| Konu: | Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 21.11.2018 |
CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, geçtiğimiz pazar günü vefat eden Değerli Milletvekilimiz, Değerli ağabeyimiz Erdin Bircan'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyim; ailesine ve partimize başsağlığı diliyorum.
Bugün Zonguldak'ta yaşanan maden kazasından dolayı ölenlere de başsağlığı diliyorum, yaralılara geçmiş olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına değerlendirmelerde bulunacağım. TOBB ve TMMOB'a bağlı odalarda yıllarca görev almış, başkanlıklar yapmış, emek vermiş bir arkadaşınız olarak, buraları iyi bilen biri olarak şunları söylemek isterim: Bizler, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan, halkın vekilleriyiz. Bu Meclis kuruluşun ve kurtuluşun bir Meclisidir, Gazi Meclistir. Bizler burada kişiye özel yasal düzenlemelerle, adrese teslim kanun teklifleriyle bu yüce Meclisin saygınlığına gölge düşürmemeliyiz. Bu teklifin kişilere özel hazırlandığını düşünüyor, bu yönüyle de eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca, iktidar tarafından verilen söz konusu kanun teklifine göre "Birlik başkanları ve birlik yönetim kurulu üyeleri, borsa ve odaların başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, genel ya da yerel seçimlerde listeye girerler ya da girmediklerinde geri dönebilirler." denilmektedir ki bunun çiftçe bir standart olduğunu düşünmekteyim çünkü bu kanundan yararlanacak kurumlar neden sadece TOBB ve TESK'tir? Bunların dışında kalan 18 oda ve örgütler neden yok? Ben size söyleyeyim, sermaye örgütleri tamam, emek örgütleri yok. Yani bunların dışında TMMOB, Tabipler Odası, Eczacılar Odası, Barolar, Diş Hekimleri Odası gibi odalarımız Anayasa'nın 135'inci maddesine göre kurulmuş kamu tüzel kişiliğine sahip tüzel kişiliklerdir. Ancak bu konudaki düzenlemenin ayrıca TOBB Kanunu'yla yapılacak bir değişiklikle de yapılamayacağı hukukçular tarafından dile getirilmektedir. Çünkü seçimlerde adaylık için görevden ayrılanlar ve sonrasında seçilemeyen kamu görevlilerinin tekrar görevine dönmelerine ilişkin hükmün 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un ek 7'nci maddesinde düzenlendiği belirtiliyor. Yani söz konusu kanun teklifinin düzenlemesinin ek 7'nci madde üzerinde yapılması gerektiği görülüyor. Bir başka deyişle, bir kanunu bir başka kanunla karşı karşıya getiren bu düzenlemenin ayrıca yasalaşsa bile 31 Mart seçimlerinde uygulanamayacağı görülüyor çünkü Anayasa'nın 67'nci maddesinde "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz." der.
Ayrıca, seçim mevzuatına ilişkin bir kanun teklifinin Anayasa Komisyonu yerine Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda görüşülmesi de ayrı bir konu.
Bu teklifin tüm tartışmalardan bağımsız, herkesin üzerinde uzlaşı sağlayacağı, belirsizlikler ile hukuki anlaşmazlıkların giderilerek yasalaşması gerekiyor.
Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun faaliyetleri itibarıyla içerisinde bulundurduğu ticaret, borsa, sanayi ve esnaf kuruluşlarında temsilcilerinin bulunduğu esnafın, çiftçinin, ticaretin durumuna bir göz atmak lazım.
Bu kürsüye çıktığımız günden beri ifade ettiğimiz ancak iktidarın görmek istemediği bir şey var: Bu da ülkemiz acı bir tablo içerisinde, derin bir ekonomik kriz ve siyasi kriz yaşamaktadır. Ülkemiz yangın yerine dönmüş, esnafından çiftçisine, sanayicisinden iş dünyasına, emeklilerden memurlara herkes yanıyor. "Bittik, yandık, tükendik." feryadını sağır sultan duydu ama bir tek iktidar ve çevresindekiler duymadı. Enflasyon almış başını gitmiş, ekonomi çökmüş; esnaf siftahsız dükkân kapatıyor. Çiftçi ürettiğinden kazanamıyor çünkü üretim maliyetleri yükselmiş; ilaç, tohum, gübre, mazot 2-3 katına çıkmış. Soğan bile 5 lirayı aşmış, yiğit gerçekten kuru soğana muhtaç edilmiş durumda. Eskiden tarlalarda fakir fukara için bırakılan saman dahi ithal edilir bir duruma gelmiş.
"Hepimiz aynı gemideyiz." diyenlere söylüyorum: Eğer bu yangına çözüm bulunmazsa hepimiz yanacağız. İktidara yaslanıp servetine servet katanlar da bu yangından kurtulamayacak.
Değerli milletvekilleri, bölgemizde polikültür tarım yapılmaktadır. Narenciye, pamuk, mısır, soya, kavun, karpuz, buğday ve sert çekirdekliler bunların başlıcalarıdır. Ancak narenciye ürünlerinde büyük sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemizde 4,8 milyon tonluk narenciye üretimi yapılmakta, bunun yüzde 75'i Çukurova bölgesinde üretilmektedir. Yaklaşık 1,7 milyon ton ihraç edilerek 900 milyon dolar civarında döviz getirmektedir. Ayrıca, kış aylarında biten tarım işçiliğine ek olarak ve işsizliğe çare olarak hasat, paketleme ve budamayla da ayrıca bir istihdam yaratmaktadır. İhracatımızın yüzde 60'ını bu üründe Rusya'ya gerçekleştiriyoruz.
Son zamanlarda, gerek siyasi nedenlerle gerekse Akdeniz meyve sineği zararlısı sebebiyle Rusya tarafından ihracatımız engellenmekte, ürünlerimiz gemilerle limanlara geri gönderilmektedir. Narenciye, sektörde yaşanan ekonomik sıkıntılar, yavaşlayan ihracat nedeniyle fiyatları her gün düşerek dalında kalmıştır; 1,5 liradan başlayan fiyatlar kilosu 50 kuruşa kadar inmiştir. Narenciye alanında acilen ve gelecek üretimde yapılmak üzere iki başlı çözüm üretilmesi gerekmektedir. Acilen çözüm gereken konular:
1) Rusya'da yaşanan bu gümrük sorununun çözülmesi, giden ürünlerin geri dönmemesi sağlanmalı.
2) Uzun yıllardır verilen DFİF (Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu) kaynaklı ihracat desteği geçen yıl 120 liradan 50 liraya düşürülmüştür. Bu yıl ise henüz bu rakam açıklanmadı. Bu ihracat desteğinin bir an önce açıklanması gerekmektedir.
3) Geçen yılki hak edişlerin acilen ödenmesi gerekmektedir.
4) Finansman maliyetinin yüksek olması nedeniyle çiftçilerimizin kısıtlı mal ihracatlarına Eximbank ya da kamu bankasıyla uygun kredi imkânları tanınmalıdır.
Gelecek sezon için Tarım Bakanlığımızca Akdeniz meyve sineği gibi zararlılarla toplu mücadele yapılmalıdır. Meyve kesim kriterleri belirlenmelidir. Özellikle Akdeniz meyve sineği zararlısına karşı kesin çözüm için kısırlaştırılmış erkek birey sinek canlısı getirilerek ülkede üretilmelidir ve doğaya salınmalıdır.
Değerli vekiller, kıymetli milletvekillerim; tarım sektörünün bu anlamda en önemli unsurları olan ve çiftçinin üretimini teknik yapmasını, kaliteli ürün sağlamasını sağlayanlar, tarladan sofraya zincirin en önemli halkalarını oluşturan ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, veteriner hekimler, teknikerler ve teknisyenlerdir. Ancak tarımın bu güzide meslek grupları, olmazsa olmazları, olmazlarsa tarımın olmayacağı insanlarımız istihdam yönünden çok sıkıntılıdır. Yaklaşık on yedi aydır iş ve atama umuduyla kandırılan meslektaşlarımız Tarım Bakanlığından atama beklemektedir. Parlamenter sistemin son Tarım Bakanı, verilen bir sözü, 10.551 atama sözünü hâlen yerine getirmemiştir. İşsiz olan bu gençlerimize, meslektaşlarımıza verilen sözler neden tutulmuyor? Kurumlarda ve devletlerde devamlılık esas değil midir? Zaten işsiz olan bu gençlerimizi Bakanlık sürekli özel sektöre yönlendirmekte; imkânları olsa bu insanlar, bu meslektaşlarımız kamuda neden çalışmak istesinler? Buradan Bakanlığa çağrı yapıyorum: Bu gençlerimize, bu meslektaşlarımıza atama ve istihdam yaratsınlar.
Değerli milletvekilleri, son olarak da Adana'mızın havaalanıyla ilgili bir değerlendirmede bulunmak istiyorum. Adana'mızın havaalanı vardır, yeni bir havaalanına ihtiyaç yoktur. İlimizdeki havaalanı dünyanın en güvenli ve en rahat havaalanıdır. Son zamanlarda, Adana Havaalanı kapatılarak "Çukurova Bölgesel Havaalanı" adında komşu ilimizin sınırlarına taşınmak istenmektedir. Kaldı ki bölgesel havaalanı komşu ilimizin sorunlarına da çözüm değildir. Yeni havaalanı yaklaşık 10 bin dekar birinci sınıf tarım alanı, turfanda ürünlerin yetiştiği, alüvyal topraklar, birinci sınıf topraklar istimlak edilmiştir. Ayrıca, havaalanı bittiğinde etrafında oluşacak inşaat, yapılaşma işleri nedeniyle çok daha yüksek miktarda tarım alanı yok edilecektir. Söz konusu alan, aynı zamanda, göçmen kuşların da göç yolu üzerindedir. İlimizin sınırları dışarısına çıkarılmak istenen havaalanı kent yaşantımıza ve ekonomimize ağır bir ket vuracaktır. Şehrimizin bu değerine sahip çıkmamız gerekiyor. Geçmişte ilimizden alınan ya da taşınmak zorunda bıraktırılan TRT, Karayolları Bölge Müdürlüğü, bölge mahkemeleri gibi kurum ve kuruluşlara bir yenisini daha eklemeyelim. Bu konuda Adana ilimize yeni bir travma daha yaşatmamak için Ulaştırma ve Altyapı Bakanından bu konuyla ilgili açıklama yapmasını bekliyoruz.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.