| Konu: | Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 27.11.2018 |
ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım; Gazi Meclisi, bizleri ekranları başında izleyen aziz Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.
Dün İstanbul Sancaktepe'de şehit olan kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerimize acil şifalar diliyorum ve diyorum ki: Rabb'im askerimizi, polisimizi korusun ve esirgesin.
"Başbuğ Alparslan Türkeş" demek kutlu bir mücadele, çileli bir ömür, sürgünler, sevinçler, hüzünler demektir. "Alparslan Türkeş demek Beyefendi" demek, adını tarihe altın harflerle yazdırmış büyük bir lider, bir komutan, mükemmel bir aile babası, Türk dünyasının derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen bir kahramanlık abidesidir. Türk milliyetçiliğini İslam ahlak ve faziletiyle benimsemiş, inancını davayla perçinlemiş, vatanına, milletine bağlı milyonlarca ülkücü yetiştirmiş büyük bir siyaset adamıdır. Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş Beyefendi'yi rahmet, minnet ve özlemle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, çevre, canlılar için büyük bir anlam ifade etmektedir. Canlıların yaşamak için soluk aldıkları, beslendikleri, barındıkları ve türlerini sürdürdükleri ortamı onlara çevre sağlamaktadır. Bu sebeple çevre, canlıların yaşamları boyunca ilişiklerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde oldukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam olarak tanımlanmaktadır.
Çevre eğitimi, toplumun tüm kesimlerinde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı bireylerin yetiştirilerek bu bireylerde kalıcı davranışların yerleşmesinin sağlanması, doğal, tarihî ve kültürel değerlerin korunması, çevresel faaliyetlere aktif olarak katılımın sağlanması "çevre sorunlarının çözümünde görev alma" olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde, çölleşen ormanlar, yok olan türler, kirlilik ve değişen iklim koşulları gibi küresel çevre sorunlarının insanın doğayla girmiş olduğu yanlış ilişkiler neticesinde ortaya çıktığı belirlenmektedir. Bu gibi sebeplerle çevre eğitimi, dünyanın sonunu getirebilecek sorunların ortadan kaldırılması için vazgeçilmez bir araçtır ve bu eğitime ne kadar erken yaşta başlanırsa o kadar etkili olacağı düşünülmektedir.
Değerli milletvekilleri, çevre bilinci üzerine eğitim her yaşta verilmelidir. Evet, buna katılıyorum ama diyorum ki "Ağaç yaşken eğilir." atasözümüzden de yola çıkarak: Özellikle bu eğitimin çok küçük yaştan itibaren ailede başlamak üzere eğitim sistemine mutlaka entegre edilmesi gerekir. Çocuklarımızın bilişsel, duyuşsal ve psikomotor öğrenme alanlarına hitap eden çevre eğitimi gibi önemli bir eğitimin okul müfredatında yer alması zaruridir. Çocuklarımızın davranışlarının temelini oluşturacak ve bu davranış yaşam boyunca devam ettirilecektir bu vesileyle. Yapılan araştırmalarda çocuklarda çevreye yönelik zihinsel duyarlılığın daha çok 9 ila 10 yaş arasında geliştiği ve bu yaşlarda oturduğu belirtilmektedir. Özellikle ilköğretim çağında doğayla olan ilişkilerde empatinin gelişmesi ve doğaya karşı sevginin oluşması çocuklarımızda çevre dostu davranışların pekişmesine sebep olacaktır. Böylelikle çocuklarımız çevrenin bozulmasına tarafsız ve duyarsız kalmayacaktır, bencil davranmayacaktır ve bu vesileyle çevreyi koruyacaktır.
Değerli milletvekilleri, düşünmeden denize veya sokağa atılan çöplerin çevreye ve doğal yaşama ne derece zarar verdiğinin farkında mıyız? Öncelikle bunun üzerinde durmamız gerekmektedir. Okyanusun ortasında bulunan adalardaki kuşların midelerinde bile plastik kapakların bulunması bu durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Atıkların doğada yok oluşuyla ilgili yıllara baktığımızda: Strafor 5 bin sene, cam şişe 4 bin sene, plastik bin yıl, plastik kapak beş yüz yıl, pet şişe dört yüz yıl, pil üç yüz yıl, çakmak yüz yıl, kutu kola on yıl, ciklet beş yıl, sigara bir yıl, gazete üç ay, kâğıt havlu bir ay.
Değerli milletvekilleri, bu sürelere baktığımızda hakikaten durumun ne kadar vahim olduğunu ve eğitimlere ne kadar erken başlanması gerektiğini bir kez daha görüyoruz umarım.
Dünyanın büyük bir değer olduğunun bilincine varan çocuklar bütün duyu organlarıyla doğanın güzelliklerinin farkına varabileceklerdir ve doğayı korumak için de çaba sarf edeceklerdir. Çevreye karşı duyarlılık kazanmaları diğer canlılara karşı da duyarlılık kazanmaları anlamına gelecektir ve koruyacaklardır. Çevreyle ilgili eğitimlere erken yaşta başlamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARZU ERDEM (Devamla) - Tamamlayabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN - Tabii, buyurun.
ARZU ERDEM (Devamla) - Eğitim müfredatına çevre duyarlılığını geliştiren ve pekiştiren müfredatları almamız gerekiyor ve kaynak kitaplarına mutlaka dâhil etmemiz gerekiyor.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin de dediği gibi: "Yarınların büyüklerinin vatan ve millet sevgisi doğrultusunda iyi yetiştirilmeleri, sorumlu ve duyarlı birer vatandaş olabilmeleri için gereken tüm çabanın gösterilmesi millî bir görev olarak değerlendirilmelidir."
Özellikle bu konuda verilmiş olan bir önergemiz var eğitim sistemine çevre bilincinin geliştirilmesi için müfredata alınması ve kaynak kitaplarının eklenmesi konusunda. O konuyla ilgili de umarım daha ileriki zamanlarda birlikte bir karar veririz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)