| Konu: | Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 27.11.2018 |
GAMZE TAŞÇIER (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlarken dün İstanbul Sancaktepe'de hayatını kaybeden askerlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine sabır ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Havva Bekar, Samistal Yaylası'nda kendisini iş makinelerinin önüne siper etmişti, hatırlayın. Söyledikleri hâlâ kulağımda. Havva ana şunu dedi bizlere: "Yaylaların yolu birleşmeyecek, kesinlikle istemiyoruz. Vali bize 'çapulcu' diyor. Biz çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, kaymakam kimdir? Ben halkım ve buradayım." Peki, sizin iktidarınızın valisi ne dedi? Karadeniz Bölgesi'nde madencilik faaliyetlerini kolaylaştırmak için yapılacak Yeşil Yol Projesi'ne tepki verenleri anlamadığını söylemişti.
Halkı anlayın sayın milletvekilleri, halkı dinleyin ve anlayın. Bu halk, ağacını, havasını, suyunu, toprağını sever, canını verecek kadar sever hem de. Sunduğunuz her teklif için aklımıza ilk gelen şey ne oluyor, biliyor musunuz? Acaba yine kim, ne kadar para kazanacak? Kim için rant yolu açılıyor? Bu, özellikle çevre ve şehircilikle ilgili tekliflerde net bir şekilde zihnimizde canlanıyor.
Kanun teklifinizin gerekçesinde diyorsunuz ki: "Büyüyen sektöre ve ekonomiye daha uygun yapılmış ve yapılmaktadır." Bu ifade sizin niyetinizi ortaya koymak için bir delildir. Sizin derdiniz çevre değil, ranttır. Bir tane ağaç dikerken poz veren ama kestiği ağaçların hesabı sorulunca saldırıya geçenler, bakın size bir araştırmadan söz edeyim: 1983-2017 yılları arasında Muğla'da kurulan 3 termik santral üzerine bir araştırma yapılıyor. Sonuç, 45 bin erken ölüm. Bu 3 termik santral birilerini milyoner etti, birilerininse erken ölümüne sebep oldu. Solunum yolu ve kalp damar hastalıkları nedeniyle tedavi gören 46 bin kişi yaşam mücadelesi veriyor.
Başkentin de havası kirli değerli arkadaşlar. En yüksek tepeye bir çıkın, yukarıdan bakın, "Bu havayı mı soluyorum?" diyerek kaçarsınız buradan. Kayaş'ta yüksek tonajlı araçlardan kaynaklı kirlilik yaşanıyor. Keçiören'deyse kirlilik her geçen gün artarak devam ediyor.
Teklifinizde bu sorulara yönelik bir çözüm önerisi göremedik. Hani, söze gelince her fırsatta "En büyük çevreci biziz." diyorsunuz ya Gezi Parkı'ndaki ağaçları kesip üzerine bina dikmek isteyenden çevreci olmaz. Cerattepe'de insanları coplayıp doğayı katledecek yol yapandan çevreci olmaz. Manisa Soma'da termik santral için binlerce zeytin ağacına kıyandan çevreci olmaz. Ergene'de tarım havzasına kömür ocağı açtırandan çevreci olmaz. İstanbul'da yeni rant yolu için yüz binlerce ağacı kesenden çevreci olmaz. Ankara'da Eskişehir yolunun bir tarafına "Hatıra Ormanı" açıp diğer tarafına demir kafes yapandan çevreci olmaz. Kışlık saray, uçan saray derken lükse doymayıp 300 odalı yazlık saray için on binlerce ağacı kesenden de çevreci olmaz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yanlış bilgi, yanlış.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Yeşil yerine griyi, kesilenin yerine yeni ağacı dikmenin telafi olduğunu sanırsınız ancak. Çevreci değil, bu zihniyet olsa olsa rantiyeci zihniyettir.
Bulvar refüjlerine çalı dikmenin ağaçlandırma olduğunu da zannediyorsunuz. Bir arazi görünce doğasına bakıp huzur bulana çevreci, kupon görüp "Buraya ne güzel AVM olur, rezidans olur." diyenlere de rantiyeci denir. Burada kimin ne tarafta durduğu da çok açıkça belli.
Yatırımlarınızı daha rahat ve süratle geçirmek istiyorsunuz. Bu hız tutkunuz nedeniyle de bizim konuşma sürelerimize bile tahammül edemiyorsunuz. Çevre konusu öyle beş dakikaya sığacak bir konu değil elbette, söyleyecek çok söz var ama sizin derdiniz, her istediğinizin hızla oylanması. Bu istekleriniz, insanların doğaya dönüşünün nasıl olacağını bile düşünmeden, fırsat vermeden bir an önce oylansın ve bitirilsin istiyorsunuz.
Sözlerime son verirken verdiğimiz önergenin kabul edilmesini ve doların değil ağacın yeşilini sevmeniz dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)