| Konu: | Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 21.11.2018 |
MHP GRUBU ADINA İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Bu kanun teklifinin 4'üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Elbette, 5174 sayılı Yasa ile 5362 sayılı Yasa'ya geçici bir madde eklemiş oluyoruz. Kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarında görev yapan değerli isimlerin demokratik katılım ve temsillerinin önündeki bazı engelleri de kaldırmış oluyoruz, olacağız. Bunlar memnuniyet verici. Komisyon aşamasında parti olarak düşüncemizi de ifade etmiştik. Mezkûr kanun teklifine olumlu yaklaştığımızı muhataplarımızla ve komisyonumuzun diğer üyeleriyle paylaşmıştık. Aslında önemli bir demokratik sorunun giderilmesiyle kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarının anayasal yetkilerini kullanırken daha da güçlendirildiklerini görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, biz kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarına elimizi uzattık ve uzatıyoruz, gereğini yapıyoruz. Anayasa'da 20'ye yakın kamu niteliğindeki meslek kuruluşundan bahsediliyor, elbette diğer kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarına da eşitlik gereği bu kapsamda bir değerlendirme ve iyileştirme yapılabilirdi. Muhtemeldir ki beklentimiz odur ki ilerleyen zamanlarda bu da olabilir veya olması yönünde arzumuzu da şimdiden söylemiş olalım.
Arkadaşlar, peki, kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarımızın sorunlarını çözerken her fırsatta, bu kürsüye geldiğim her anda söylemiş olduğum uzman çavuşlarımızın, uzman jandarmalarımızın sorunlarını neden çözmüyoruz, onların taleplerini neden elimize almıyoruz; neden onlara gerekli iyileştirmeleri, gerekli katkıyı ve desteği vermiyoruz, veremiyoruz?
Şimdi, tarihten bir misal vermek istiyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a çıkmadan evvel, dönemin Genelkurmay Başkanı Cevat Çobanlı'yla beraber yine dönemin Sadrazamını makamında ziyaret eder. Ziyaretin hitamında Cevat Çobanlı ile Mustafa Kemal Atatürk, Beyoğlu'nda -ki o günlerde sadrazam konağı Beyoğlu'ndadır- sokakta yürürken Cevat Çobanlı, Genelkurmay Başkanı bir soru sorar, der ki: "Kemal bir şey mi yapacaksın?" Gazi Mustafa Kemal cevap verir: "Evet Paşam bir şey yapacağım." Ve o yapılan şey Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bir şey yapalım, zor değil, imkânsız değil; uzman çavuşlarımızın önündeki engelleri kaldıralım, bu kardeşlerimizi kadroya alalım. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisinden yükselecek bir iradeye bakıyorlar. Akıl doğruyu gösterir, gönül hem iyi hem de doğru arasındaki farkı ortaya koyar. Hamdolsun, Türk milletinde hem akıl var hem gönül var. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, milletimizin aziz temsilcilerinde de akıl ve gönül var. O zaman bizim aklımızın ve gönlümüzün olduğu gerçeğinden hareketle niye uzman çavuşlarımızı yok sayıyoruz, neden onları kadroya alamıyoruz, almıyoruz?
Şimdi, bir hususu paylaşmak istiyorum: Tarih 1 Mayıs 2016, yer Nusaybin. Bir uzman çavuşumuz Nusaybin'deki hendek operasyonları sırasında hainlerin açmış oldukları ateş sonucunda kolundan ve bacağından yaralanır. Hemen arkasından, el yapımı bir patlayıcı infilak eder, kahramanımızın bulunduğu meskûn mahal çöker ve kahramanımız altında kalır. Bu kahramanımız buradan kurtarılır, hastaneye götürülür, daha sonra Ankara'ya getirilir, bir buçuk yıla yakın süre tedavisi devam eder. Çok şükür, tedaviden sonra bu kahramanımız tekrar eski görevine iade edilir ancak iş burayla bitmiyor. Bir süre sonra, bu kahramanımıza kulakları duymadığından ve belirlenmiş oranların üstündeki yanıktan dolayı "iş göremez" raporu verilir ve kahramanımız, maalesef, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılır.
Değerli arkadaşlarım, bu kahramanımız bir uzman çavuş, iş göremez raporu aldı ve uzman çavuşluk mesleğinden atıldı.
Değerli arkadaşlarım, hepinizin dikkatlerine arz ediyorum, aslında bu bizim ayıbımız biliyor musunuz, bu kahramanımız çöp topladı sekiz ay. Bu kahramanımız, herhangi bir uzvunu kaybetmediğinden dolayı gazi sayılmadı oysaki vazife malulü sayılması gerekiyordu, bu da sayılmadı; "Adi malul" denildi, buna rağmen de sekiz ay maaş bağlanamadı.
Değerli arkadaşlarım, az önce Doğan Bey'le arkada konuştuk, Doğan Bey de biliyor. Bu kahramanımız çöp toplayarak hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Elimizi vicdanımıza koyalım, bir an için düşünelim. Kimin için bu kardeşimiz, bu kahramanımız yara aldı? Kimin için mağdur oldu? Kimin için bu duruma düştü? Bizler için, beka mücadelemiz için, vatan ve millet savunması için.
Peki, bu kardeşimize sekiz ay "Bugün git, yarın gel." demenin bir manası var mı? Bu doğru mu? Her şey burada.
AYLİN CESUR (Isparta) - Biz önerge verdik, kabul edin.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Biz uzman çavuşlarımıza kadro istiyoruz. Gazi Meclisin bütün üyeleri eğer ortak iradesini gösterirlerse bu kadroyu alırlar. Hiç olmazsa bu kahramanımız iş göremez raporu bahanesiyle TSK'den çıkarılmamış olur. Bizim istirhamımız, uzman çavuşlarımıza el uzatılması. Kahramanı mahcup olan bir milletin geleceği mağluptur. Türk milletinin geleceği mağlup olamaz ve bu kahramanlar yurt için, bayrak için, ezan için, mukaddesat için, mukadderat için fani bedenlerini hainlerin önüne âdeta seriyorlar ve onlarla mücadele ediyorlar; ölüm pahasına, asla korkmadan, geri adım atmadan üstlerine ne düşüyorsa yapıyorlar.
Peki, değerli arkadaşlarım, pet şişe toplayan bir kahraman olur mu?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - AKP'ye anlatsana.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - AKP'ye anlat.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Git AKP'ye anlat, AKP'ye.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Ya da yine bir kardeşimiz, yine bir kahramanımız Uzman Çavuşumuz Levent...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - AKP'ye anlat, sen bize ne anlatıyorsun? Biz onu zaten dile getirip duruyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Geçen haftadan beri anlatıyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Neyi anlatıyoruz? Doğruyu anlatıyoruz biz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - AKP'ye anlat.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Amma konuştunuz!
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Size anlatıyoruz biz. Siz Gazi Meclisin üyesi değil misiniz?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - AKP'ye, biz biliyoruz.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Anlatmasın mı ya? Hayırdır ya!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Biz zaten bunları biliyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Niye rahatsız oluyorsunuz bundan?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Tamam, dinlemeyeceksen çık dışarıya.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Biz zaten verilmesini istiyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Biz konuşuyoruz...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Biz bunu dile getiriyoruz, onlar karşılasın.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Konuşmayacak mıyız? Dertlenmeyecek miyiz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bahsettiğiniz çöp toplayarak yaşamaya çalışan gaziyi geçen hafta ben de söyledim ama mağduriyetlerini gidermiyor ki.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Özgür Bey, bunlar laf atıp duruyor.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Biz paylaşıyoruz bunları. Uzman çavuşun konuşulmasından mı rahatsız oluyorsunuz? Uzman jandarmaların konuşulmasından mı rahatsız oluyorsunuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Durduk yerde niye laf atıyor?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aslında yapıcı katkı sağlıyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Hatibe saygı gösterin ya!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Destekliyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Destekliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Destekliyoruz, hepimizin önerisi var.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, biz uzman çavuşlarımızın sorunlarının çözümünü istiyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Destekliyoruz, sonuna kadar. Kahramanlara hakları verilsin, buna bir şey demiyoruz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Biz de destekliyoruz. Tamam, kim desteklemiyorsa ona anlat.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hakkın teslimini biz de istiyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Biz uzman çavuşlarımızın istismarına karşıyız. Bir hakkın iadesini bekliyoruz. Bu, adalet için gerekiyor, millî vicdan için gerekiyor, hak için gerekiyor. Arkadaşlar, bunu dillendirmeyeceğiz de neyi dillendireceğiz?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Destekliyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Ve bu kahramanımızla ilgili gerekli girişimin başlatıldığını öğrendim fakat şu anda maaşın bağlanıp bağlanmadığından haber alamadık. Umarım, dilerim, Allah'tan niyaz ederim ki bu tip vakalarla, elim vakalarla, hazin vakalarla bir daha karşılaşmayalım, bir daha bunlarla muhatap olmayalım. Biz uzman çavuşlarımıza kadro istiyoruz. Biz uzman jandarmalarımızla beraber uzman çavuşlarımıza 3600 ek gösterge istiyoruz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İlave tazminat da istiyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Polemik yapmaya gerek yok, polemik yapmaya gerek yok değerli arkadaşlar. Biz burada, millete mal olmuş bir meselenin çözümünü arzuluyoruz. Dolayısıyla 3600 ek gösterge ve uzman jandarmalarımızın okullarında geçen bir yıllık sürenin fiilî hizmetten sayılmasını arzu ediyoruz. Konuşmuş olmak değil, mesele harekete geçmek, mesele icraat yapmak, mesele gereğini yapmak. Ben uzman çavuşumuzla konuştum, dertleştim ve bu kahramanımız aynı zamanda mahcup bir kardeşimiz, diğer tüm kardeşlerimiz gibi. Biz onlara...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Açalım.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - ...Gazi Meclis olarak gereğini yaparsak inanıyorum ki hem bu dünyada hem de mahkemeyikübrada müsterih olacağız. Verilmeyecek elbette bir hesabımız yok. Ben kimsenin kasti bir şekilde bunu engellediğini düşünmüyorum fakat bir ihmal var, gecikme var; bu gecikme olmasın, bu ihmal olmasın. Aylardan beri konuşuyoruz, uzman çavuşumuza gelince niye duruyoruz, niye susuyoruz, neden gecikiyoruz, neden vazgeçiyoruz, niye -af buyurun- üç maymunu oynuyoruz, öyle değil mi? Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, kahramanlarımızın sorunlarının çözülmesini ümit ve arzu ediyoruz.
Hepinizin vicdanına meseleyi arz ediyorum, havale ediyorum. İnanıyorum ki Meclisimizde ortak bir akıl, ortak bir irade billurlaşacak, vasat bulacak uzman çavuşlarımızın, uzman jandarmalarımızın, polislerimizin, kahramanlarımızın tümüyle problemleri bitecek diyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)