadaşlar? Biz bununla ilgili infiale kapılmayacağız da bununla ilgili canhıraş feryatlarda bulunmayacağız da nerede bulunacağız Allah aşkına? Bu kız çocuklarının kim sesi olacak bu Meclis olmayacak da?
Ben bilmiyorum, gerçekten bu duruma inanamıyorum. Bu raporun derhâl ama derhâl Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyuna açıklanması gerekiyor, her birinizin bunu talep etmesi gerekiyor ve bizlere öncelikle raporun verilmesi gerekiyor, ulaştırılması gerekiyor.
Hatırlarsınız yine bu olay basından önce valiliğe bildirilmişti ve valilik konunun soruşturulması için soruşturma izni vermemişti. Valileri uyarın arkadaşlar, iktidardaki milletvekillerine sesleniyorum. Şimdi İstanbul Valisi Ankara Valisi oldu. Ne oldu? Soruşturma izni vermediği konuyla ilgili 1.260 çocuğun gebe olduğu ortaya çıktı. Şimdi bu vali hâlâ yerinde mi durmalı? Peki, başka valiler var mı soruşturma izni vermeyen? Biliyor musunuz, uyarıyor musunuz? Yapmasınlar bunları.
Bakın bugün başka çocuklarımız için konuşuyoruz ki ben "-mız" "-miz" diye konuşmayı da sevmem çünkü bu bir sosyal sorumluluktur; aslında gerçekten onlar, kadınlarımız, çocuklarımız, bizim sahibi olduğumuz insanlar değildir; kendi başlarına bireylerdir, ayrı varlıkları vardır, ayrı hakları vardır. Onlar zaman zaman buna sahip çıkamadıkları için, bunları dile getiremedikleri için bizler bunu dile getiriyoruz burada. Durum çok vahim arkadaşlar.
GREVIO, İstanbul Sözleşmesi'nin yani kadına yönelik şiddete karşı sözleşmenin uluslararası izleme komitesi çok yakın bir zamanda Türkiye raporunu açıkladı; bu da vahim bir rapor. Burada özellikle, 15-18 yaş aralığındaki kız çocuklarına karşı cinsel şiddet ve zorla evlendirmenin ceza hukukunda ayrı başlıklar hâlinde olması gerektiğini ifade ediyor. GREVIO, Türk makamlarını uyarıyor, diyor ki: "15 yaşından büyük çocuklara karşı karşılıklı mutabakata dayalı olmayan cinsel mahiyetteki her türlü eylemin ceza kapsamına alınması gerekir. Türkiye'nin erken ve zorla evlilik konusundaki karnesi şöyle diyor: Son araştırmalara göre kadınların yüzde 25'inin -ki bu oran kırsalda yüzde 32- 18 yaşından erken evlenmiş oldukları ifade edilmektedir. Aynı araştırmalar, erken evlilik ve psikolojik, cinsel şiddete maruz kalma oranı arasındaki sıkı istatistiki ilişkiyi gözler önüne sermektedir." diyor. Bu yaşta zorla evlendirilen genç kadınlar aynı şekilde şiddete de maruz kalıyorlar. Bunun doğru orantılı bir ilişkisi var. Ve diyor ki: "Erken ve zorla evlilik arasındaki farkı tanımakla birlikte, erken evlilikte de genç kadınların evlilik birliğine tam bir rıza göstermesinin ya da buna direnebilmesinin önünde risk olduğu göz önüne alınmalıdır."
Evet, arkadaşlar, 1.260 gebe kız çocuğu; kendi evlerinize dönün, kendi çocuklarınıza bakın, neyi isterseniz, neyi arzu ederseniz onlar için bütün Türkiye'deki çocuklar için bunu arzu edin; bunu dileyin ve bunun için yetkilileri, makamları uyarın, Sağlık Bakanlığını da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını da Millî Eğitim Bakanlığını da göreve çağırın.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)