| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 14.11.2018 |
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, Hakkâri Milletvekilimiz, Meclisimizin Üyesi Sayın Leyla Güven arkadaşımızı selamlamak istiyorum. İmralı tecridiyle ilgili dönüşümsüz ve süresiz başlatmış olduğu bu anlamlı eylemi her türlü takdirin üzerindedir.
Bir diğer husus, değerli kardeşlerim, bugün Dünya Diyabet Günü. Diyabet hastalarımıza her şeyden önce acil şifalar dilerken muhtemeldir ki insülin kullanan hastalarımız, eğer bir önlem alınmazsa, mevcut stoklardan sonra onu temin etme noktasında birtakım krizler yaşayabilir; bunu da Komisyona bu şekilde arz etmiş olayım.
Değerli arkadaşlar, izninizle, bu süremde iktidarların menfi, negatif karakterleriyle ilgili iki hususu örnekle sizlere arz etmek istiyorum. Bu örneklerden bir tanesi mitolojik, bir diğeri de bizzat Kur'an-ı Kerim'de zikredilen bir olaydır.
Mitolojik olan: Rivayettir ki Midas adındaki bir Hükümdar dokunduğu her şeyin altın olmasını ister ve bu dileği kabul edilir. Çok büyük bir sevinç içerisindedir çünkü arzu ettiğini bulmuştur; arzusuna, ihtirasına sahip olmuştur. Ama bir dönem geçer ki o altın dokunuşu bir ızdıraba döner; yediği, içtiği, giydiği ve en son da dokunduğu kendi çocuğunun altına dönüşmesi sonucu hayatı tam bir cehenneme döner ve sonra da bir nehirde arınmak suretiyle de o müptela olduğu sınavdan bu şekilde kurtulmuş olur.
Bir diğer Kur'anî gerçek de firavun dönemiyle ilgili anlatılan ve bizzat vahyin ifadesiyle zikredilen bir husustur. Hazreti Musa döneminde Hazreti Musa'nın İsrailoğulları kavmiyle ilgili vermiş olduğu mücadele, onların üzerindeki köleliğin kalkmasıyla ilgili başlatmış olduğu o kutsal davası öyle bir noktaya gelir ki o günkü iktidar ve iktidarın beraber olduğu kesimler şöyle bir olaya şahit olurlar: Gördükleri, dokundukları her şeyin kana dönüştüğünü görürler. Mesela Nil Nehri'nin kızıl bir şekilde, kanlı bir şekilde akıtıldığı, aktığı veya dokundukları elbisenin, yedikleri yemeğin, içtikleri suyun bir kana dönüştüğü şeklinde Kur'anî bir gerçek var. İşari olarak müfessirler diyorlar ki: "Buradaki kandan kasıt zahiren o mevcut dünyanın kana dönüşmesi değil, iktidarın gözünün kan bürümesi sonucu oluşan ve o günkü iktidarın üzerinde müesses olduğu zihniyet savaş, zulüm ve kan üzerinde devam ettiği içindir ki bu şekilde kanlı bir dönem yaşanıyor. O kanlı dönemden kurtuluşun çaresi de Hazreti Musa'nın Yed-i Beyzâsına teslim olarak arınmadır." diye Kur'an-ı Kerim'in bu şekilde işari tefsirlerinde bize öğütleri var.
Son söz olarak şunu şu Meclise, değerli arkadaşlara arz ediyorum: Şu anda ülkemiz hem içeride hem dışarıda savaş üzerinde yürüyen bir politikanın, bir siyasetin kurbanı olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Erdoğmuş, mikrofonu açıyorum.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Savaş, kan demektir; savaş, gözyaşı demektir; savaş, acı ve ızdırap demektir. Bundan arınmanın yolu da arınma deryası olan barıştan geçer ki bugün ülkemizin en acil problemi, hem komşularıyla ilgili hem içerideki vatandaşlarıyla ilgili en acil problemi işte iktidarın bu arınma cesaretini göstererek, bu Meclisin âdeta yeniden ayağa kalkarak ülkemizde barış sürecini başlatmasıdır diyorum.
En karîbül zamanda bu sürecin başlaması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Erdoğmuş.