GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:18
Tarih:15.11.2018

MHP GRUBU ADINA HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun maddelerini incelediğimizde, toplum yarınını gözeten, vatandaşlarımızı koruyan, kollayan birçok düzenlemeyi göreceğiz. Örnek verecek olursak: Organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve nakli hakkında düzenlemelerin, yine tütün ve tütün ürünleri kullanılmasına yönelik caydırıcı görseller, yazılar ve işaretlerin olması son derece kıymetlidir. Takviye edici gıdaların ve diyet gıdalarının üretim, ithalat, ihracat ve kontrolüne ilişkin düzenlemeler ile talasemi ve hemofili gibi kalıtsal, genetik hastalığı olan ailelerin ikinci çocuklarının sağlam doğmasına yönelik genetik taramaların önünün açılması, yardımcı üreme, tedavi masraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması da doğru atılmış adımlardır. Reçetesiz ilaç satışlarının önlenmesi ve ilaç satmaya tek yetkili yerin eczaneler olması gibi birçok olumlu madde vardır. Bu düzenlemeler son derece zaruridir ve gereklidir.

Değerli milletvekilleri, bize göre sağlıkta şiddet maddesi mevcut hâliyle yetersiz kalmaktadır. 24'üncü maddenin ivedilikle yeniden düzenlenmeye ihtiyacı vardır. Sağlık çalışanlarına yapılan saldırılara karşı uygulanan yaptırımlar mümkün olduğu kadar ağırlaştırılmalıdır. Vefakâr ve cefakâr doktorlarımızın ve diğer sağlık çalışanlarının çalışma şartları azami oranda iyileştirilmelidir. Kendilerini daha fazla güvende hissetmeleri bizzat devlet eliyle sağlanmalıdır ki kutsal görevlerini gönül rahatlığıyla icra edebilsinler.

Sayın milletvekilleri, 2012-2017 yılları arasında 46.361 sağlık çalışanının hasta ya da hasta yakınlarınca kötü muameleye maruz kaldığı beyaz kod sistemi üzerinden bildirilmiştir. Bu demek oluyor ki beyaz kod uygulaması ihtiyaçlara cevap verememiş, sağlıkta şiddetin önüne geçmekte yetersiz kalmıştır. Türk Ceza Kanunu'nun 1'inci maddesinde belirtilen önleyicilik ve koruyuculuk işlevinin sağlanabilmesi için yeni bir düzenlemeye gidilmelidir. Sağlık çalışanlarının korunması amacıyla yapılan yeni düzenlemelerin bir an önce yürürlüğe girmesine çok acil ihtiyaç vardır.

Huzurlu bir ortamda çalışmak herkesin hakkıdır. Görevleri hayat kurtarmak ve insan sağlığını korumak olan sağlık çalışanları için, özellikle mesleklerini ifa ettikleri ortamlarda kendilerini güvende hissetmeleri daha fazla önem arz etmektedir. Tehdit, baskı ve şiddet ortamlarında sağlık hizmeti üretilemez. Teşhis ve tedavi hizmetlerinin ya da bir diğer deyişle sağlık hizmetlerinin kamusal nitelikte olduğunu göz önünde bulundurursak sağlık çalışanlarına karşı uygulanan şiddet ya da teşhis ve tedavi hizmetine yapılan müdahale, kamuya ve kamu sağlığına yönelik işlenen suçlar kapsamında kabul edilmelidir.

Sayın milletvekilleri, sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçları bireysel suç olarak değerlendirmemiz mümkün değildir, iki kişi arasındaki husumet olarak göremeyiz. Doğrudan insan ve toplum sağlığına karşı işlenen suçlar kapsamına almamız gerekmektedir. Bir sağlık çalışanının yetişmesi uzun ve meşakkatli bir süreç ister, özveri ister, fedakârlık ister. Bir uzman hekim otuz beş yılda yetişmektedir. Bizim sağlık çalışanlarımız özverili ve liyakatli insanlardır.

Görevi başında öldürülen bazı meslektaşlarımı hatırlamak ve anmak istiyorum. Doçent Doktor Edip Kürklü, hasta yakını tarafından öldürüldü. Edip Bey Türkiye'de özel hastanede ilk açık kalp ameliyatı yapan doktordur, aynı zamanda benim de hocamdır. Profesör Doktor Göksel Kalaycı, Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi göğüs cerrahisi uzmanı idi, benim de hocamdı, hasta yakını tarafından öldürüldü. Daha geçtiğimiz ay alnından vurularak öldürülen Fikret Hacıosman, Doktor Ersin Arslan, Doktor Ali Menekşe, Doktor Necati Yenice, Doktor Kamil Furtun, Doktor Abdullah Miroğlu, Profesör Doktor Muhammed Sait Beril, Doktor Hüseyin Berilgen, Doktor Aynur Taşdemir, Doktor Metin Gençtürk bunlardan sadece birkaçı. Allah rahmet eylesin.

Değerli milletvekilleri, sağlık hakkında başka bir konuya değinmek, şehir hastanelerine dikkat çekmek istiyorum. Öncelikle şunun bilinmesini isteriz ki: Bizler ülkücü Türk milliyetçileri olarak, ülkemiz için yapılan her olumlu çalışmanın ve yatırımın yanındayız. Bu bağlamda, ülkemizin birçok yerinde yapılan ve yapılacak olan şehir hastaneleri projelerini destekliyoruz, yalnız eksikliklerini de söylemek zorundayız. İstanbul'da Şişli Etfal Hastanesi yıkılacak Seyrantepe'ye taşınacak, Okmeydanı ve Kartal Hastaneleri de yıkılarak yenisi yapılacak. Haydarpaşa Hastanesinin tarihî binası kalacak, geri kalan yıkılarak tarihî dokuya uygun yeni bir hastane yapılacak. Ankara'da Numune Hastanesinin tarihî binası kalacak, diğer binalar ise yıkılacak.

Şu ana kadar Adana, Mersin, Yozgat, Kayseri, Isparta, Elâzığ şehir hastaneleri açıldı. Kasım ayında Eskişehir Şehir Hastanesinin açılması bekleniyor. Bursa'da 1 hastane, Ankara'da Bilkent ve Etlik olmak üzere 2 hastane, İstanbul'da ise Başakşehir hastanesi açılacak, hayırlı uğurlu olsun.

Birkaç yıldır ülke gündeminde olan şehir hastanelerinde yaşanan sıkıntılar vardır. Hastaneler oldukça büyük, kampüs niteliğinde; bu yönüyle kontrol, denetim ve yönetim zorlaşmaktadır. Ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde hazırlanan birçok rapora göre, bir hastanede doğrudan doktor-hasta ilişkilerinin verimli olabilmesi için maksimum yatak sayısının 500 ila 600'ü geçmemesi gerekmektedir. 3 bin-4 bin yataklı hastanede doğrudan hasta-doktor ilişkisi zayıflayacak, teşhis ve tedavi zorlanacaktır. Bir diğer sorun da hastanelerin yerleşim yerlerine uzak olmasıdır. Birçok vatandaşımız hastanelere ulaşmak için birden fazla toplu taşıma aracı kullanmaktadır. Bu durum, hasta ve hasta yakınlarına sorun teşkil etmektedir.

Sayın milletvekilleri, hastayı müşteri olarak görmek doğru değildir. Bu durum hem tedavi alanı hem de tedavi vereni incitir. Yap-işlet-kirala-devret modeliyle kurulun sağlık teşekkülleri doğru mesajlar içermemektedir. Sağlık hizmetlerinde devlet kâr zarar ilişkisine bakamaz. Hasta vatandaşlarımızı müşteri gözüyle göremeyiz. Vatandaşlarımızın hastalanmasını da bekleyemeyiz. Şehir hastanelerinde yaşanan ve yaşanması öngörülen aksaklıklar için de şimdiden gerekli tedbirlerin alınması yerinde olacaktır.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yıllardır insan sağlığı ve tıp eğitiminde önemli bir yere sahiptir. Cerrahpaşanın taşınıyor olması çalışanlarını ve birçok vatandaşımızı üzmüştür. Benim de mezun olduğum İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine, diğer adıyla Çapa Tıpa geçen günlerde yaptığım ziyarette yaklaşık on yıldır yatırım yapılmadığını üzülerek gördüm. Binalar perişan hâlde, tıbbi malzemeler eskimiş, çocuk kliniği yıkılarak yerine otopark yapılmış, personel atamaları yetersiz kalmış. Cerrahpaşa Tıp ve Çapa Tıp Fakülteleri Türkiye'de açılan birçok tıp fakültesinin temelini oluşturmuştur. Milyonlarca hastayı tedavi etmiş, binlerce doktor yetiştirmiş bu kurumlarımıza karşı vefamızın olması lazım.

Yap-işlet modeliyle oluşturulan tedavi kuruluşları zarar etmemek için vatandaşlarımıza gereksiz tedavi çağrıları yapabilir. Yüce milletimize sunulacak en iyi ve en ucuz, en sağlıklı hizmet koruyucu sağlık hizmetleridir. Tedavi edici tıbbın aksine küçük yatırımlarla büyük sonuçlar alabileceğimiz hizmetlerdir. Koruyucu sağlık hizmetleri, çevrenin güvenli hâle getirilmesi, fiziksel ve duygusal yönde iyi durumda olmak için gereken önlemlerin alınması, kişi sağlığının bozulma ihtimaline karşı erken tanı ve tedavi yöntemlerinin alınması, hastalığa bağlı olarak gelişebilecek sakatlık ve kalıcı bozuklukların en aza indirilmesi şeklinde özetlenebilir. Bir bireyin hastalık riski faktörlerini azaltmak milyonlar tutarındaki tedavi masrafından daha ucuzdur. Ülkemizde zamanında çok başarılı olmuş, kısmen de olsa faaliyetlerine devam eden sıtma ve verem savaş dispanserleri koruyucu sağlık hizmetlerine gösterilecek örneklerden sadece birkaçıdır.

Sayın milletvekilleri, toplum ve çevre, doğa sağlığını korumadan insanların sağlığını koruyamayız. Hızla artan trafik sorununu, çevre, denizlerin ve içme sularının kirlenmesi, hava kirliliği sorunlarını çözersek, daha fazla yeşil alan oluşturursak, insanlarımızı doğru eğitirsek birçok hastalığın etmenlerini yok etmiş oluruz.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ülkemize, milletimize, özellikle sağlık camiasına hayırlı olmasını diliyorum.

Yüce Türk milletini ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)