GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye'nin niçin bir din siyasetinin olmadığına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:18
Tarih:15.11.2018

FATİH MEHMET ŞEKER (İstanbul) - Kıymetşinas Başkan, değerli milletvekilleri; cümleten, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

"Türkiye'nin niçin bir din siyaseti yoktur?" sorusu, "Bir eğitim, kültür ve dış politikamız var mıdır?" sualinden bağımsız değildir. Biliyoruz ki insanlar zihniyette birleşirler. Bugün ise, zihniyetin düştüğü nokta değil, kendisi hedef hâlindedir. Bu ülkenin metafiziği olan, devlet kuran, hayat inşa eden bir din, filozofik terbiyesi olmayan kimselerin elinde, devlet yıkan, medeniyeti çöle çeviren bir anlayışa evriliyor. Bir çeşit negatif diyalektikle, memleketin mizacını ve karakterini oluşturan hemen her şey, bedâvet kokan bir ağızla, türbe kapısındaki kurbanlık davar gibi boğazlanıyor. "İnkarın inkarı" diyebileceğimiz nihilist bir tavır hükmünü yürütüyor. Türkiye âdeta Dostoyevski'nin kaleme aldığı Karamazov Kardeşler'in akıbetini yeni baştan yaşıyor. Bir geleneği devam ettirmenin sırrından haberdar olmayan insanlar, din, şeriat, millet ve mezhep etrafındaki aynileşmenin ve ayrışmanın nerede başlayıp nerede bittiğini bilmeyenler, Kur'an'ı ellerine alıyorlar, "Şurası İslam'a uygun, burası değil." diyerek neredeyse baştan sona çiziyorlar. Hâlbuki, hayatın imbiğinden süzülen bizim Müslümanlığımız, tıpkı alaturka musikinin taksimleri gibi, irticali doğmuş bir hadisedir. Gülün adı değişse de kokusu değişmez. Bazen Farabi'nin Medinetü'l Fazıla'sı, bazen Rumi'nin Mesnevi'si, bazen Itri'nin Tekbir'i, bazen Koca Sinan'ın inşa ettiği Süleymaniye, bazen Budapeşte'deki Gül Baba Türbesi, bazen Süleyman Dede'nin Mevlid'i, bazen Mâtürîdî, bazen de Dedem Korkut olur. Bu şu demektir: Hakikat, bir kap olmadan taşınamayan suya benzer; o kabı kırmaya kalkıştığınız zaman içindeki suyu da dökersiniz. O kap bizim tarihî tecrübemizdir. Çok modern yaşasa da geleneksel düşünen milletimiz millî kimliğini İslam'a gömerek Müslümanlığa yerli bir mahiyet verir.

Türkiye'de metafizik ve sosyokültürel manada deist olmak mümkün değildir. Bugünün ateizmi Vehhabi meşreb Müslümanlıktır, bu toprakların ruhundan kopmuş olmaktır. Aşk çeşmesinden değil de selefilik çeşmesinden abdest alanların kimler olduğunu görebilmek için her şeyi izafi hâle getirerek bizi mayalayan kıymetlerin köküne kibrit suyu dökenlerin kim olduğuna bakmak yeterlidir.

Bu vadide cevabını kendi içinde taşıyan bazı sualler soralım. Resmen yasak olan tarikatlar niçin fiilen serbesttir? Laiklik konusunda neden çifte mizaçlı bir tavrımız vardır? "En hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır." diyen Atatürk, niçin karşı çıkarken bile tasavvufun dilini kullanmak zorunda kalır? Bir gün bile Meclise gitmeyen Şeyh Selim neden hem CHP'den hem de Demokrat Parti'den milletvekili seçilir? Edebali'nin nasihatlerini makam odasına astıran Deniz Baykal, yapılan itirazlara niçin "Şeyh Bedreddin olunca iyi de Şeyh Edebali olunca mı kötü?" diye karşılık verir? Batı Trakya'da yıktırılan altı yüz yıllık tekkenin yaptırılmasını ilk olarak neden merhum Erdal İnönü ister? Tagore mütercimi Ecevit niçin "Türk İslâm anlayışı korkuya değil, sevgiye dayanır; bu yüzden laikliğe geçebildik." şeklinde beyanatlar verir? Din Öğretimi Genel Müdürlüğü Mevlana ile Yunus'un isminin çizilmesini niçin seyretmek zorunda kalır? Diyanet, FETÖ raporunda hangi endişelerle irfani mirasa perhizkâr yaklaşır? Niçin ruh dünyamızı yeşerten kaynaklar kurutulur? Hacı Bektaş'ı dillerinden düşürmeyenler tarikatlara niye neyzen bakarlar?

Sıkıldıysanız size başka bir sahne göstereyim: İnsanlar kimin için "Fikirleri hapiste yahut da firarda, kendisi ise Diyanetin başında fakat oranın başı değil." demekten kendilerini alamazlar? İslâm kelimesi neden yanına siyasal kelimesi eklenerek şamar oğlanına dönüştürülür? Cumhurbaşkanı niçin "Bizim Sünnilik ve Şiilik diye bir dinimiz yok." hükmünü verdikten sonra Mâtürîdî'nin Türbesi'ne sırtını yaslamak zorunda kalır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATİH MEHMET ŞEKER (Devamla) - Bitti mi?

BAŞKAN - Yok devam edin. Bir dakika daha süre veriyorum Sayın Şeker.

Buyurun.

FATİH MEHMET ŞEKER (Devamla) - Neden bazı makamlar ve mekânlar figana hacet yok diyerek için için ağlar? Bu ülkede dine tanınan manevra imkânı nelerin ve kimlerin önünü açar? Söylemekten çekinmeyelim, fazla bir şey beklemiyoruz. Hayatın tabii manzarasını bozmayalım "Biz buyuz." demekten çekinmeyelim yeter. Politika değişir, din değişmez. Kimsenin Türkiye'yi kendisine benzetmeye hakkı yoktur. Türkiye neyse o olmalıdır.

Çok teşekkür ediyorum, hürmetle selamlıyorum.