| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 14.11.2018 |
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi hekimleri açlığa mahkûm edecek, eczacılarımızı sebepsiz bir şekilde zor durumda bırakacak bir teklifle karşı karşıyayız. Komisyonda bunların pek çoğunda uzlaşma sağlanarak olumlu düzenlemeler yapıldı ancak yeterli değil. Toplum sağlığını düşünüyorsanız uyarılarımızı dikkate almalısınız. En nihayetinde bizim önerilerimiz sağlık içerisinde çalışanların, emek verenlerin talepleri, meslek örgütlerinin altını çizdiği düzenlemeler. Onlara kulaklarınızı tıkayarak yapılacak her düzenleme eksik, yanlış olacaktır. Bu yanlışlık sağlık söz konusu olduğunda geri dönülemez hatalar doğabilir tıpkı "Kriz var, tasarruf uyguluyoruz." diyerek, halkın önceliği olan şeyleri kısmanın yanlışlığı gibi.
Dün Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığının bütçesi görüşüldü. Bütçe teklifine ya da uygulamalara bakıyoruz Cumhurbaşkanlığına alınan araçlara uygulanmayan tasarruf sağlıkta uygulanıyor. Şu an bizim uğraşımız yeni araçlar değil bulunmayan ilaçlar olmalı. "Yokluk var." diyorum, "Önceliğimizi sıralayalım." diyorum; sizce sağlıktan daha önemli ne olabilir? Önemli bir kısmı yaşamsal nitelikte olan tam 171 kalem ilacın üç aydan beri piyasada olmadığını biliyor musunuz? İhtiyacı olmayan bilemez. Keşke kimsenin ihtiyacı olmasa ama vatandaş ilaç yokluğunda perişan. Bununla birlikte belirli aralıklarla ve sınırlı sayıda piyasaya sürülen ilaçlar var. Bunlar da yine iktidarın yanlış ilaç ve kur politikası nedeniyle karşılaştığımız sorunlar.
Bakın, 8 Kasım itibarıyla 738 kalem ilaç piyasada belirli aralıklarla bulunamıyor. Tek bir yurttaşımız ilaca ulaşamadığı için hayatını kaybederse bunun vebalini hangimiz ödeyebilir? Bu durum toplum sağlığı açısından olduğu kadar ekonomi açısından da bir risk değil midir? Her fırsatta yerli ve millî vurgusu yapıyorsunuz, buna rağmen yerli ve millî bir ilaç politikası oluşturamıyorsunuz. İktidarın dışa bağımlı ilaç politikası yüzünden 1980'li yıllarda ilaç ihtiyacının yüzde 80'ini yerli üretimle karşılayan Türkiye, geldiğimiz noktada dışa bağımlılık oranını yüzde 20'den 60'a çıkardı. Bu mu yerlilik ve millîlik? İlaç endüstrisinde AR-GE faaliyetleri yeterince teşvik edilseydi, yerli ilaç üretimi özendirilseydi durum böyle olur muydu? Dışa bağımlılığı karakter hâline getirdiniz, ilaçta olduğu gibi ilaç hammaddesinde de dışa bağımlılık oranı yüzde 80 gibi büyük bir oran. Bu ekonomiyi de etkileyen yine önemli bir unsur.
Değerli milletvekilleri, sadece ilaçta mı yanlış politikalarınız? Sağlık çalışanlarının durumu çok mu iyi? Elbette değil. Bildiğiniz gibi TİTCK'da çalışan kamu eczacıları ve hekimler, kurumun döner sermaye geliri olmadığı için diğer kurumlarda çalışan ve aynı işi yapan meslektaşlarından daha az maaş alıyor. Bu durum hem Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı hem de eşit işe eşit ücret esasına da aykırılık teşkil ediyor. Bu durumda olan yüzlerce, binlerce insandan bahsetmiyoruz, bu durumda sadece 326 eczacı ve 36 hekim bulunuyor. Yani çok küçük maliyetlerle bu sorun düzeltilebilir. Kendileri, iktidar partisine ve bakanlara bu haklı taleplerini ilettiklerinde mali durumun müsait olmadığını, bütçenin yetersiz olduğunu söylüyorsunuz. Eğer sayıları 400'ü bile bulmayan bu insanların haklı taleplerini yerine getiremiyorsak bütçe yapmanın ne anlamı kaldı? Kamu eczacılarının haklı talebine para yok, Cumhurbaşkanlığına alınacak 44 araç için para var. Kamu eczacılarının haklı taleplerine para yok, Cumhurbaşkanının yazlık sarayı etrafındaki arazileri kamulaştıracak para var. Kamu eczacılarının haklı talebine para yok, Meclisin koridorlarına 1 milyon 350 bin liraya halı döşemeye para var. Bu insanların haklı talebinin maliyeti sarayın on beş günlük maliyeti bile değil ve siz bu insanlara "Para yok." diyorsunuz. Para var ama her zaman söylüyoruz, bütçe bir tercih meselesi. Siz bütçeyi halk için değil, bir kişi için yaparsanız, sonucu bu olur.
Değerli milletvekilleri, temmuz ayında bu konuyla ilgili bir kanun teklifi verdim, daha sonra Sağlık Komisyonunda da bir önerge verdik ancak iktidar partisi milletvekilleri tarafından reddedildi. Eğer bizim teklifimizi kabul etmiyorsanız, siz verin, biz sizinkini destekleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Taşcıer.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Ama, bu sorunu çözmek zorundayız. Bu sorun çözülene kadar mücadeleyi sürdüreceğimizi de net bir şekilde ifade etmek istiyorum.
Sözlerime son verirken şunu belirtmek istiyorum: Sadece yiyecekler, içecekler, radyasyon, çevre gibi etkenler değil, yanlış sağlık politikaları da halkın sağlığının en büyük düşmanıdır. Gelin, halkın sağlığıyla oynayacak düzenlemelerden vazgeçelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Taşcıer.